Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Umran

Mehmet Toker

Hayat, İmtihan ve Emanet

  • 01 Ekim 2023
  • 929 Görüntülenme
  • 490. Sayı / 2023 Ekim



Biz kontrol edemediğimiz, işleyişinde irade sahibi olamadığımız, bir bedende; mahiyetini dahi bilemediğimiz bir ruhun o bedeni araç olarak kullanmasını kendi hayatımız zannediyoruz. Evet, bu bizim hayatımız... Ancak bu hayatı değerli kılan ya da bu zannımızı, sahiplenmemize sebep olan yegâne gerçek, ruh-beden birlikteliğinden kaynaklanan bu sürecin, onurlu, izzetli bir şekilde yaşanması gerekiyor.

 

 

Biz, bize dayatılan bir hayat anlayışını değil, ölüme hazırlıklı ve ölüm geldiği zaman pişmanlık duymayacağımız bir hayatı, hayat anlayışını, benimsemek ve o anlayışımızla yaşamak istediğimizde daha özgür olacağız. Tüketmek insanı köleleştirirken, hırs insanı köleleştirirken, hedefler insanı köleleştirirken; hayatın basitliği ve neticesinde ölüm olduğu gerçeği, insanı özgürleştiriyor.

 

 

 

 

“İyi bilin ki dünya hayatı ancak bir oyundan, bir eğlenceden, bir süs ve gösterişten, aranızda bir öğünmeden, mal ve evlatta çokluk yarışından ibarettir. Tıpkı bir yağmur gibi ki, onun bitirdiği ekinler çiftçilerin hoşuna gider. Sonra kuruyuverir de sen onu sapsarı kesilmiş görürsün. Ardından da çerçöp hâline gelirler. Ahirette kâfirlere şiddetli bir azap, müminlere ise Allah’tan bir bağışlama ve rıza vardır. Evet, dünya hayatı, aldatıcı bir menfaatten başka bir şey değildir.” (Hadid, 57/20)

Hayat, sebeplere ve illetlere bağlı olarak ölüm üzerine inşa edilmiş iğreti bir yapıdır. O sebep veya illetlerden birisi ortadan kalktığı zaman hayat dediğimiz şey yıkılır. Biz aslımıza döneriz. Biz hepimiz ölüm yolculuğundayız. Sırası gelen gidiyor.

Günümüzde modern insana öyle bir hayat algısı, öyle bir dünya hayatı anlayışı sunuluyor ki; bu sunulan hayat içerisinde asla ve asla ölüme yer yok. Hele hele ölüm ötesi bir dünya inancı/tahayyülü tamamen zihinlerimizden çıkarılmış durumda. Böyle olduğundan dolayı insanlar hiç ölmeyecekmiş gibi büyük bir hırsla dünyaya saldırıyorlar. Tabii dünyaya saldırmak tabiri, uzaylıların istilası şeklinde düşünülmemeli...

Özellikle kapitalizm tarafından dayatılan dünya anlayışında, daha fazla kazanma, daha üst makamlara sahip olma, daha büyük unvanlar taşıma ve bunlara mümkün olduğu kadar en kısa ve en kestirme yoldan ulaşma anlayışı, insanın kendi ölümünü tamamen zihninden çıkarmasına, tamamen bütün gücünü, gayretini dünyaya ait o hedeflere harcamasına yol açıyor.

Hayat dediğimiz, içerisinde yaşamış olduğumuz zamanların, anların sayımından ibaret olan bu gerçeklik, ya da yanılgı/rüya biyolojik olarak vücudumuzun bir takım fonksiyonları yerine getirmesi esasına göre tanzim edilmiş ve bizim irademiz dışında gerçekleşmekte olan bir mefhum. Bir erkek ve bir dişi varlığın -iki farklı cinsin- bir araya gelmesi ile başlayan bu süreç, bizim kontrolümüzde olmayan bir anda, ruhun, bu gelişmekte olan biyolojik varlığa entegrasyonu ile yeni bir varlığa dönüşüyor. Sürecin devamında doğum hadisesi ile farklı bir boyut kazanıyor. Artık o canlılık, nefes dediğimiz bir illete, sebebe bağlı bir hâle geliyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

490. Sayı Ekim 2023