Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kur'an'dan Hayata

Prof. Dr. Ali Akpınar

2. Ayet : İnsanın Yaratılışı

  • 05 Haziran 2018
  • 3869 Görüntülenme
  • 426. Sayı / 2018 Haziran



İnsanın yaratılışındaki her bir aşama, insanın maddî ve manevî yönleri, organları ve onların vazifelerini yerine getirişinde Yüce Yaratıcının eşsiz ayetlerini görmek, fark etmek ve bunlar karşılığında O’na şükretmek gerekir. Bir et parçası gözümüz görüyor, bir et parçası kulağımız duyuyor, bir başkası tadıyor, bir başkası koku alıyor, bir başkası hissediyor… Beynimiz aklediyor, gönlümüz duygularla dolup taşıyor…

 

Aslında Yüce Allah, gezip gördüğümüz her yerde ve kendi nefislerimizde ayetlerini bize gösteriyor. Üzerinde yaşadığımız yer, üzerinden kimlerin gelip geçtiğini, nelere şahit olduğunu söyleyip duruyor. Kâinat kitabı, içerisinde yaşanan sosyal ve kozmik olaylarla Yüce Yaratıcının eşsiz ve erişilmez kudretini haykırıyor. İnsanın kendi yaratılışı ve varlığı da aynı şekilde O’nun eşsiz kudretini, ayetlerini haykırmaya devam ediyor.

 

İnsanın kendi yaratılışı en büyük ayettir:

“Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ayetler vardır. Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?” (Zariyat, 51/ 20-21)

“Sizi topraktan yaratması, O'nun (varlığının) delillerindendir. Sonra siz, (her tarafa) yayılan insanlar oluverdiniz.” (Rûm, 30/20)

İnsan, Yüce Yaratıcının “ellerimle yarattım.” (Sâd, 38/75) ve “canımdan can kattım.” (Hıcr, 15/ 29; Sâd, 38/72) diye özetlediği en şerefli varlıktır. İki ayetten aldığımız bu cümlenin ilk bölümü insanın fizikî yönüne, ikinci bölümü de ruhî yönüne işaret etmektedir. Zaten insan beden ve ruhuyla insandır.

Yeryüzüne halife olarak atanan insan, en güzel ve en donanımlı bir şekilde yaratılmıştır. “Biz insanı en güzel şekilde yarattık.” (Tîn, 95/4) “And olsun ki, biz insanoğullarını şerefli kıldık.” (İsrâ, 17/70) Yüce Rabbimizin zatî, sübûtî hemen bütün sıfatları insan da az veya çok oranında tecelli etmiştir. Sözgelimi, Rabbimiz, ezelî’dir. İnsan da geçmişini merak eder, araştırır ve geçmişi ile bilinmek ve övünmek ister. Rabbimiz ebedîdir. İnsan da uzun yaşamak ve öldükten sonra ismiyle, çocuklarıyla, eserleriyle yaşamak ister. Rabbimiz tektir. İnsan da biricik olmak için çırpınır. Rabbimiz, hiç kimseye benzemez ve hiç kimseye muhtaç değildir. İnsan da özgün olmaya ve kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde durmaya çalışır. Rabbimiz, hayat sahibidir, her şeyi bilen, gören, işiten, her şeye gücü yeten, konuşan ve yaratandır. İnsanda bu sıfatların yansıması vardır. Elbette Rabbimizin sıfatları kendi zatına hastır, eşsizdir ve kâmildir. Ve elbette insandaki bu sıfatların yansımaları sınırlıdır, insana özgüdür ve noksanlıklarla doludur. Zaten din, insandaki bu sıfatları yönetmek içindir. İnsana acziyetini bildirmek ve nerede duracağını ona öğretmek için gelmiştir. Sözgelimi insan bu tecellileri yaşarken kendisinin bir yaratılmış olduğunu unutmamalı ve kendini putlaştırmamalıdır. Kendisine bahşedilen bu sıfatları yerli yerinde ve hep hayırda kullanmalıdır.

Kur’an’ın ilk inen ayetlerinde yaratılışa ve özellikle de insanın yaratılışına dikkat çekilir. “Oku yaradan Rabbinin adıyla. O insanı alaktan yarattı.” (Alak, 96/1-2) Oku emri geldiğinde peygamberimizin elinde ve zihninde herhangi bir ayet yoktu. Ama o, bir insan olarak kendini okuyabilme, fark edebilme imkânına sahipti. Ayet de bu doğrultuda geldi. Ona kendini okumasını, kendi yaratılışını düşünüp Yaratıcısını bulmasını emretti. Zaten gerçek okuma ve okumaktaki amaç da bu değil midir? İnsan kendisini okuyacak ve kendi yaratılışındaki ilahî kudreti fark edecek ve Rabbini bulacak ve O’na inanıp O’na kulluk edecekti. Alak suresinin “Oku” emri ile başlayıp “Secde et” emriyle sona ermesi bu noktada ne kadar anlamlıdır! Aslında bu her insan için geçerlidir. Her insan kendini fark etmeli ve kendi yaratılışında Rabbinin eşsiz kudretini görüp Ona boyun eğmeli, O’na kulluğunu da secdeye baş koyarak göstermelidir. Onun için “kendini bilen Rabbini bilir” denmiştir. Bu yüzden insanın yaratılışı, Kâinat kitabının en büyük ayetidir. Kâinat Kitabının ilk suresi Yaratılış ise, o surenin ilk ayeti de insanın yaratılışıdır. Kendini, kendi yaratılışını okuma konusunda hiçbir insan hiçbir mazeret ileri süremez. Benzer şekilde Kur’an kitabının en büyük ayeti de Kürsî ayetidir. Çünkü o ayet de en veciz bir biçimde bize Yüce Allah’ı tanıtmaktadır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

426. Sayı Haziran 2018