Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Hususi Fikirler

Mustafa Çelik

Seküler Dünya İlimsiz ve Alimsizdir.

  • 06 Nisan 2019
  • 2149 Görüntülenme
  • 436. Sayı / 2019 Nİsan
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Mustafa Çelik
Tüm Yazı Arşivi



Varis-i enbiya olan ulema; hayatı gizli ya da aşikâr kompartımanlara ayırmayan, İslâm bilgi sistemine vâkıf olduğu gibi çağdaş dünyayı da hakkıyla analiz eden, bir anlamda hayatı tevhid eden ulemadır. Varis-i enbiya olan ulema; modernite ve postmoderniteyle yüzleşmekten çekinmeden pergelin sabit ayağını kendi ilmî mirasımıza, medeniyet zeminimize oturtup, esnek ve gezgin ayağıyla da farklı kültürleri, siyasi coğrafyaları dolaşan ulemadır.

 

Asrımızda varis-i enbiyanın yerini seküler ulema almıştır. Seküler ulema; zalim yöneticilerin kendi politik hesapları uğruna oluşturduğu çerçeveyi sorgulamadan onaylayan ulemadır. Bir helale ulaşmak için binlerce haramın işlenmesine fetva tedarik eden ulemadır. Seküler ulema; egemen zalimlerin konuşan dili, kuşanan kılıcı ve zulümlerini haykıran dilidir.

 

Yaşadıkları çağın cahiliyesinin şifrelerini çözemeyen ve bu yüzden de nebevî misyonu üstlenemeyen ve üstlenmekte istemeyenler, seküler dünyanın tereddütlerine kurban gidenlerdir. Bunların abid veya âlim olmaları durumu değiştirmez. Seküler dünya, varis-i enbiya olan âlimlerin değil, diplomalı cahillerin dünyasıdır.

İslâm’ı ciddiye alan bir âlimin modern hayat içerisinde imanına paralel ilmî bir hayat alanı oluşturma mücadelesi vermesi, seküler dünya ile savaşmayı göze alması demektir. Çünkü seküler dünya, imana ve ilme kapalı bir dünyadır. Seküler dünyanın âlim algısı, toplumda olup bitenleri duymayan, görmeyen, konuşmayan, konuştuğunda da egemen zalimleri asla rahatsız etmeyen âlim tipidir. Hayata rengini vuran seküler dünya görüşü, ilme ve ulemaya karşı otoriter ve dışlayıcıdır. İlmi ve âlimleri hayatın taşrasında tutmak, seküler dünyanın vazgeçilemez hedeflerindendir. Seküler dünyanın bir parçası haline gelen Demokratik-Laik Türiye’de yapılan bir sınavda sorulan sorulardan birisi de şuydu: “Bir gemidesiniz aniden bir fırtınayla karşılaştınız. Geminin yükünü hafifletmek için aşağıda yazılı beş kişiden hangisini denize atmak durumunda kalırsınız?

a) Subay b) Mühendis c) Öğretmen d)İmam e) Kadın

Doğru cevap “d” seçeneğindeki “imam” idi. Soru, belirli kesimlerin Peygamber vârisleri ulema aleyhine gizledikleri kini ortaya koymaktadır. Zira denize atılmaya layık görülen “imam”, önder, lider, devlet başkanı, kitap ve peygamber anlamındadır. Günlük bir gazeteye konu olan soruda geçen kesimden hiçbiri denize atılmaz ve atılmamalı. İmha edilip toplumun kendilerinden kurtulması gereken birileri varsa, onlar da bu tür soruları sormaya tevessül eden kafa ve düşünce sahipleridir. Toplumun, yerine göre öğretmen, mühendis, subay, kadın ve imama ihtiyacı vardır. Sorunun hangi gaye ile basına haber olduğunu bilmemekteyiz. Ancak birilerinin İslâm ulemasına besledikleri düşmanlık ve kinin boyutunu ifade etmesi bakımından önemlidir. İslâm, hiçbir kesimi denize atmayı önermez. İslâm, insanın kendisine değil, kendisinden sadır olan birtakım kötü eylem, inanç ve düşüncelere karşıdır. İslâm, adı geçen kötü amellerden kurtulmak için ıslah ve eğitimi esas alır. İslâm dünyasında nesillerin ihyası, seküler dünyada ise imhası esastır. Rabbimiz haber veriyor:

“Öyle insanlar vardır ki, dünya hayatı hakkındaki sözleri hayretinizi celbeder, Allah'ı da kalbindekine şahit tutar. Oysa ne yaman hasımdır o! Bunlar Haktan yüz çevirdiklerinde/yeryüzünde iktidar olduklarında dünyada fesat çıkarmak, harsı da/ekini de nesli de helak etmek için koşuştururlar. Oysa Allah fesadı sevmez” (Bakara, 2/204- 205)

Seküler dünyanın yetiştirdiği ulema; yaldızlı sözler söyler, mücadele yapar, ama içleri kin ve düşmanlık doludur. Bununla birlikte ayet dünya hakkında insanları imrendirecek bilimsel bilgilere sahip olduğu halde, Allah'a inanmayan insanları da kapsar. “Haktan yüz çevirdiklerinde” diye çevirdiğimiz “tevella” kelimesi, birisinin velayetini üzerine alma anlamına da gelir. O takdirde mana, “yönetime geldiklerinde” diye anlaşılır. Ekini bozmanın, hakikat anlamıyla bitkilerin doğasını/fıtratını bozma anlamında olduğu açıktır, ama mecaz anlamıyla kültürü bozma, böylece düşünceyi ve hayat tarzını değiştirme anlamına da gelebilir. Nesli helak etme de böyledir. Yani hem harsi hem de nesli helak etme, ilk anlamlarıyla bitkilerin ve canlıların tabiatıyla oynayıp fıtratlarını bozma anlamındadır. Fesat, bozma demektir. Bu gün için genetik biliminin bitkilerin ve canlıların genlerine müdahale etmesini ve GDO'ların ortaya çıkmasını böyle anlayabiliriz. Bu bir bozma/fesat ve Allah'ın fıtratına müdahale sayılabilir. Seküler dünya, ahiretsiz, sabiteleri ve ahlakı olmayan dünyadır. Sabitesiz ve ahlaksız bilim, yaptığından çok yıkar, düzelttiğinden çok bozar. “Ekini de nesli de ifsat eder.” (Bakara, 2/204- 205) Nitekim bugün bunu fiilen yapmaktadır. Seküler dünyanın en önemli hedeflerinden birisi de, varis-i enbiya olacak ulemayı kendisine benzetmesi ve emelleri doğrultusunda kullanmasıdır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

436. Sayı Nİsan 2019