Evrenin diğer varlıkları gibi semanın her şeyi de Yüce Yaratıcının varlığının, O’nun erişilmez sonsuz kudretinin delilidir. Göklerin yaratılışı, direksiz duruşu, düzeni, gök cisimleri ve onların özgün şekilleri, hareketleri, bitmek tükenmez enerjileri, ışığı, ısısı, rahmet yağışları ve benzeri tüm her şey O’nun varlığını haykırır, O’nun sonsuz kudretine tanıklık eder.
Hayat Düsturumuzda semadaki gök cisimleri ve onların menzilleri, ışık ve ısısı, hareketleri ile ilgili de pek çok ayet yer alır. Aslında bunların her biri üzerinde, seviyesi ne olursa olsun her mümin durup düşünmelidir. Zira bütün bunlar herkesin gözü önündedir ve herkes bu varlıklardan istifade etmektedirler.
وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الْبُرُوجِ وَالْيَوْمِ الْمَوْعُودِ وَشَاهِدٍ وَمَشْهُودٍ
“İçinde burçları bulunan göğe and olsun… Söz verilen kıyamet gününe and olsun… Şahitlik edene ve edilene and olsun ki, insanlar öldükten sonra diriltileceklerdir.” (Burûc, 85/1-3)
“Burçlar sahibi gökyüzüne andolsun!” (Burûc, 85/1) Yüce Rabbimiz, iki günde/iki aşamada yeryüzünü yarattı, sonra iki günde göğü yarattı ve her bir göğün işini kendisine bildirdi; ardından tekrar yeryüzüne yöneldi ve onu dayadı döşedi, insanlık için hazırladı. Böylece yer ve gök altı günde/altı aşamada yaratılmış oldu. (Bkz. Fussılet, 41/9-12)
Evrenin diğer varlıkları gibi semanın her şeyi de Yüce Yaratıcının varlığının, O’nun erişilmez sonsuz kudretinin delilidir. Göklerin yaratılışı, direksiz duruşu, düzeni, gök cisimleri ve onların özgün şekilleri, hareketleri, bitmek tükenmez enerjileri, ışığı, ısısı, rahmet yağışları ve benzeri tüm her şey O’nun varlığını haykırır, O’nun sonsuz kudretine tanıklık eder. Konumuz olan ayette de Yüce Rabbimiz, semanın burçlarına yemin ederek onlara dikkatlerimizi çekmiştir. Burçlarla ilgili başka ayetler de var. Bu ayetlerinde Yüce Rabbimiz şöyle buyurur:
“And olsun ki, gökte burçlar meydana getirdik, onları bakanlar için donattık.” (Hıcr, 15/16) “Gökte burçlar var eden, orada ışık saçan güneş ve aydınlatan ayı yaratan Allah, yücelerin yücesidir.” (Furkân, 25/61)
Burûc kelimesi bir ayette kaleler anlamında kullanılmıştır: “Nerede olursanız olun, sağlam kaleler içinde bulunsanız bile, ölüm size yetişecektir.” (Nisâ, 4/78) Ayette geçen burçlardan kastın yeryüzündeki muhkem/sağlam kaleler olabileceği gibi, semadaki burçlar olabileceği de söylenmiştir. Buna göre mana şöyle olur, “semadaki sağlam burçlara da çıksanız, ölüm size yetişir.” (İbnü’l-Cevzî, Zâdü’l-Mesîr)
Büyüklük ve yüksekliği sebebiyle ortaya çıkan ve görünen şey demek olan burçlar, semanın kaleleri, göğün kapıları, semadaki yıldızlar, menziller ve diğer tüm cisimlerin adıdır. Gökyüzünde meşhur olan on iki burç vardır, ancak burçlar bunlardan ibaret değildir. Elbette tüm varlıklar gibi bunların yaratılışında da pek çok hikmet ve amaç vardır. Ne var ki insanlar bunları geleceği bilme, gayba muttali olma gibi bir kısım hurafe ve kuruntularına alet etmektedirler. Bizim için öncelikle lazım olan bu varlıkların Yüce Rabbin varlığına delalet etmesi, yaratılış gayeleri doğrultusunda hareket etmeleri, semadaki insicama katkı sağlamaları, gökyüzünün süsleri olmaları, tüm bu özellik ve güzellikleriyle bizleri düşünmeye, araştırmaya sevk etmeleridir.
Hayat Düsturumuzda semadaki gök cisimleri ve onların menzilleri, ışık ve ısısı, hareketleri ile ilgili de pek çok ayet yer alır. Aslında bunların her biri üzerinde, seviyesi ne olursa olsun her mümin durup düşünmelidir. Zira bütün bunlar herkesin gözü önündedir ve herkes bu varlıklardan istifade etmektedirler. Öyle ya güneşin ısı ve ışığından, karanlık geceleri bir avize gibi ışıtıp süsleyen ay ve yıldızlardan, gökten yağan yağışlardan kim kendini müstağni kılabilir ki! Öte yandan konunun uzmanları bunları ayrıntılı bir biçimde araştırmalı ve bu bilimsel veriler ışığında ayetler yeniden okunmalı ve tekrar tekrar bu varlıklar üzerinde durulmalıdır. Rabbimizin buyurduğu gibi: “Gökleri yedi kat üzerine yaratan O'dur. Rahman'ın bu yaratmasında bir düzensizlik bulamazsın. Gözünü bir çevir bak, bir çatlak görebilir misin? Bir aksaklık bulmak için gözünü tekrar tekrar çevir bak; ama göz umduğunu bulamayıp bitkin ve yorgun düşer.” (Mülk, 67/3-4)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız