Kur'an, israfı haddi aşmak olarak zikretmektedir. Bu, hem Allah'ın sınırlarını ihlal etmek anlamında hem de verilen nimetlerin fütursuzca, yerli yerinde kullanılmaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum ilk çağlardan itibaren her dönem ve çağda devam etmiştir. Allah insanların bu zafiyetlerini ıslah etmek için elçiler ve kitaplar göndermiş onları ıslaha çalışmıştır.
Modern çağın bu küresel güçleri ve kitlesel etkileri; eşrefi mahlûk olan, yeryüzünü imar ve ıslah için halife kılınan insanı esir aldı. Sonunda modern çağın insanı, ruhunu kaybetti. Ruhuyla beraber ruhla bağlantılı olan birçok değerini kaybetti. Dünyasını kazanma uğruna ahiretini kaybetti. Dünyasını yaşama uğruna, kendi sağlığını, huzur ve mutluluğunu, umudunu kaybetti. Varoluş gayesini hedef ve amaçlarını kaybetti. Kulluk makamı olan yeryüzü cennetini fitne ve fesat yeri haline çevirdi.
Kur'an'da değişik yönleriyle tanıtılan insan, Allah'ın yarattığı en şerefli ve en mükemmel mahlûktur. Kur'an, insanın yaratılışından, yaratılışındaki mükemmellikten, insanın tabiat ve fıtratındaki ruh-nefis, madde-mana düzeninden, onun en şerefli mahlûk olduğundan, ama aynı zamanda en aşağı seviyeye inebileceğinden bahsetmektedir. İnsanın zayıf ve aciz olarak yaratıldığını bundan dolayı da aceleci ve hırslı olduğunu bildirmekte Allah'a karşı takınmış olduğu tavırlardan dolayı da zalim ve cahil olduğunu, verilen nimetlere karşı da cimri ve nankör olabileceğini vurgulamaktadır.
Allah, insanı gayesiz ve başıboş yaratmamıştır. İnsana irade vererek hak ve batıl yolları göstermiş, bunlardan istediğini seçmede serbest bırakmış, nihayetinde de sorumlu olacağını bildirmiştir. İnsanın yaratılış gayesini de yeryüzünde halife olmak, imtihana tabi tutulmak ve yalnızca Allah'a kulluk etmek olarak bildirmiştir. Bunun içinde yerlerde ve göklerde bulunan her şeyin insanın emrine amade kılındığını haber vermiştir.
İnsanın saygınlığı fiziki özelliklerinden daha ziyade sahip olduğu değerler sebebiyledir. Bu değerler aynı zamanda insanın olmazsa olmazlarıdır. İnsana bu değerleri veren yüce yaratıcı aynı zamanda bunların korunması ve muhafazası noktasında da insanı sorumlu tutmaktadır.
Kur'an, israfı haddi aşmak olarak zikretmektedir. Bu, hem Allah'ın sınırlarını ihlal etmek anlamında hem de verilen nimetlerin fütursuzca, yerli yerinde kullanılmaması şeklinde ortaya çıkmaktadır. Bu durum ilk çağlardan itibaren her dönem ve çağda devam etmiştir. Allah insanların bu zafiyetlerini ıslah etmek için elçiler ve kitaplar göndermiş onları ıslaha çalışmıştır
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız