Müslüman şahsiyet, insan olma potansiyelini Kur'an'la pratize edip dünyayı İslâm'a göre şekillendiren, Müslüman olarak hayatta ve ayakta kalabilen insandır. Şu halde, insanın İslâm'a, İslâm'ın da kendisini hayata taşıyacak Müslüman şahsiyetlere ihtiyacı vardır. Çünkü kişi ve toplum kimliğinin en önemli bileşeni İslâm'dır.
Müslüman şahsiyet; bir eli Kur’an’da diğer eli kâinattadır. Allah için ortaya konulan hareket ile bereketlenmiştir. Müslüman şahsiyet dağ gibidir; fırtınalar kendisini yerinden oynatamaz, karlar kendisini donduramaz, sıcaklık kendisini eritemez, sel kendisini alıp götüremez. O, Allah yolunda sabitkademdir.
Mümin insanda tasavvur, tavır ve kararların “Âmentü billah” atmosferinde birleşmesi neticesinde “Müslüman şahsiyet” ortaya çıkar. Müslümanın şahsiyet olması, hayatı hayâda aramasıyla kaimdir. Bütün zamanlarda ve mekânlarda Müslüman şahsiyetten beklenen olumlu ve onurlu tavırdır. Müslüman şahsiyetlerin Kur’an’daki ortak vasıfları; “Kâfirlere karşı sert ve onurlu, kendi aralarında ise merhamet ve tevazu sahibleri” olmalarıdır.
“Müslüman şahsiyet”; İslâm’ı temsil etmeyi, tahkik etmeyi, tebliğ ve tatbik etmeyi kalbindeki imanın gereği bilen kimsedir. Onu arayıp bulmak istediğinizde ya İslâm’ı temsil, ya tahkik, ya tebliğ veya tatbik alanında bulabilirsiniz. “Müslüman şahsiyet”, dünyada alternatifsizdir. İslam'ın Kur’an hükümler ile şekillendirdiği "Müslüman şahsiyeti", her devirde ve her dönemde insanlığın özlemini çektiği alternatifsiz örnek bir insan tipidir.
“Müslüman şahsiyet”; hayırlı ümmete mensubiyetini her yerde ve her zaman hatırlayan ve gereğini yapan kimsedir. Rasûlüllah (sav)’in sünnetini ve siretini ihmale ve ihlale uğratan, bid’at ve hurafelerin içinde boğulmak üzere olan, geleceğe yönelik bir ufku bulunmayan meselelere, olaylara, oluşumlara iman penceresinde değil sığ ve dar bir kafayla bakan bir şahsiyet, Müslüman şahsiyeti olamaz.
“Müslüman Şahsiyet”; Allah’ın, insana verdiği fıtri özelliklerin, yani yaratılıştan getirdiği bütün potansiyel haldeki donanımının sosyal hayata yansımasını sağlamak için çalışmayı bilen ve beceren iradeli ve idareli insandır. Müslümanlık iddiasında bulunmakla birlikte dinini beşeri düşünce ve ideolojilere kurban edip Allah’ın vahyini öteleyen, onu terk eden, onu önemsemeyen, onun yerini ideolojik kültürle, düşünce ve görüşlerle dolduranlar Müslüman kimliğine sahip olamazlar. Böylelerinden Müslüman şahsiyet çıkmaz. Geleceği ve yaşadığı anı geçmişe düşman eden, atalar ocağından köz yerine kül alan, ayakta yürümeyi yerde sürünmeye feda eden, ileriye doğru akan hayatı geriye doğru çevirme çabası içinde olan kişi, Müslüman şahsiyetinin gömleğini giyemez. Yüce Allah’ın indirdiği vahyi bilemeyen (Bkz.Rad, 13/19), Hakk’ı tanımayan (Bkz.Maide, 5/83), Allah’ın gösterdiği şekilde hüküm/fetva veremeyen (Bkz.Nisa, 4/105) ve Allah’a iftira edenler (Bkz.Enam, 6/93; Hud, 11/18; Nahl, 16/116; Hakka, 69/44) zalim oldukları için Müslüman kimliğini kaybetmişlerdir. Zihnini, gönlünü inkılab-ı İslâm’a armağan etmeyen, İnkılab-ı İslâm’ı gerçekleştirme derdine düşmeyenden Müslüman şahsiyet olmaz.
Lâ dini bir düzendeki bütün olumsuzlukları, kötülükleri dine ve dindarlara fatura edenler, Kur’an hafızları, Kur’an müfessirleri de olsalar, din istismarı sınırını aşamazlar. Nerede ne yapacağını, nasıl davranacağını bilemeyen, apaçık kitabı indiren Allah’tan başkasını hakem olarak arayan (Bkz.Enam, 6/114), dinini parçalayan (Bkz.Enam, 6/159); Allah’a bilmediğini haber vermeye (Bkz.Yunus, 10/18) ve kendi dinini öğretmeye kalkan (Bkz.Hucurat, 49/16), büyük âlimleri veya kendini Allah’ın ve Peygamber’inin önüne geçiren (Bkz.Hucurat, 49/1), Kuran’ı taşıdığı halde içinde ne olduğunu bilmeyen (Bkz.Cuma, 62/5), hak ve özgürlükleri ayaklar altına alan (Bkz.Araf, 7/157; Enam, 6/151-152), kişi Müslüman şahsiyetine sahip olabilir mi? Yalancıya, yağcıya, yemin edip duran alçağa, iğrenç dedikodular yapana, iyiliğe mâni olan saldırgan günahkâra, kaba ve soysuza itaat eden (Bkz.Kalem, 68/8-13) kişi Müslüman kisvesini taşısa bile Müslüman şahsiyet olmaz.
Kuran ilahi bir mekteptir; yetiştirmek istediği Müslüman şahsiyetidir. İnsanın Rabbi, kendisi ve yaşadığı topluma yönelik bütün ilişkilerini ve yaşam tarzını kuşatan temel prensipler bulunmaktadır. Kur’an’a inanmayan, Kur’an’ı anlamaya çalışmayan, Kur’an’ın ferd, aile, cemiyet ve devlet seviyesinde mutlak manada bağlayıcı amir olması için gayret göstermeyen Müslüman şahsiyet olamaz. Müslüman şahsiyetin gönül ışığı ve hayat düsturu Kur’an’dır. Kur’an okumayanlar, okutmayanlar, Kur’an okuyan ve okutanlara yardımcı olmayanlar, her gün kendilerini firavunlara okutanlardır. Kendilerini firavunlara okutanlardan Müslüman şahsiyet olmaz.
Müslüman şahsiyet demek; Müslüman olarak hayatta ve ayakta kalmak, Müslüman olarak ölmenin kavgasını verenlere katılmak demektir. Müslüman şahsiyetlerin hayırlı işleri içeren, hayata aktif ve olumlu biçimde katılmalarını sağlayan pek çok nitelikleri vardır. Bunların tamamını burada dile getirmek imkânsızdır. Ancak bu niteliklerin hepsi genel olarak şu şekilde ifade edilebilir: Müslüman şahsiyet, insan olma potansiyelini Kur'an'la pratize edip dünyayı İslâm'a göre şekillendiren, Müslüman olarak hayatta ve ayakta kalabilen insandır. Şu halde, insanın İslâm'a, İslâm'ın da kendisini hayata taşıyacak Müslüman şahsiyetlere ihtiyacı vardır. Çünkü kişi ve toplum kimliğinin en önemli bileşeni İslâm'dır. Ne var ki, İslâm ve onun toplumsal tezahürleri, günümüzde bazı odaklar tarafından "irtica" yaftasıyla yaftalanmakta, İslâm ve Müslümanlar, sosyal hayattan ve kamusal alandan tecrit edilmek istenmekte; buna karşılık sömürü düzenini yerleştirme ve sistemleştirme çabaları, çağdaş bir aymazlık olarak gündemdeki yerini korumaktadır.
Müslüman şahsiyetin temel niteliklerinden biri de, Peygamber sevgisidir. Kur'an, bu sevginin çerçevesini çizer, mümin de bu ölçüler içinde Peygamber (sav)'i sever. O, kendi arzu ve özlemlerinin, Allah'ın ve Elçisi'nin emrettiği şeyin önüne geçmesine asla izin vermez. Yine, birinin kişisel görüşlerini ve tercihlerini, Peygamber (sav) tarafından duyurulan kesin buyrukların ve ahlâki kayıtların üstüne de çıkarmaz. Kısaca ifade etmek gerekirse, mümin şahsiyet Allah'a ibadet, Peygamber (sav)'e de ittiba ve itaat eder.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız