Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Misafir Kalem

Yrd. Doç. Dr. Mustafa Karabacak

Ümmetin Yetim Çocukları

  • 06 Nisan 2019
  • 1833 Görüntülenme
  • 436. Sayı / 2019 Nİsan



Toplumdaki ihtiyaç sahiplerini bir sıraya koymak gerekirse yetimler önceliklidir. Çünkü yetimlerin ihtiyacı hem maddi hem de sevgi gibi manevi olabilir. Hz. Fatıma yanında iki hanımla gelerek savaş esirlerinden kendilerine ev işlerinde yardım edecek kadınlar tahsis edilmesini istediklerinde Allah Rasûlü:“Bedir’in yetimleri sizden daha önceliklidir.” (Ebû Dâvûd, “Haraç”, 19-20) diyerek toplumda yetimler konusunun öncelikli olması gerektiğini belirtmiş olmaktadır.

 

  1. Müslümanların Uhud Savaşı’nda fazlaca şehit verdiği Medine’ye dönüldüğü bir gündü. Başta Allah Rasûlü’nün amcası Hz. Hamza olmak üzere birçok sahabi şehit verilmişti. Herkes şehitlere ağlıyordu. Bu ağlayanların arasında elbette yetim kalan çocuklar da vardı. Allah Rasûlü, Müslümanları teselli ederken bir ara gözüne için için ağlayan bir çocuk ilişir ve çocuğun yanına yaklaşarak “Yavrum niye ağlıyorsun?” diye sorar. Aynı zamanda kekeme olan bu çocuk, babasının şehit olduğunu bu sebeple ağladığını söyler. Bunun üzerine Allah Rasûlü “Benim, baban, eşim Âişe’nin de annen olmasını istemez misin?” Bunun üzerine çocuk “Elbette isterim ey Allah’ın Rasûlü! Annem baban sana feda olsun!” der. Allah Rasûlü çocuğa ismini sorar o da “Bahîr” olduğunu söyler. Zayıf, cılız, hasta ve mecalsiz anlamına gelen bu ismi çocuğun o andaki durumunu da göz önüne alan Allah Rasûlü, neşeli, yüzlere ve gönüllere sevinç kaynağı anlamına gelen bir isim vererek“Senin ismin Beşîr olsun” der. Artık onun ismi bundan sonra Beşîr b. Akrabe’dir. Allah Rasûlü, çocuğun başını okşar, kendisine dua eder. Allah Rasûlü’nün bu duası sebebiyle bu çocuğun dilinde ki kekemelik de iyileşmiştir artık. Hatta bu çocuk yaşlanınca Allah Rasûlü’nün, saçlarından küçükken okşadığı yerlerin hala simsiyah diğer yerlerin bembeyaz olduğunu yine kendisi haber vermektedir.” (İbnAsâkir, TârîhuDımaşk, Dâru’l-Fikr, 1415/1995, 10:300; Ali el-Muttakî, Kenzü’l-Ummâl, 5. Basım, Müeessesetü’r-Risâle, 1401/1981, 13:298 hadis no: 36862)

“Allah Rasûlü’nün kendisine kardeşim diye hitap ettiği ve aynı zamanda amcası Ebû Tâlib’in oğlu Cafer, Mûte Savaşı’nda şehit düşmüştü. Geride birçok yetim bırakmıştı. Allah Rasûlü, ailesinin içlerindeki üzüntünün gözyaşlarıyla akması ve rahatlamaları için üç gün yas tutmalarına izin verdi. Üç gün sonra “Artık bugünden sonra ağlamak yok. Getirin bakayım bana kardeşlerimin çocuklarını” buyurdu. Bu durumu Cafer’in oğlu Abdullah şöyle anlatmaktadır: “Biz, Allah Rasûlü’nün karşısına dizildik, sanki kuş yavruları gibiydik. Allah Rasûlü bir berber çağırdı ve sanki bayrama hazırlar gibi bizleri hazırladı.” (Ebû Dâvûd, “Teraccel”, 13)

Allah Rasûlü, bir gün etrafındaki ashabına, işaret parmağıyla ortaparmağını bir araya getirerek “Ben ve yetime kol kanat geren kimse cennette şöyle yan yana olacağız.” (Buhârî, “Talâk”, 25) buyurdu. Yetim kalan çocuklarına kol kanat geren, çocuklarını kendisine tercih edip de evlenmeyen kadın hakkında da Allah Rasûlü şöyle buyurdu: “Kocasından dul kalıp da yetim çocukları için (onlar ev bark sahibi olup kendisinden) ayrılıncaya kadar yâhutta (onlar) ölünceye kadar, kendini (kocaya var-maktan) alıkoyan (ve bu hususta karşılaştığı sıkıntılar sebebiyle) yanakları kararan kadınla ben kıyamet gününde (birbirimize yakınlıkta işaret ve orta parmağını bir araya getirerek) şu ikisi gibiyiz.” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 120, 121)

Yetimlerin Haklarını Kim Koruyacak?

Toplumdaki ihtiyaç sahiplerini bir sıraya koymak gerekirse yetimler önceliklidir. Çünkü yetimlerin ihtiyacı hem maddi hem de sevgi gibi manevi olabilir. Hz. Fatıma yanında iki hanımla gelerek savaş esirlerinden kendilerine ev işlerinde yardım edecek kadınlar tahsis edilmesini istediklerinde Allah Rasûlü:“Bedir’in yetimleri sizden daha önceliklidir.” (Ebû Dâvûd, “Haraç”, 19-20) diyerek toplumda yetimler konusunun öncelikli olması gerektiğini belirtmiş olmaktadır.

İslam, yetimlerin haklarının korunması için gerekli tedbirleri almış ve bunların devlet garantisinde olduğunu belirtmiştir: “Eğer Allah'a ve hak ile bâtılın ayrıldığı gün, iki ordunun birbiri ile karşılaştığı gün (Bedir Savaşı’nda) kulumuza indirdiğimize inanmışsanız, bilin ki, ganimet olarak aldığınız herhangi bir şeyin beşte biri Allah'a, Rasûlüne, onun akrabalarına yetimlere, yoksullara ve yolcuya aittir…” (Enfâl, 8/41) “Allah'ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir…” (Haşr, 59/7)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

436. Sayı Nİsan 2019