Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Umran

Mehmet Toker

Neosufizm ve Hümanizm Kıskacında Mevlana ve Mevlevilik

  • 01 Aralık 2023
  • 819 Görüntülenme
  • 492. Sayı / 2023 Aralık



Günümüzde Mevlânâ, insanlık ve insan sevgisiyle ilgili olarak ifade ettiği söylemlerinden hareketle batılı çevrelerce hümanist olarak yorumlanmaktadır. Mevleviliği de hümanizmin kurumsallaşmış bir görünümü olarak kabul etmektedirler. Batılıların bu kanaatine katılmak mümkün değildir. Çünkü Batı düşüncesinde hümanizm ya da insan sevgisi, insanı evrenin merkezine oturtmakta, onu metafizik ve değerlerden arındırarak ele almakta, bir anlamda insanı ilahlaştırmaktadır.

 

 

Bugün Mevlana'nın öğretisi olan Mevlevilik özünden koparılmış, sadece kabuğu kalmış, manasını yitirmiş, sadece görüntüden ibaret bir hale getirilmiştir. Özünden koparılan kökü ile bağlantısı kesilen her mefhum, her türlü sel ve rüzgârın önünde sürüklenmeye mahkûmdur.

 

 

Hz. Mevlana, Allah aşkı, bilgeliği, yaratıcının her takdirine koşulsuz teslimiyeti, müsamahası, dünya ve ötesi görüşü̈ ile kişisel tecrübi yolculuklarını (seyr-ü sülûk) yaşayan insanlara çağlar boyu önemli bir kılavuz olmuştur. Mevlana'nın Hakk'a vuslatından sonra ona gönül verenler tarafından Mevlevilik felsefesi, usul ve kaideleri, musikisi ve merasimi ile sistematik bir yapıya oturtulmuştur. Temelinde sevgi olan, merakları cezbeden bu felsefe, dilden dile, kulaktan kulağa, gönülden gönülle ve kültürden kültüre geçerek başka diyarlara da yayılmıştır.

Mevlana'nın şu çağrısı: "Beri gel, daha beri, daha beri. Bu yol vuruculuk nereye kadar böyle? Bu hır gür, bu savaş nereye kadar? Sen bensin işte, ben senim işte... Ne diye bu direnme? Sonu nereye varır bunun şu beş duyudan, altı yönden? Varını yoğunu birliğe çek, birliğe. Kendine gel... Benlikten çık... Uzak dur... İnsanlara katıl... İnsanlarla bir ol... İnsanlarla bir oldun mu, bir madensin... Bir ulu deniz. Aksine kendinde kaldın mı, bir damlasın, bir dane... Dünyada nice diller var, ama hepsinde de anlam bir... Sen kapıları, destileri hele bir kır, sular nasıl bir yol tutar gider göreceksin. Toprakta yeşeren gül bahçesi yok olur. Gönülde yeşeren gül bahçesi ise ne hoş! Biz pergel gibiyiz. Bir ayağımız şeriat üzre sabit, öbür ayağımızla yetmiş iki milleti devrederiz." yüzyıllar boyu tüm dünyada muhatap bulmuştur.

Son dönemlerde Hz. Mevlana ve Mevlevilik üzerinden "insanlık dini", "ortak din" çıkarma zorlamalarını bir proje dâhilinde yürütüldüğü ifade ediliyor veya gözlemliyoruz.

Mevlevilik: "Ben yaşadığım müddetçe Kur'an'ın kölesiyim. Ben, Hz. Muhammed Mustafa'nın yolunun toprağıyım. Biri benden bundan başkasını naklederse, Ondan da şikâyetçiyim, o sözden de şikâyetçiyim." felsefesinin 750 yıllık yolu iken ve Allah aşkı, peygamber sevgisi ve dünya zindanından uzaklaşma düşüncesi üzerine inşa edilmiş bir kulluk anlayışı iken, bugün geldiğimiz noktada maalesef sadece folklorik gösterilere hapsolmuş ve ticarileşmiş bir Mevlevilik ya da İngilizlerin ifadesiyle Rumîlik icra ediliyor.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

492. Sayı Aralık 2023