Allah’ın dünyasında ilim ve salih ameli hiçe sayıp şüpheleri yayan ve yaygınlaştıran, çirkin fiillerin savaşçısı bütün sosyal ve siyasal otoriteler, iktidarlar, ekini ve nesli ifsad eden şer şebekeleridir. Ekinlerimizi bozan, nesillerimizi haz ve hız hesabına bizden çalan şer şebekesi haline gelmiş otoritelere, devletlere, hükümetlere ve iktidarlara karşı mücadele etmek, insan olmanın bir gereğidir.
Günümüzde hevâlarını ilah edinen müstekbirlerin bilim adına ortaya koydukları plan ve projeler; insanın israf edilmesine, şahsiyetinin tahrip edilmesine, iktisadi faaliyetlerin zaafa uğratılmasına, ideolojik anlamda şüphelerin ve çirkin fiillerin yayılmasına vesile olmaktadır.
İslâm, dünyayı ifsad etmeye değil, ıslah etmeye geldi. Düşman olan insanları iman etrafında dost kılıp birbirine sevdirdi. Beşeriyete kâinatın imarını ve ıslahını öğretti. Cihan sulhu, İslâm’ın maksad-ı a’zamındandır. Asrımızda İslâm’a teslim olup iman etmek yerine modernizme iman eden devlet adamları, insani değerleri ifsad ederek her türlü kötülüğün yayılmasını sağlamışlardır.
Allah’ın dünyasında Hakka tabi olmayan, hukuka riayet etmeyi reddeden devletler, idareciler, ekinlerin ve nesillerin ifsad olunmalarına sebep olmuşlardır. Allah’ın dünyasında hak ve hukuk ile mukayyed kalmayan insan kendi sonunu kendisi getirir. Hakkın ve hukukun hiçe sayıldığı yer, insanlığın bittiği ve bitirildiği yerdir. İyiyi kötüden ayırmazsanız, kötü sizi iyiliklerden ve iyilerden ayırır. Rabbimiz uyarıyor: “İyilikten sana ne isabet ederse Allah’tandır. Kötülükten sana ne isabet ederse kendindendir” (Nisa, 4/79) Kötülükler, iyiliklerle def edilir. Kötülüklerden ve kötülerden kurtulmak istiyorsanız, iyiliklerinizi çoğaltınız. İmansız, ilimsiz ve amelsiz sözler, fitne ve fesaddan sayılırlar. İmansız, ilimsiz ve amelsiz sözlerin peşinde koşanlar, her devrin münafıklarıdır. Rabbimiz uyarıyor: “Öyle insanlar vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri hayretinizi celbeder, Allah'ı da kalbindekine şahit tutar. Oysa ne yaman hasımdır o!” (Bakara, 2/204)
Bu ayet-i kerime’de yer alan bu ifadeler özellikle münafıklara uygundur. Yaldızlı sözler söyler, mücamele yapar, ama içleri kin ve düşmanlık doludur. Bununla birlikte ayet dünya hakkında insanları imrendirecek bilimsel bilgilere sahip olduğu halde, Allah'a inanmayan insanları da kapsar. Bilimi imanın fevkinde gören, âmentünün önüne ve yerine geçiren bilim adamları, fitne ve fesadın savaşçılarıdır. Rabbimiz uyarıyor:
“Bunlar Haktan yüz çevirdiklerinde dünyada fesat çıkarmak, harsı da nesli de helak etmek için koşuştururlar. Oysa Allah fesadı sevmez” (Bakara, 2/205)
“Haktan yüz çevirdiklerinde” diye çevirdiğimiz “tevella” kelimesi, birisinin velayetini üzerine alma anlamına da gelir. O takdirde mana, “yönetime geldiklerinde” diye anlaşılır. Ancak benzer şeylerden söz eden Necm Sûresi/29-30 ayetlerinde “tevella” kelimesinin “Allah'ın zikrine/Kur'an-ı Kerim'e sırtını dönme” anlamında kullanıldığı açıktır. O halde buradaki “tevella”yı oradaki tefsir etmiş sayılır. “Hars” ekin demektir. Bir zamanlar kültür diye çevrilmişti. Çünkü kültür de ekin demektir. Ekini bozmanın, hakikat anlamıyla bitkilerin doğasını/fıtratını bozma anlamında olduğu açıktır, ama mecaz anlamıyla kültürü bozma, böylece düşünceyi ve hayat tarzını değiştirme anlamına da gelebilir. Nesli helak etme de böyledir. Yani hem harsı hem de nesli helak etme, ilk anlamlarıyla bitkilerin ve canlıların tabiatıyla oynayıp fıtratlarını bozma anlamındadır. Fesat, bozma demektir. Bu gün için genetik biliminin bitkilerin ve canlıların genlerine müdahale etmesini ve GDO'ların ortaya çıkmasını böyle anlayabiliriz. Bu bir bozma/fesat ve Allah'ın fıtratına müdahale sayılabilir.Ayetin orijinalinde geçen “tevella” kelimesi, yönetimi ve iktidarı ele geçirme demektir. Bu anlamı, bir sonraki ayette geçen: “Büyüklük gururu onu günaha sürükler.” ifadesi pekiştirmektedir. Bu ifade gösteriyor ki, işaret buyrulan kişinin günahla kazanılmış bir gururu vardır. Bu gurur dolayısıyla kalbi günahkârdır ve dilinden dökülen tatlı ifadelerle bağdaşmamaktadır.
“es-Sa’yu” ise, çaba sarf etmek ve hızlı yürümek demektir. Buna göre, söz konusu azılı düşman, ağzından bal akan yaman münafık, hareket imkânı bulduğu, iktidarı ele geçirip insanları yönetme fırsatı yakaladığı zaman yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya yönelik çabalar içinde olur. “Tevella” kelimesinin yüz yüze gelmekten, karşılıklı konuşmadan kaçınma anlamında kullanılmış olması da ihtimal dâhilindedir. Bu anlamı esas aldığımız zaman, yeni bir yorum çıkıyor karşımıza: Bu adam senin yanından ayrıldığı zaman, huzurunda bulunmadığı sıralardaki durumu, huzurunda bulunduğu sıralardaki hâlinden farklı olur. Hayr ve ıslaha ilişkin gösterişe yönelik taleplerinin yerini yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya, insanların arasını bozmaya yönelik çabalar alır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız