Ayet ve hadislerde, dünya nimetlerinden istifade etmenin değil, ahireti unutarak dünyayı amaç haline getirmenin eleştirisi görülür. İslam’ın eleştirdiği dünya, insanı Allah’tan uzaklaştıran, haksız kazanç sağlanan, hesap verme bilincinden uzak hayat yaşama anlayışlarıdır. İsrafı iktisada, hırsı kanaate, endişeyi tevekküle, bolluğu berekete dönüştürmenin yolu dünya ve ahiret arasında denge kurmaktan geçtiği, her iki hayata da gerektiği kadar yatırım yapmanın akıllıca bir tavır olacağı daima vurgulanır.
Dünya, ebedî olan ahiret hayatının kazanılacağı ve şekilleneceği bir atölyedir. Bu nedenle insanın sonraki hayatta/ahirette bulacağı şey, ilk hayatında/dünyada iken gayret ettikleridir, ürettikleridir. Aslında cennet, tohumunu bu dünyada ektiğimiz bir bahçe, cehennem de ateşini bu dünyadan götürdüğümüz bir yangın yeridir.
İnsanoğlunun üçüncü bir vatanı yok; yaşadığı bu dünya ve bir de gideceği ahiret var. Bu nedenle hem dünya hem de ahiret hayatı insanı yakından ilgilendiren önemli iki âlemdir.
Dünya, canlıların yaşam alanıdır. İslam hem dünya hem de ahirete yönelik olan bir dindir. Dünya ve ahiretten birisini ihmal etmek, insanın mutsuzluk ve huzursuzluk sebebidir.
Sadece bu dünyada yaşarsak çılgınca, deli gibi yaşarız. Bir gün öleceğimizi, yeni bir hayata gözlerimizi açacağımıza inanarak yaşarsak dipdiri, duyarlı bir hayat yaşarız. Çünkü ahiret dünya maçının sonucu, finalidir. Ahiret yurdunun iyi veya kötü olması insan hayatının erdem kalitesiyle orantılıdır. Dünya ve ahiret dengesini kurarak yaşamak başlı başına bir başarı öyküsüdür. Dünya ve ahiretin bir bütünlük içerisinde yaşanması gerektiği Kur’an’da ısrarla belirtilir:
“Ey Rabbimiz bize hem dünyada hem de ahirette iyilik ver. Bizi cehennem azabından koru.” (Bakara, 2/201)
Ayetten de anlaşılacağı gibi Allah’tan istenen iyilik sadece dünya için ya da sadece ahiret için değil, her ikisi içindir. Yine Yüce Allah;
“Hayır! Siz dünyayı çok seviyorsunuz ve ahireti önemsemiyorsunuz.” (Kıyame, 75/20-21); buyurarak insanın dünyaya olan zafiyetine dikkat çekiyor:
“Hâlbuki ahiret hayatı daha hayırlı daha devamlıdır.” (A’lâ, 87/17) buyurarak insanın dünyaya ve dünyalığa olan zafiyetinden kurtulması için ahirette sunulacak nimetlerin daha kıymetli olduğuna dikkat çekilerek insana bir çıkış yolu gösterilir.
Ayet ve hadislerde, dünya nimetlerinden istifade etmenin değil, ahireti unutarak dünyayı amaç haline getirmenin eleştirisi görülür. İslam’ın eleştirdiği dünya, insanı Allah’tan uzaklaştıran, haksız kazanç sağlanan, hesap verme bilincinden uzak hayat yaşama anlayışlarıdır. İsrafı iktisada, hırsı kanaate, endişeyi tevekküle, bolluğu berekete dönüştürmenin yolu dünya ve ahiret arasında denge kurmaktan geçtiği, her iki hayata da gerektiği kadar yatırım yapmanın akıllıca bir tavır olacağı daima vurgulanır.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız