Camiler ve mescitler, kişinin şahsiyetini mümin yapma ve mümin olarak devam ettirme hususunda en büyük etkendir. Ruhları ve bedenleri kıyama kaldırarak hayatı ve dünyayı yeniden şekillendirir. Bir yönüyle de Allah’ı hatırlama ve Allah tarafından hatırlanma mekânlarıdır.
Camiler ve mescitler, Kudus’teki “Mescid-i Aksa” özelinde mübarek yerledir ve bereket kaynağıdır. İnsan cami ve cemaatin bereketi ile yaşamına anlam katar, hayatı değerli ve kıymetli bir hale getirir. Ruhu ve hayatı bereketlenir. Çevresine ve hayatına bereket vesilesi olur. Geçmişteki nebevi mesajlarla hayatı, düşüncesi, eylemleri ve ufku genişler. Şuurlu ve bilinçli bir topluluk olarak cemaat olma bilincine sahip olur. Hayat daha da anlamlı hale gelir.
Her insan fıtrat üzere dünyaya gelir. Çevresi ve yaşadığı ortam onu olumlu ya da olumsuz şekillendirir. Kişinin kimlik ve şahsiyetinin ilk şekillendiği yer aile ortamıdır. Bebeklik ve çocukluk yaşlarında aile ortamı ve eğitimi önemli bir yer tutarken sonraki dönemlerde bunların yerini sosyal medya, sanal dünya, arkadaş, okul, sosyal mekânlar gibi değişik ortamlar almaktadır.
Kişilik ve şahsiyetin olumlu ve güzel manada şekil aldığı, kişileri cemaat haline getiren sosyal mekânlardan bir tanesi de camilerdir. Kişinin dünyevi yaşantısını da kısmen yönlendiren camiler insanların ruhi ve manevi anlamda kimlik ve şahsiyet oluşumunda, cemaat olarak sosyalleşmesinde ciddi katkılar sunmaktadır. Müslümanların ibadette kıble tayinini belirleyen bu mekânlar, hayat felsefesi olarak da Müslümanların yaşantısına yön vermektedir. Müminlerin süfli hayat yerine ulvi hayatı tercih ederek onu dünya görüşü haline getirmeye çalışmalarına vesile olmaktadır.
Hz. Âdem’den Hz. Hatem’e bütün peygamberlerin risaletlerini gündeme taşıyıp, toplu olarak ibadet yaptıkları mekânlar mabetler-mescitler olmuştur. Yeryüzündeki ilk evin, ilk mabet olduğu düşünülürse bu hakikat daha güzel anlaşılır. Mabetler; Müminlerin dini, siyasi, ilmi, sosyal hayatlarının merkezidir. Müminler, camileri hayatlarının merkezine koyarak caminin rahmet, bereket, sekinet iklimini kuşanmış olur, kendileri de bu anlamda cemaat olma şuuruna ermiş olurlar.
Camilerin bir araya getirip topladığı, yetiştirdiği bu bilinçli ve şuurlu kitle cemaattir. Cemaat olma kuru kalabalık ya da sıradan bir araya geliş değildir. Cemaat olma düşünce ve eylem birliği ile Allah için bir arada oluştur. Beden ve ruh birlikteliğidir. Bilinçli ve şuurlu bir şekilde toplanmaktır. “Bir cemaat Allah’ın evlerinden bir evde toplanır, Allah’ın kitabını okur ve aralarında müzakere ederlerse, üzerlerine sekînet iner, onları rahmet kaplar ve melekler etraflarını kuşatır. Allah Teâlâ da o kimseleri kendi nezdinde bulunanların arasında anar.” (Müslim, “Zikr”, 38)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız