Gazze’de devam eden katliamda şimdiye kadar 13 binin üzerinde Filistinlinin öldüğü kayıtlara geçmiş durumda. Acaba orada ölenler sadece Filistinliler mi, yoksa bu vahşete göz yuman tüm insanlık mı? Kudüs bizim için iman davasıdır. Kudüs bizim için insanlık davasıdır. Kudüs davasına sahip çıkarsak, Allah’ın yardımı bize ulaşacaktır. Kuyu’daki Yusuf’u Mısır’a sultan eden Allah, bizim ellerimizle zalimleri cezalandıracak, mazlumlara yardım edecektir.

Aslında İsrail bizim günahlarımız, cehaletimiz, tefrikamız, korkaklığımız kadar güçlüdür. İsrail’in gücünün kökleri bizim içimizde. Biz, dün ölüm ve ötesini düşünüyorduk, bugün ise ahiret, hesap cennet-cehennem yokmuşçasına dünyevileştik, dünya hayatının keyfini çıkarmaya çalışıyoruz.

Kudüs, tarihin sıfır noktasından itibaren kutsal şehir olarak yerini almış şehirlerdendir. Kudüs ve Mescidi Aksa Hz. Davut ve Hz. Süleyman'dan günümüze defalarca işgal edilen, saldırılara maruz kalan, yakılıp-yıkılan şehirdir. Öte yandan tevhit mücadelesinin merkezi ve her biri tevhit kahramanı olan peygamberlerin kutlu mirasıdır.

Bu mukaddes mekân İslam Ümmeti için sadece Müslümanların ilk kıblesi ve Hz. Peygamber (sav)’in miraca yükseldiği bir mabet değildir. Hz. Süleyman, Hz. Zekeriya, Hz. Meryem ve Hz. İsa gibi çok sayıda tevhit önderinin, yüzbinlerce şehidin kanının döküldüğü, uğrunda çilelerin çekildiği, çevresinin mübarek kılındığı Mescidi Aksanın bulunduğu coğrafyada yine katliamlar yaşanıyor.

Bugün Nazilerin İkinci Dünya Savaşı’nda Yahudilere uyguladığı muamelenin bir benzeri, Siyonist, terörist İsrail devleti tarafından Filistinli bebeklere, kadınlara ve sivillere uygulanıyor. Evet, tarihte Yahudilere yönelik birçok vahşet yapılmıştır ama Yahudilere yönelik bu zulümlerin hiç birisini Müslümanlar yapmamış ve Müslüman yönetimler uygulamamıştır.

Siyonist İsrail devleti bugünlerde milyonlarca insanın tepkilerini, protestolarını hesaba almadan bebekleri bile öldürüyor, Musolin’e, Nazilere rahmet okutacak zulümler yapıyorlar. Başta ABD olmak üzere AB ülkeleri İsrail’in yanında yer almış durumdalar. Yüce Kitabımızda:

“Ey iman edenler! Yahudi ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudurlar. Sizden her kim onları dost edinirse muhakkak ki o da onlardandır. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu hidayet etmez.” (Mâide, 5/51)buyrulur.

Yüce kitabımızın 1500 yıl öncesinden bizi uyardığı bu ayetin bağlamını; ABD, AB ve İsrail dayanışmasını, Müslümanlara karşı Yahudi ve Hristiyan ittifakını gözlerimizle görüyoruz.

Kudüs'ün işgalinden sonra 1948'de bu topraklarda Siyonist terör devleti kuruldu. 1967 yılındaki 6 gün savaşları sonucunda Kudüs'ün tamamı Siyonistler tarafından işgal edildi. İsrail vatandaşlığı bulunmayan İsrail makamlarının verdiği "Kudüs Kimlik Kartı" ile şehirde ikamet izni olan Filistinlilerin bu hakları da çeşitli bahanelerle ellerinden alınıyor. Mevcut İsrail hükümeti dünyadaki tüm Yahudileri İsrail'e çağırarak Doğu Kudüs dâhil istedikleri yere yerleşmeleri ve vatandaşlık almaları için teşvik ediyor. Siyonist İsrail bir yandan Yahudi yerleşim yerlerini genişletirken diğer taraftan şehirdeki yerleşik Filistinli nüfusun yeni konut inşa etmelerine izin vermiyor. Bir Filistinlinin İsrailli belediyeden ev yapmak için izin alması imkânsız hale geldi. Filistinlilere ait 20 bin ev için “ruhsatsız olduğu” gerekçesiyle yıkım kararı veriyor ve zorla evlerini ellerinden alınıyor. Belediye ekipleri zaman zaman bu evleri yıkıyorlar ve yıkım masraflarını da Filistinlilere ödetiyorlar. Aslında İsrailoğullarının zulümleri yeni keşfedilen bir olay değildir. Bu vb. olaylar kıyamete kadar da sürecektir. Rasûlullah (sav):

“Müslümanlarla Yahudiler çarpışmadıkça kıyamet kopmayacaktır. Yahudi, taşın, ağacın arkasına saklanacak, bunun üzerine o taş, o ağaç Yahudi’yi kovalayan kimseye, Ey Müslüman! Arkamda bir Yahudi var, gel onu öldür! diyecek. Yalnız garkad ağacı bir şey söylemeyecek; çünkü o Yahudilerin ağaçlarındandır.” (Buhari, “Cihat”, 94) buyurmuştur.