Hazret-i Mevlâna ve Eserlerinde Kadın 2 , Ali Bektaş
Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Derkenar

Ali BektaÅŸ

Hazret-i Mevlâna ve Eserlerinde Kadın 2

  • 08 Mayıs 2020
  • 2030 Görüntülenme
  • 449. Sayı / 2020 Mayıs
Yazıyı Dinle
0:00
0:00
Yazarın Diğer Yazıları
Ali BektaÅŸ
Tüm Yazı Arşivi



Mevlâna’nın eserlerinde ve menakıbında kadın; öncelikle hürmet edilmesi, hakkı hukuku gözetilmesi gereken bir insan olarak görünür. Åžüphesiz Mevlâna’nın çağında da kölelik hukuku ve toplumsal kabuller, töreler dolayısıyla kadın, daha çok eziyet ve yük çeken, daha çok incitilen bir varlıktı. Erkeklerin yönettiÄŸi ve baskın olduÄŸu bir toplumda kadının ikinci planda kaldığı aÅŸikârdır. Gerçi bu, dünya yaratıldı yaratılalı böyledir ve aksi pek de mümkün görünmemektedir.

 

“Pertev-i Hakkest an mâÅŸûk nî”

“Kadın Hakk nurudur, sevgili deÄŸil, azizdir.” (Mevlana)

 

Manevi kabuller, kiÅŸiler, kiÅŸilikler ve kaynaklar; her inanan için hayatı ve evreni anlamanın yardımcısı ve yol gösterenidir. Allah’a ve Rasulü (sav)’e iman etmiÅŸ olmak bizim için hayatı anlamlı kılmak ve böylece yaÅŸamak için vazgeçilmezdir. Aynı ÅŸekilde Kur’an ve Hadis’in yol göstericiliÄŸine ve ışığına inanmak da varlık ve benlik karanlıklarından canımızı kurtarıp, saÄŸ-salim ebedi âleme nurânur götürmek için istifade ettiÄŸimiz yardımcımızdır. Evet, inanmak bize yardım eder. Hatta bizden evvel inananların tecrübeleri, fikirleri, eserleri ve yorumları da bize yardımcı olsun, görüÅŸümüzü gönlümüzü aydınlatsın diye istifade ettiklerimizdendir. Ä°ÅŸbu halde Mevlâna’nın eserlerinde kadın meselesine bakışımızı geliÅŸtirecek, iyi, yararlı, olumlu ve doÄŸru olana yönelik olarak deÄŸiÅŸtirecek fikirleri ve yorumları arayışımız yadsınamaz. Bu aynı zamanda geçmiÅŸle gelecek arasına bugünün köprüsünü iyilerin halleri ve sözleri ile kurmamıza da yardımcı olur.

Hazret-i Mevlâna bir müderris ve fetva makamında bir fıkıhçıdır. Aynı zamanda hadis ilmiyle meÅŸgul olmuÅŸtur ve eserlerinden anlaşıldığı kadarıyla tefsirde de yetkin bir isimdir. Onun Arapça, Farsça, Türkçe az miktarda da olsa Rumca okuyup yazabildiÄŸini yine eserlerinden anlıyoruz. Mantık(Ä°sagoci) Cedel ve Kıyas bildiÄŸini, belagat ve fesahatte hüner sahibi olduÄŸunu, tarih ve müzik bildiÄŸini de eserlerinden anlamak mümkün. Hele itikada, akaide mahsus meseleleri nasıl bir kudretle ve misallerle anlattığını erbabı bilir. Åžu halde Mevlâna kendi çağının gerçek bir âlimi ve arifidir. Böyle bir zata anlaşılamayan bazı misalleri dolayısıyla bühtan etmek inancımız, medeniyetimiz ve milletimiz açısından son derece yıkıcıdır. DüÅŸüncelerini eleÅŸtirmek, delillerini sorgulamak ehli için gereklidir fakat bu zatı alelade bir ansiklopedist derekesinde görmek ya da göstermek; ondan istifade etmek isteyenlere kurulmuÅŸ bir tuzaktır.

Peki, bu kadar hüner ve marifetin sahibi Mevlâna neden kadın bahsinde yukarıya aldığımız sözleri söylemiÅŸtir ve bu konuda baÅŸka neler söylemektedir.

Öncelikle bilmemiz gereken ÅŸudur:

Mevlâna da hepimiz gibi bir annenin babanın evladıdır ve annesi Karaman’da bugün Aktekke (Mader-i Mevlâna) denilen yerde metfundur. Kız kardeÅŸi olmayan Mevlâna’nın eserlerinde hemÅŸirem ve sıddîka diye seslendiÄŸi hanımlar vardır. Ä°lk evliliÄŸini Karaman’da yapan Mevlâna tek eÅŸlidir. Cariyesi de yoktur. EÅŸi vefat ettikten sonra ikinci evliliÄŸini Konya’da bir dul hanımla yapmış, bu hanımının daha önceki eÅŸinden getirdiÄŸi evlatlarını kendi evladı gibi sevmiÅŸtir. Mevlâna kendi etrafındaki kimselere de tek eÅŸliliÄŸi salık vermiÅŸtir.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

449. Sayı Mayıs 2020