Müslüman bilir ki; aileler çökerse, o toplum da ayakta duramaz. Aileler sağlam olursa; toplum da o derece sağlam olur. Bunun farkında olan çağımızın modern saldırgan şeytanları, yıkmak için hep aileyi hedef alıyorlar. Aile yıkılınca hiçbir değerimizin ayakta kalamayacağını biliyorlar.
Fıtrattan gelen güzel ahlakı korumada ne çok titiz davranır inanan insan. Kendisinin ve ehlinin iffetini ve namusunu koruduğu gibi başkalarının da şeref ve onurunun ayakaltı edilmesine asla razı olmaz. İffetsizlik, aile hayatını ve toplumu çürüten, öldüren salgın bir virüstür. Ondan korunmanın yolu: Maske(hicap), iffetsizliğe teşvik eden her şeye mesafeli olmak, kafanın ve kalbin hijyeni…
“Hepiniz gözetleyicisiniz ve gözetiminiz altında bulunanlardan sorumlusunuz.” (Buhari, “Cuma”, 11; Müslim, “İmare”, 20) buyuruyor Peygamberimiz (sav).
Ailenin korunmasında ana ve babalara önemli görevler düştüğü gibi yöneticilerin ve toplumun da sorumlulukları küçümsenemez.
Bu ağır sorumluluğun bilincindedir; duyarlı, fedakâr babalar, analar ve yöneticiler. Mahiyetlerinde bulunanları, maddi ve manevi her çeşit olumsuzluktan, kötülükten, zarar ve ziyandan korumak için libas (örtü) olurlar. Gerektiğinde; zehirli oklara kalkan olurlar.
- en iyi yolu: Korunmayı öğretmektir. Lehine ve aleyhine olan şeyleri yeterince belletip eğitmektir.
Aile, en önemli, en etkili okuldur. Çocuklar, ana ve babalarını öykünür, örnek alırlar, onlara özenirler, onlar gibi düşünmeye, onlar gibi davranmaya çalışırlar. Çocukların ruh ve gönül dünyaları, ailenin rengini alır.
Bilinçli ana ve babalar, en etkili eğitimin; güzel örnek olmak olduğunu bilirler. Bunu önemserler. Özellikle çocukların yanında daha dikkatli konuşur ve davranırlar.
Aile mefhumu Müslümanlarda ne büyük, ne derin anlam taşır! Gözü gibi korurlar aile fertlerini. Ayaklarına taş değmesin diye kendilerini feda ederler. Maddi ve manevi her fedakârlığa göğüs gererler.
Aile; muhtaç insanlar demektir. Birbirlerine çok muhtaç, en yakın insanların oluşturduğu bir ortaklıktır. Birbirini en çok sahiplenen, koruyan, kollayan insanlar topluluğudur. Sadece geliri ve gideri paylaşan bir ortaklık değil; hayatın tamamını paylaşan bir ortaklıktır.
Müslüman bilir ki; aileler çökerse, o toplum da ayakta duramaz. Aileler sağlam olursa; toplum da o derece sağlam olur.
Bunun farkında olan çağımızın modern saldırgan şeytanları, yıkmak için hep aileyi hedef alıyorlar. Aile yıkılınca hiçbir değerimizin ayakta kalamayacağını biliyorlar.
Ne edip edip, eğitim kurumlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, internet programlarıyla, kitap ve dergilerle, medyayla, her imkânı fırsata çevirip düşmanların söktüğü ailenin yapı taşlarını elbirliğiyle yerine koyup onarmalıyız. Sınırda nöbet bekleyen bir asker hassasiyetiyle; teyakkuz halinde aile kalemizi özenle korumalıyız.
Eşlerimiz emanet olduğu gibi çocuklarımız da emanet bize. Bu nedenle üç kız çocuğu olup da onları güzel yetiştiren ana ve babaları övüyor Önderimiz (sav). (Bkz. Buhari, “Zekât”, 10, “Edeb”, 18; Müslim, “Birr”, 47, 149; Tirmizi, “Birr”, 13; Ebu Davud, “Edep”, 120, 121) Erkek veya kız, az veya çok; salih evlat yetiştiren ana ve babaların bu ameli boşa gitmeyecektir. Hesap günü “Herkes önden ne gönderdiğini ve geride neler bıraktığını öğrenecektir.” (İnfitar, 82/5) Ve de karşılığını görecektir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız