Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Değerli Okuyucularımız

  • 08 Ekim 2021
  • 714 Görüntülenme
  • 466. Sayı / 2021 Ekim

Merhabalar Değerli Okurlarımız: Allah (cc) kullarını farklı şekillerde imtihan eder. Sel, deprem vb. bütün afetler Allah’ın takdiriyle gerçekleşir. Ancak afetleri engellemek için gerekli tedbirleri almak da kulun görevleri arasındadır. Tedbirsizliklerden kaynaklanan sorunları “Ne yapalım kaderimizde varmış.”, “Allah böyle takdir etmiş.” gibi cümlelerle geçiştirmek doğru bir kader ve tevekkül anlayışı değildir. Bu cümleler, ancak gerekli bütün tedbirler alındıktan sonra yine de başa gelen musibetler için yerinde ve haklı olabilir. Böyle bir durumda mümine düşen, teselli ve destek kaynağı olarak yine Rabb’ine sığınmak ve her şeyin O’nun takdirinde olduğuna iman etmektir. Bizler, mesela deprem gibi bir olayın öncesinde gerekli tüm tedbirleri almakla sorumluyuz. Sonrasında olanlara dair tabii ki bir teselli ve destek kaynağı olarak yine Rabb’imize sığınmak ve her şeyin O’nun takdirinde olduğuna iman etmek durumundayız. Hadislerde en büyük musibetlerle peygamberlerin karşılaştığı, Allah’ın sevdiği kullarını zaman zaman musibetlerle imtihan edeceği belirtilmekte ve musibetlere sabredip çekilen acılar karşısında Allah’tan ecir beklemenin faziletine işaret edilmektedir. Yorgunluk, hastalık, tasa ve kederden ayağına diken batmasına kadar Müslüman’ın başına gelen her türlü musibetin günahlara kefaret olacağı müjdesi verilmektedir. Hadislerde ayrıca musibete uğrayanların teselli edilmesi, acılarının paylaşılması ve yakınlarını kaybedenlere taziyede bulunulması tavsiye edilmektedir. Musibetler eğer Allah’a güven ve teslimiyet içinde karşılanır ve gereken davranışlar sergilenirse Allah’a yaklaştıran, günahları azaltan ve arınmaya vesile olan imtihanlardır. Sel, deprem gibi musibetlere sadece o musibetin muhatabı olan ve ölen insanlar açısından değil, Allah’ın tüm kâinattaki külli yaratma ve kâinatı idare etmedeki kanunları çerçevesinde bakmak gerekir. Bir de külli hayırların yanında cüz’i şerler olabilir. Tüm yaşananlarda Allah’ın “merhametlilerin en merhametlisi” olduğunu ve merhametin asıl kaynağının Allah olduğu da unutulmamalıdır. Musibetlere genel işleyiş kuralları açısından ve daha büyük hayırlara vesile olabilmesi noktasından yani hikmet boyutuyla bakılmalı, ayrıca daimi olmayıp, geçici oldukları da unutulmamalıdır. İnsan için en önemli nimetlerden birisi sağlıklı olmaktır. Bu konuda Peygamber Efendimiz (sav), “İki nimet vardır ki insanların çoğu onları değerlendirme hususunda aldanmıştır: sağlık ve boş vakit.” (Buhârî, “Rikâk”, 1) buyurarak sağlığımızı bir nimet olarak görüp dikkat etmemiz gerektiğini belirtmiştir. Allah (cc), imtihanın bir yansıması olarak kullarını bazen hastalıklarla imtihan edebilir ama hastalıkların çaresini de yaratmıştır. İnsan, bu çareleri bulmak ve tedavi olmak zorundadır. Dinimizde bir insan hasta olduğunda tedavisi için gerekli adımları atmalı, şifayı Allah’tan istemeli ve iyileşmek için Allah’a dua etmelidir. Hastalıklar ve musibetler daima kötü ve şer olarak değerlendirilmemelidir. Sabredilmesi durumunda kulu Allah’a yaklaştıran, günahları azaltan ve arınmaya vesile olan imtihanlar olarak da görülmelidir. Doğal afetleri ve hastalıkları yukarı da ifade edildiği gibi birer ayet olarak okumalıyız. Fakat insan eliyle yeryüzünde meydana gelen ekinin, kültürün ve neslin bozulmasıyla ilgili olarak Rabbimiz; “İş başına geçince yeryüzünde kargaşa ve bozgunculuk çıkarmaya, ekini ve nesli mahvetmeye çalışır. Oysa Allah kargaşa ve bozgunculuk çıkarmayı kesinlikle sevmez.” (Bakara, 2/205) buyuruyor. Fesat; bir şeyin doğasını bozmak, bir şeyi yerinden etmek, bir şeyin tabiatına müdahale etmek, bir şeyi olduğu yerden etmektir. Bir başka yönüyle ifsat; küfrü yay¬mak, küfrü hâkim kılmak, küfrü ve şirki egemen kılmak demektir. Allah’ın yeryüzünde koyduğu düzeni değiştirip, ilga edip, onun yerine başkalarının düzenlerini ikame etmek demektir. Dünya, Allah’ın yarattığı varlıkların en mükemmeli olan insan için bir misafirhanedir. İnsan soyu dünya misafirhanesinde kıyamete kadar ağırlanacaktır. Dünyanın ekolojik ve kozmik düzeni bu kutlu misafir için konulmuştur. Her şey insan soyu için Yüce Yaratıcı tarafından en güzel ve en hassas şekilde düzenlenmiştir. Konulan düzenin korunması ve devamı ise insana emanet edilmiştir. Karada ve denizde her türlü bozgunculuk ve fesat yasaklanmıştır. Kara ve denizdeki fesadın faturasının misafir tarafından ödeneceği kesin olarak belirlenmiştir. İnsan soyu bütün ilahi uyarılara rağmen tarihin değişik dönemlerinde misafirhanesine ve ev sahibine ihanet etmiştir. Bu ihanetlerin sonucunda birçok doğal afetler, kıtlıklar, depremler ve tufanlar yaşanmıştır. Misafirhanenin ekolojik ve kozmik düzenindeki bozulmalar artık insan soyunu tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Şahit olduğumuz deprem ve kıtlıklar bunun en güzel kanıtıdır. Bu sayımızda siz değerli okurlarımızın huzuruna insan eliyle gerçekleşen dünyadaki bütün fesat ve bozulmalara dikkat çekmek, bu fesadı doğru bir şekilde okumak için “Ekinin ve Neslin İfsadı” dosyasıyla çıkıyoruz. Bütün değerli yazarlarımıza makaleleri için en kalbi teşekkürlerimizi sunuyoruz. Siz değerli okurlarımızı dergimizi baştan sona okumaya davet ediyoruz

466. Sayı Ekim 2021