Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Yaşama(ya) Dair

Kadir Demirlenk

Toplumsal Bozulmalara Karşı Müslümanların Sorumlulukları

  • 08 Ekim 2021
  • 681 Görüntülenme
  • 466. Sayı / 2021 Ekim



Sapkınlığın ve toplumsal bozulmaların ana sebebi cehalettir. Bunun çıkış yolu da cehaletten arınmaktır. Müslümanlar kendilerini ifsat edecek, bozacak her türlü dezenformasyona karşı dikkatli olmalı, bunları boşa çıkarmaya gayret etmelidir. Cahilli sayılan her türlü sapkınlıktan, azgınlıktan, gayri ahlaki davranıştan, bidat ve hurafeden korunmalı bunları hayatından çıkarmalıdır.

 

 

Dünyevileşme; insana yaratıcısını unutturup insani ve ahlaki erdemleri sıfırlamakta ve insanın fıtrat üzere olan rotasını değiştirmektedir. Müslümanları günümüz dünyasında bekleyen en büyük tehlikelerden biri dünyevileşme ve nihayetinde oluşabilecek sekülerleşme tuzağıdır. Fitne ve fesat çıkarmanın, ruhi anlamda yozlaşmanın, hak ve hakikatten sapmanın temel sebeplerinden biriside dünyevileşmedir.

 

Yüce Rabbimiz, insanı en güzel suretle yaratmış, yeryüzünün halifesi yapmış, içinde yaşadığı kâinatı da emrine amade kılarak ona emanet etmiştir. Zamanla insanoğlu şeytana ve nefsine uyarak yaratılış gayesinden uzaklaşmış, kendisine emanet edilen yeryüzünde fitne ve fesat çıkararak sapkınlıklara ve bozulmalara sebep olmuştur.“İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu; böylece Allah dönüş yapsınlar diye işlediklerinin bir kısmını onlara tattırıyor.” (Rum, 31/41)

Merhamet sahibi Rabbimizin rahmeti bu sıkıntılı durumlarda da tecelli etmiş, insanları bulundukları buhranlardan kurtarmak için elçiler ve beraberlerinde kitaplar göndermiştir. Bu rahmet elçilerini kabul edenler olduğu gibi çoğunluk tarafından elçilerden yüz çevrilmiş, bunun tabi sonucu olarak yeryüzünde kan ve zulüm, fitne ve fesat devam etmiştir.

Son peygamber Hz. Muhammed (sav)’den sonra bu görev ve sorumluluk peygamberlerin varisleri âlimlere ve Müslümanlara kalmıştır. Kıyamete kadar da vahyin ve kutlu nebinin rehberliğinde sorumluluk devam edecektir. Bu vazife, kişinin Allah’a kul olma sorumluluğu ile yeryüzünü imar ve ıslah etme görevidir. Bu misyon yerine getirilirken, Müslümanlar hem kendi görev ve sorumluluklarını yerine getirecekler, hem de yaşadıkları çağlara ve toplumlara rehberlik edeceklerdir. Bunun içinde yapılması gereken başlıca sorumluluklar şunlar olabilir.

 

CEHALETTEN KURTARMAK-VAHYE YÖNELTMEK:

Sapkınlığın ve toplumsal bozulmaların ana sebebi cehalettir. Bunun çıkış yolu da cehaletten arınmaktır. Müslümanlar kendilerini ifsat edecek, bozacak her türlü dezenformasyona karşı dikkatli olmalı, bunları boşa çıkarmaya gayret etmelidir. Cahilli sayılan her türlü sapkınlıktan, azgınlıktan, gayri ahlaki davranıştan, bidat ve hurafeden korunmalı bunları hayatından çıkarmalıdır. Cehaletin sebeplerinden olan; nefse ve şeytana uymaktan, körü körüne inat ve taklitten, bağnazlıktan, Allah’tan başkasına cahilce bağlılık ve teslimiyetten kendini korumalıdır. Kur’an her türlü itikadi sapkınlığı, zulüm ve haksızlığı, fitne ve fesadı cahillik olarak nitelendirmekte ve uzak durulmasını emretmektedir.“Rasûlüm! Sen yine de af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.”(Araf, 7/199)

Cahillik okuma yazma bilmemek, diploma sahibi olmamak, belli kariyer sahibi olmamak değildir. Gerçek Cahillik; hak ve hakikati tanımama, sorumluluk sahibi olmama, fitne ve fesat sebebi olma, hikmetten uzak yerli yerince hareket etmemektir.

Cahilliği ortadan kaldıracak tek hakikat vahiydir. Vahyi doğru okumak, doğru anlamak ve vahye dosdoğru tabi olmaktır. Müslümanlar vahiy merkezli sahih ve faydalı bilgi ile kendilerini donatmalıdır. Vahyin ilk emirlerinde okuma ve yazmaya dikkat çekilmesi, doğru ve sahih bilgi sahibi olmaya işaret olup aynı zamanda bunun nasıl olacağını öğretmektedir. “Yaratan rabbinin adıyla oku” (Alak, 96/1) emri manidardır. Müslümanlar Vahyin rehberliğindeki bu bilgi birikimini Hz. Peygamber örnekliğinde hayatlarına rehber kılmalı, aklıselim ile insanların dini ve dünyevi hayatlarına yön vermeye çalışmalıdırlar. Cehaletten kurtulmanın yegâne yolu da budur. Akif’in dediği gibi:

“Doğrudan doğruya Kur’an’dan alıp ilhâmı,

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslâm’ı.”

 

ÖRNEK YAŞANTI SERGİLEMEK-İYİLİKLERİ ÇOĞALTMAK:

Müslümanlar elde ettikleri bu bilgi birikimini; sahih inanca, ihlas ve samimiyet temelli ibadete, güzel ahlaklı yaşantıya dönüştürmelidir. Kişinin sahip olduğu güzellikleri en iyi şekilde ifade ediş şekli onun yaşantısıdır. Doğru ve dürüst bir yaşantı kötülüklere set olacak, iyiliklerin çoğalmasına vesile olacaktır. Peygamberlerin en önemli özelliklerinden biri de, tebliğ ettiklerini örnek olarak yaşamaktır. Kötü yaşantı ve temsil kötülüklerin çoğalmasına sebep olurken iyilikleri ve güzellikleri yok etmektedir. Bu noktada Müslümanlar Kur’an’da ve Hz. Peygamber(sav)’in hadislerinde sayılan güzel özelliklerini ve vasıflarını taşımaya ve yaşamaya gayret etmelidir. Bunun içinde iyilikleri çoğaltmanın gayret ve çabası içinde olması gerekecektir.“İçinizden İslâm’ı güzelce yaşayan kimseye, yapacağı her bir iyiliğe karşılık on mislinden yedi yüz katına kadar sevap yazılır; yapacağı her bir kötülüğe ise ancak bir misli yazılır.” (Buhârî, “Îmân”, 31)

Kainat ve içindekiler boşluk kabul etmez. Karanlık, aydınlığın olmadığı yerde ortaya çıkar. Zulüm, hakkın ve adaletin olmadığı yerde neşvü nema bulur. Batıl, hakkın olmadığı yeri işgal eder. Hak gelince batıl zail olur. Hak asıl, batıl fürudur. Hakka ve hakikate vahiyle yürümek. “De ki: Hak geldi bâtıl yıkılıp gitti! Zaten bâtıl yıkılmaya mahkûmdur. Biz Kur’an’dan öyle bir şey indiriyoruz ki, o müminler için bir şifa, bir rahmettir; zalimlerin ise sadece ziyanını arttırır.” (İsra, 17/81-82)

O halde Müslümanlar Hak ve hakikatin peşinde olmalı, iyilikleri çoğaltarak “iyilik pınarı” olmalıdır. İmanı yetmiş küsur parça olarak, her sahih ameli sadaka olarak, güzel ahlakı iyilik olarak gören İslam’ın gaye ve hedefinde iyilik ve takvada yarış, günah ve düşmanlıkta engel olmak vardır.“İyilik ve takva hususunda yardımlaşın, günah ve haksızlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’tan korkun, çünkü Allah’ın cezası çetindir.” (Maide, 5/2)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

466. Sayı Ekim 2021