Yolculuk, ister zihnî, ister fikrî, isterse bedenî / fiziki bir yolculuk olsun, eÄŸer tek yanlı / ben üzerinden gerçekleÅŸiyorsa, yalnızca keÅŸif çabasına dönüÅŸüyorsa, benden beni alır götürür, beni de yok eder sonunda. Ama eÄŸer yolculuk, çok yönlü bir mükâÅŸefeye dönüÅŸebiliyorsa, iÅŸte o zaman, zaman durur; zamanı durdurur, ben’le sen’i buluÅŸturur bir noktada: Hakikat güneÅŸine ulaÅŸtırır varlığı, biz’in varlığını.
Ä°nsan, yaratılışı icabı, unutan (nisyan hâlinde) ve baÅŸkaldıran (isyan hâlinde) bir varlıktır. Ama insan, nisyanı da, isyanı da aÅŸabilecek kudret, irade, akıl ve hikmet kabiliyetleriyle de donatılmıştır emaneti üstlendiÄŸi için.
Uzun mesafeli yolculuklara çıkarken bir hüzün kaplar içimi… Ama bu yolculuklardan, zenginleÅŸerek dönerim… Dönmek istemem: Bitmesin isterim. Çünkü benim yolculuklarım aslında tek yanlı / keÅŸif yolculukları olarak kalmaz: Çok yönlü / mükâÅŸefe yolculuklarına dönüÅŸür. Åžam’dan Timbuktu’ya, Cakarta’dan New York’a kadar yaptığım bütün yolculuklarımdan zenginleÅŸerek, arınarak, çaÄŸ’ınaÄŸ’larını, baÄŸlarını ve prangalarını kırarak yani “ümmîleÅŸerek” döndüm hep.
Her sefer’de kendimi yeniden keÅŸfederim; her sefer, “zafer”ini ilan eder hazer’deki “ben”e karşı. Ben gider, benini, ruh kardeÅŸini, yürek ülkesi ikiz kardeÅŸini, yani “sen”i, yani “biz”i bulur sefer’den hazere dönüÅŸ gerçekleÅŸtiÄŸinde.
Yolculuk, ister zihnî, ister fikrî, isterse bedenî / fiziki bir yolculuk olsun, eÄŸer tek yanlı / ben üzerinden gerçekleÅŸiyorsa, yalnızca keÅŸif çabasına dönüÅŸüyorsa, benden beni alır götürür, beni de yok eder sonunda. Ama eÄŸer yolculuk, çok yönlü bir mükâÅŸefeye dönüÅŸebiliyorsa, iÅŸte o zaman, zaman durur; zamanı durdurur, ben’le sen’i buluÅŸturur bir noktada: Hakikat güneÅŸine ulaÅŸtırır varlığı, biz’in varlığını. Hakikat güneÅŸinin kanatlarında keÅŸfedilmemiÅŸ kıtalarda bariyerleri aÅŸan, yeni koridorlar aç/tır/an bir varoluÅŸ yolculuÄŸuna eriÅŸtirir, hakikat güneÅŸinin ışığı, yeni keÅŸiflere ışınlar kiÅŸiyi.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız