Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Umran

Mehmet Toker

İblisin Askerlerinin Hedefindeki Kurum : Aile

  • 01 Ağustos 2023
  • 983 Görüntülenme
  • 488. Sayı / 2023 Ağustos



Aile, toplumun temelidir. Nasıl ki maddenin en küçük yapı taşı atomsa, toplumun atomu da çekirdek ailedir. Ancak aile olgusunu yıpratmak için gay- lezbiyen vb... ilişkilerin de aile olarak tanımlanması, yasalaştırılması, özendirilmesi sapkın bir haz merkezcilikten daha ziyade bilinçli sosyo-psikolojik bir savaştır.

 

 

Tüm dünyadaki geleneksel toplumların üzerine salınan asimetrik-psikolojik savaş enstrümanlarından bir tanesi ise, toplumda geleneksel aile yapısını ve nesilleri bozmak, fiziki ve ruhsal açıdan sağlıklı bireylerin yetişmesini engellemek amacıyla toplumların üzerine saldırtılan ve LGBT diye tanımlanan küresel şeytani gücün terörist unsurlarıdır.

 

 

Aile kavramı, dilimize Arapçadan geçmiş olan, nikâh akdi ile birbirine bağlı eşler ve bu eşlerin birlikteliğinden dünyaya gelen çocukları ifade eden, toplumun en küçük yapı birimi olarak tarif edilen, en küçük sosyal topluluk.

Yine Arapçada aile için "ehl" ifadesi ve "Ehl-i beyt" terkibi, ev halkı, ev sahibi ile onun eşini, çocuklarını, torunlarını, yakın akrabalarını kapsayan dilimizde "geniş aile" diye yer bulan yapıyı ifade ediyor.

Bir de bunların ötesinde, Arapçada "aile" için kullanılan bir kelime var ki; kanaatimce, bugün sosyolojik anlamda esas üzerinde durmamız gereken ve nazar-ı dikkate vermemiz gereken kavram da bu olmalıdır. "Üsra" kavramı. "Üsra", kelime manası itibariyle "zırh" demek. Bu kelime kavramsallaşarak "el-Üsra" aile manasına kullanıyor. Kavramsallaşan kelimelerin, taşımış olduğu, ihtiva etmiş olduğu anlam ile sözlük/lugavî anlamı çok ciddi mana ilişkisi içerisindedir. O kelime, rastgele kavramsallaşmamıştır. Zırh nedir? Zırh, bir savaşçıyı savaş meydanında oklara, kılıç darbelerine, mızraklara, kesici ve delici aletlere karşı koruyan demir, çelik vb. sağlam maddelerden mamul en üst giysi. Teknolojinin ilerlemesi ile beraber zırh, savaş makinalarını koruyan, koruyucu bir katman olarak kullanılıyor. Zırhlı araç ve benzeri kullanımlarda olduğu gibi.

Peki, aileye neden zırh manasına gelen "Üsra" denilmiş? Çünkü aile, dünyaya yeni gelen çocuğu, şefkat kanatları ile koruyan, çocuğu psikolojik, sosyolojik, biyolojik olarak koruyup kollayan, hayata hazır hale getiren, yapı demektir. Aile, insanı yetişmekte olduğu dönem içerisinde her türlü psikolojik saldırılardan, sosyolojik handikaplardan koruyan bir kalkandır. İnsanı hem maddi imkânlarla kuşatarak korur, hem de manevi anlamda insanı her türlü yanlışlıktan, yanlış çevre şartlarından ve onun zarar görebileceği anlayışlardan, kişiliklerden korur. Onun için aileye, "zırh" denilmiştir. Çocuğu, bebekken kundağa sarıp, ana kucağında koruyan aile, ilerleyen yaşlarında da kişiyi nefsinin ve çevrenin oluşturabileceği yaralardan ve yaralanmalardan korur.

Bugün, aile vasatının dışında yetişen çocuklara baktığımız zaman, hayat mücadelelerinde savunmasız oldukları gerçeğini çok daha net bir şekilde görüyoruz. Psikologların, "parçalanmış aile çocuğu" diye nitelendirdiği, anne baba gözetiminden uzak yetişen çocukların ilerleyen yaşlarında, manevi anlamda yaralanmaya ve hayat mücadelesinde yenilmeye daha yatkın olduklarını görüyoruz. Bugün; “toplumu, toplumu koruyan aile zırhından, aile kalkanından nasıl uzaklaştırabiliriz?” sorusunun cevabı batılılaşma adına bilinçsiz veya şer odakları tarafından bilinçli bir şekilde planlarının yapıldığını, mücadelesinin verildiğini görüyoruz. Aile için "Üsra" ifadesi çok yerinde bir kavramsal kullanım. Zira zırh, çelik gibi, demir gibi sağlam metallerden yapıldığı için aynı zamanda bir ağırlığı da vardır. Zırhı taşımak da kolay değildir. Tıpkı aileyi taşımanın kolay olmadığı gibi. İşte bugün, seküler-pozitivist dünya ya da Türkiye için ifade edecek olursak, Türkiye üzerinde sû-i emelleri olan, Siyonist ve Emperyalist dünya; Türk insanının bilinçaltına sürekli şu subliminal mesajı yükleme gayreti içerisinde: "üzerindeki bu ağırlığı at, kurtul! Özgür ol!" Bu telkine kanan içimizdeki sığ akıllılar aileden koptuğu zaman ya da aile kurmadan yaşadığı zaman daha özgür olduğunu zannediyor. Ama üzerinden zırhını çıkarmış bir savaşçı durumuna düştüğünün de farkında değil. Üzerinde zırhı olmayan bir savaşçı, gelecek darbelere, hücumlara, atılan oklara, daha fazla dayanamaz.

Aile, toplumun temelidir. Nasıl ki maddenin en küçük yapı taşı atomsa, toplumun atomu da çekirdek ailedir. Ancak aile olgusunu yıpratmak için gay- lezbiyen vb... ilişkilerin de aile olarak tanımlanması, yasalaştırılması, özendirilmesi sapkın bir haz merkezcilikten daha ziyade bilinçli sosyo-psikolojik bir savaştır.

Atom yapısındaki proton, nötron ve hücre çekirdeği ne ise, ailede de anne baba ve çocuk odur. Atom parçalandığı zaman nasıl ki bir felaket(atom bombası) ortaya çıkıyorsa, aile parçalandığı zaman daha büyük bir toplumsal felaket ortaya çıkmaktadır. Ancak ailenin parçalanmasında ortaya çıkan sesi ve ölümcül dalgaları maalesef kimse görmek ve duymak istememektedir. Atom bombası, kontrolsüz çekirdek tepkimesi yoluyla patlamanın sağlandığı bir bomba modelidir. Çekirdek tepkimesi zincirleme ve çok hızlı gerçekleştiğinden, ortaya devasa boyutta bir enerji açığa çıkar ve bu patlama ile beraberinde şok dalgası ortaya yayılır. Ailede tıpkı atomun yapısında olduğu gibi anne ve babayı, nötron ve proton olarak görüp çocuğu da atom çekirdeği gibi kabul edersek atom çekirdeği kontrolsüz kaldığı zaman, ortaya kontrolsüz çekirdek tepkimesi çıkacaktır. Dolayısıyla toplumda ahlaki yozlaşma ve bozulma çok daha yıkıcı, yıpratıcı, devamında getirdiği şok dalgalarıyla çok daha tamir edilemez felaket bir hâl alacaktır.

Geleneksel toplumlarda operasyon yapmak isteyen Siyonist Lobiler, kadının feminizmin malzemesi haline getirilerek yüceltilmesi ve erkeğin yani "Baba" rolünün sürekli canavar, cani, zalim, şiddet yanlısı gibi gösterilmesi ortaya kaotik bir toplum yapısını çıkarmaya başlamıştır. Boşanma oranlarının evlenme oranlarını yakaladığı, hatta geçtiği bir toplumda baba kontrolünden, otoritesinden uzak yetişen çocuklar ciddi toplumsal problemlere neden olmaktadır. Yapılan araştırmalarda genç intiharlarının, evsizlerin, evden kaçmış çocukların, davranış bozukluğundan dolayı psikiyatrlara müracaat eden(yeşil ve kırmızı reçeteli ilaç kullanan) çocukların, tecavüz ve şiddet suçlusu çocukların, liseyi terk eden çocukların, cezaevindeki genç suçluların, devlet korumasına altına alınan çocukların, uyuşturucu bağımlılarının, terörize olan çocukların, sokaklarda kalan kız çocuklarının, tecavüze, şiddete uğrayan kızların, çocuk yaşta hamile kalan kızların, intihar eden genç kızların, davranış bozukluğu görülen ve psikiyatrlara müracaat eden(yeşil ve kırmızı reçeteli ilaç kullanan) kız çocuklarının yüzde olarak ezici çoğunluğunun babasız evlerde(boşanmış veya baba tarafından terkedilmiş aileler) yetişen çocuklardan oluştuğunu ifade ediyorlar.

Baba aile için koruyucu, himaye edici, kollayıcı bir mefhumken; babasızlığı özendirerek babayı aile ve toplum içerisinde işlevsiz hale getiren feminist anlayış, toplumdaki problemlere zemin hazırlamaktadır. Aile içi anlaşmazlıklarda, "kadının beyanı" ile babayı evden uzaklaştırıp aileyi savunmasız, korumasız, himayesiz kılmak bir anlamda sosyolojik bir bombanın pimini çekmekle eşdeğerdir. Yapılan akademik araştırmalarda, baba ile ilişkisi iyi olan çocuklarda okul başarısı yüksektir. Baba geleneksel toplumlarda disiplini sağlayan, geleceği planlayan, dış dünya ile etkileşimde bulunan bir birey olarak rol modeldir. Baba, çocukların kişilik gelişimi için çok büyük önem taşımaktadır. Erkek çocuk baba ile özdeşim kurarak ileride nasıl bir erkek olacağına ilişkin modelleme yapar. Babanın yokluğu ya da yok sayılması, evden uzaklaştırma vb. cezalarla cezalandırılması, çocuğun kişilik yapısını, ruh sağlığını etkiler ve davranış bozukluğuna sebep olabilir. Türkiye gibi dönüştürülmek ve neticede bölüşülerek yok edilmek istenen ülkelerde yapılan bir takım dizi ve filmlerde baba figürü, mafya babası, zalim baba, sürekli içip içip eve gelip şiddet uygulayan, sorumsuzca yaşayan bir birey ya da bazı dizilerde kendi ailesine ve çocuklarına sınırsızca para veren bir bankamatik düzeyine indirgenmesi veya aile dışındaki birtakım gayrimeşru ilişkilerle özdeşleştirilerek anlatımı, babaların nasıl, hangi gözle değerlendirilmesi gerektiği noktasında bilinçaltına negatif bir yükleme yapmaktadır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

488. Sayı Ağustos 2023