Okuldan fiziksel ve zihinsel olarak yorgun dönen bu çocuklar, okul dönüşü derse başlamadan önce kendilerine zaman ayırma adına sevdiği şeyleri yapmak isteyeceklerdir. Bu oyun olur, televizyon seyretme olur, internete girme olur, gezme olur, arkadaş olur fark etmez. Önemli olan çocuğun derse başlamadan önce psikolojik olarak dinlenmiş olmasıdır. Daha da önemlisi hem çocukluğunu yaşamalarına hem kendine zaman ayırmalarına hem de sosyalleşmelerine imkân sağlanmalıdır.
Çocukların ders çalışmaları için gereken zamanı planlayıp oyun oynamalarına ve ânı yaşamalarına izin verilmelidir. Bu konuda çocuklara engel olmak bir yana, çocukla zaman geçirme adına derslerine rehberlik yapıldığı gibi oyunlarına da katılmak gerekir.
Bir gün sokakta arkadaşlarıyla oyun oynarken, oyun oynamasının doğru olmadığını gidip ders çalışması gerektiğini söyleyen kişiye İbn-i Sina'nın verdiği cevap, çocuklarda oyunun ne kadar gerekli olduğunu anlatmaktadır.
İbn-i Sina: "Her dönemin bir özelliği vardır. Çocukluk döneminin özelliği de oyundur. Her yaşında gereğini yapmak gerekir." der.
Çocuklar, yaradılışları gereği oyun oynamaya meyillidirler. Çocuklar, uyku ve beslenmenin dışındaki zamanlarının büyük çoğunluğunu da oyun oynayarak geçirirler.
Çocukluk döneminin en önemli özelliği de oyun oynamaktır. Çocukların fiziksel gelişimleri için beslenme ne kadar önemli ise ruhsal gelişimleri için de oyun o kadar önemlidir.
İbni Sina çocuklardaki oyunun gerekliliğini şu cümlelerle ifade etmektedir: "İki-altı yaş döneminde çocuğun oyun ihtiyacı çoğalır. Bu dönemde çocukların istekleri dikkate alınmalı, arzuları yerine getirilmelidir. Çocuk yaşlarda oyun zaruridir. Ancak on dört yaşından sonra azaltılması gerekir." der.
Çocuklar için vazgeçilmezler arasında yer alan oyun, her yaş çocuk için gereklidir. Çocukların kendilerini tanımalarından tutun da toplumun değerlerine kadar her şeyi oyunla öğrenmektedirler.
Çocuklar arkadaşlarıyla oynadıkları oyunlarla; çocukluğunu yaşamayı, kendilerine güvenmeyi, paylaşmayı, sorumluluk almayı, çevresiyle sağlıklı iletişim kurmayı, başkalarının haklarına saygı gösterip kendi haklarına razı olmayı, kendi yeteneklerinin farkına varmayı, ânı dolu dolu yaşamayı öğrenirler.
Hayata erken atılıp zengin olan işadamları/işkadınları, maddi olarak her şeyleri olduğu halde çocukluğunu yaşayamamanın sıkıntılarını her zaman dile getirmişlerdir. Bu insanlar, oyuncakçı dükkânında çocuklarına oyuncak almaya çalışırken; çocuklarından daha çok içindeki çocuğu tatmin etmek için oyuncağa bakıp ona göre oyuncak seçmeye çalışırlar
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız