Bankaların, belirlenen vade sonunda kendilerine yatırılan paraya belli bir oranda fazlalık/faiz vermek üzere açtığı hesaplara "vadeli mevduat hesabı" denir. Müslümanlar faizli mevduata bilerek ve isteyerek para yatırmamalıdırlar. Çünkü bu tür mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen fazlalıklar faiz olup dinen haramdır. Söz konusu faiz oranlarının enflasyonun altında ya da üstünde olması, bu işlemi faiz olmaktan çıkarmaz. Bu itibarla bankaların vadeli mevduat hesaplarına para yatırmak caiz değildir.
Faktoring firmalarının, yurtiçi veya yurtdışında vadeli satış yapan şirketlerin fatura edilmiş alacaklarını iskontolu olarak peşin satın aldıkları ve vadesi geldiğinde bu alacakları tahsil ettikleri bilinmektedir. Bu işlemde, aynı cins paranın daha düşük bir parayla mübadelesi söz konusu olduğundan, faizli bir işlem gerçekleşmektedir.
1- Hac ve umre ibadetlerini yerine getirirken mal ve hizmet satın alımlarını kredi kartı ile peşin yahut taksitli olarak yapmanın dini hükmü nedir?
Hac ve umre organizasyonunda, konaklama, rehberlik, sağlık, iaşe vb. hizmetler, Diyanet İşleri Başkanlığı ve belirli şartlara sahip acenteler tarafından sunulmakta ve bunlar karşılığında bir bedel talep edilmektedir. Mal ve hizmet satın alımlarında bedel, nakden veya kredi kartı yoluyla peşin veya vadeli olarak ödenebilir. Ödemenin kredi kartıyla taksitli yapılması hâlinde müşterinin taksitlerini zamanında ödeyerek faizli işleme düşmemesi gerekir. Bunun yanında, mal veya hizmet satan tarafın, yapılan taksitlendirmeye uygun olarak alacağını zamanında ve tam olarak almak yerine, erken alma karşılığında bankadan eksik tahsil etmesi caiz değildir.
2- Alışverişlerde vade farkı caiz midir?
Bir malın peşin olarak alınıp satılması caiz olduğu gibi, vadeli (veresiye) satışı da caizdir. (Bkz. Mevsıli, el-İhtiyar, II, 15, 18) Vadeli satıştan doğan borç, anlaşmaya bağlı olarak vadesi geldiğinde tek seferde yahut taksitli olarak ödenebilir.
Bir malın peşin fiyatıyla veresiye fiyatı, piyasa şartlarında genellikle farklı olabilmektedir. Belli bir fiyat üzerinde anlaşmak şartıyla vade farkı konulmasında bir sakınca bulunmamaktadır. (Bkz.Serahsi, el-Mebsut, XIII, 7, 8) Bununla birlikte satım akdine konu olan malın akit esnasında mevcut olması, satış bedeli ile ödeme zamanının (vadenin) açık ve net olarak belirlenmesi gerekir. (Bkz.Merğinani, el-Hidaye, V, 8-9)
3- Malın vasfında, fiyatında veya vadedeki belirsizlik, alım-satım akdinin geçerliliğini etkiler mi?
Fukahaya göre akdin asli unsurlarının dışında ayrıca sıhhat şartları da vardır. Malın fiyatının ve niteliğinin belli olması, vadeli satışta sürenin belirtilmesi, örfe uymayan veya akdin muktezası olmayan ilave şartların koşulmaması ve faiz içermemesi gibi hususlar bu şartlar arasında sayılır. Hanefilere göre söz konusu sıhhat şartlarından birinin eksikliği de akdi fasit hale getirir. Bu tür eksikliklerin giderilmesi durumunda ise akit sahih hale dönüşür. (Bkz.Merğinani, el-Hidaye, V, 9; Mevsıli, el-İhtiyar, II, 59) Fesat sebeplerinin giderilememesi durumunda ise müşteri satın aldığı malı teslim almakla ona malik olsa da, söz konusu akdin feshi gerekir. Ancak müşteri bu malda satış, hibe, tüketim gibi herhangi bir tasarrufta bulunursa, artık taraflar bu akdi feshedemezler. Dolayısıyla akit esnasında konuşulan bedel yerine mal misli ise mislinin, değilse kıymetinin ödenmesi gerekir. (Bkz.Mevsıli, el-İhtiyar, II, 50-51; İbnü'l-Hümam, Fethu'l-Kadir, VI, 367-368)
Diğer mezheplere göre ise, malda veya fiyattaki belirsizlik giderilemeyecekse akit batıl olur ve hüküm ifade etmez. Ancak mal telef olmuşsa bedelinin ödenmesi gerekir. (Bkz.Desuki, Haşiye, III, 15-16; Şirbini, Muğni'l-Muhtac, II, 16-23, 126)
4- Alım-satım akdi yapılırken, satın alınan maldan yararlanmamak, onu başkasına satmamak veya üçüncü bir şahsa borç vermek gibi taraflardan birinin zararına sebep olacak bir şart koşulabilir mi?
İslam hukukunun genel prensiplerine aykırı olmamak kaydıyla örf haline gelen şartlarla alışveriş yapmak caizdir. (Bkz.Mevsıli, el-İhtiyar, II, 57; İbn Nüceym el-Bahru'r-Raik, VI, 195; İbn Maze, el-Muhitu'l-Burhani, VI, 389)
Ancak alım satım akdinin gereği olmayan, taraflardan birine zarar veren veya üçüncü şahıslara menfaat sağlayan her türlü şart batıl olmakla birlikte bu şekilde yapılan alışveriş sahih olur. Fakihler bu durumu "şart batıl, akit sahihtir" cümlesiyle ifade ederler. Yani koşulan böyle şartlar taraflar arasında kabul edilse bile geçersiz olduğundan, riayet mecburiyeti doğurmadığı gibi akde de zarar vermez.
Buna göre, bir mal satılırken, müşterinin ondan belli bir süreliğine yararlanmaması, o malı bir başkasına satmaması veya hibe etmemesi yahut o malın başkasına satılması, borç verilmesi veya hibe edilmesi gibi müşterinin zarar görmesine sebep olabilecek bir şeyin şart koşulması halinde şart batıl (geçersiz), yapılan alışveriş ise sahih olur. (Bkz.Merğinani, el-Hidaye, V, 120; İbn Rüşd, Bidayetü'l-Müctehid, II, 161; İbn Kudame, el-Muğni, VI, 325; Mevsıli, el-İhtiyar, II, 57-58) Dolayısıyla müşteri satın almış olduğu malda dilediği gibi tasarrufta bulunabilir.
5- Şarap fabrikasına üzüm satmak gibi helal olan bir ürünü, harama dönüştüreceği ya da kötüye kullanacağı bilinen bir kişi veya kuruma satmak caiz midir?
Aslen helal olan bir şeyin, harama dönüştüreceği ya da kötüye kullanacağı bilinen bir kimseye satışı konusunda İslam âlimleri farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Konu, ilgili kaynaklarda genel olarak üzüm örneğinde ele alınmıştır:
İmam Ebu Hanife'ye göre alıcının maksadına bakılmaksızın şarap üreticisine üzüm satmak caizdir. İmam Ebu Yusuf, İmam Muhammed ve İmam Şafii, bu tür satışları mekruh görmüşlerdir. (Bkz.Şafii,el-Ümm, III, 75; Serahsi, el-Mebsut, XXIV, 26; el-Fetava'l-Hindiyye, III, 210) Maliki, Şafii ve Hanbeli mezheplerine göre ise böyle bir satış haramdır. Çünkü bu tür bir satış; Allah'ın yasakladığı bir şeye destek anlamı taşımaktadır. (Bkz.Şirbini, Muğni'l-muhtac, II, 392; İbn Rüşd el-Ced, el-Beyan ve't-tahsil, IX, 394-395; İbn Kudame, el-Kafi, II, 12)
Görüldüğü gibi konu hakkında İslam âlimleri birbirinden farklı görüşler ortaya koymuşlardır. Bu durum, söz konusu satışın helal olup olmadığı konusunda en azından bir şüphenin var olduğunu göstermektedir
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız