, Fahri Altunkaynak
Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Fıkıh Köşesi

Fahri Altunkaynak

  • 30 Kasım 2024
  • 11 Görüntülenme
  • 504. Sayı / 2024 Aralık
Yazarın Diğer Yazıları
Fahri Altunkaynak
Tüm Yazı Arşivi



Bireysel emeklilik sisteminde dinî açıdan dikkat edilmesi gereken husus birikimlerin nerede ve nasıl değerlendirildiğidir. Zira bu sistemden elde edilecek kazancın helal olması gerekir. Kazancın helal olması, bunun kaynağının ve yönteminin dinen meşru olmasına bağlıdır. Dolayısıyla bu fonda toplanan birikimler değerlendirilirken İslâm'ın haram saydığı alan ve işlemlerden uzak durulması gerekir.

Karaborsacılık, hem İslâm'da hem de diğer dinlerde ve hukuk sistemlerinde yasaklanmıştır. Zira bu kimse bir taraftan stokladığı malların fiyatlarının anormal yükselmesi üzerine malı satarak haksız kazanç elde etmekte, diğer taraftan halkı ihtiyaç duyduğu maddelerden mahrum bırakarak toplumun zarar görmesine neden olmaktadır.

1- Kredi kartı ile altın satışı caiz midir?

Altın, gümüş, döviz, TL vb. para cinsinden olan şeylerin birbirleriyle değiştirilmesine sarf denir. Sarf akdinde bedellerin peşin olması gerekir. Aksi takdirde yani, bedellerden birinin veresiye olması hâlinde yapılan işlem faize (nesîe ribasına) dönüşür. Buna göre altının, vade farkı uygulanmasa bile veresiye olarak satılması faiz olacağından caiz değildir. Konuyla ilgili olarak Hz. Peygamber?(sav) şöyle buyurmaktadır: "Altına karşılık altın, gümüşe karşılık gümüş, buğdaya karşılık buğday, arpaya karşılık arpa, hurmaya karşılık hurma, tuza karşılık tuz; cinsi cinsine birbirine eşit ve peşin olarak satılır. Malların sınıfları değişirse peşin olmak şartıyla istediğiniz gibi satın." (Müslim, "Müsâkât", 81 [1587]; Bkz. Buhârî, "Büyû", 74-82 [2170-2187])

Altının kredi kartıyla satışı konusunda farklı görüşler ileri sürülebilir. Kart sahibi olan kurumun (bankanın), kredi kartı ile yapılan satışın bedelini, anında satıcının hesabına yatırması hâlinde, yapılan alışverişin sahih olacağı, dolayısıyla burada nesîe (veresiye) ribasının söz konusu olmayacağı söylenebilir. Altın bedelinin anında satıcının hesabına geçirilmeyip daha sonra ödenmesi durumunda yukarda belirtilen, sarf akdi şartına riayet edilmediği ve altının para ile veresiye satışı söz konusu olduğu için caiz olmaz. Her halükarda altının peşin ödeme ile alım satımının yapılmasının daha doğru olduğu Müslüman olarak şüpheli şeylerden kaçınılması ve peşin para ile altın veya dövizin alınmasının daha isabetli ve ihtiyatlı olacağı kesindir.

2- Kredi kartı ile yapılan taksitli alışverişlerde peşin fiyata göre bir miktar fazla ücret ödenmesi caiz midir?

Bir malı peşin olarak satmak caiz olduğu gibi vadeli ya da taksitle satmak da caizdir. Peşin veya çeşitli vadelere göre taksitlendirilerek satışa sunulan bir malın, değişik alternatifleri gözden geçirdikten sonra bunların birini tercih edip, akdi onun üzerine kurmak suretiyle vadeli veya taksitli olarak satımında dinen bir sakınca yoktur.

Alışverişte önemli olan, pazarlığın bittiği sırada satış bedelinin belirlenip akdin bu bedel üzerinden kesinlik kazanmış olmasıdır. (Bkz.Serahsî, el-Mebsût, 13/7-8) Bu şartlara uymak kaydı ile veresiye alışveriş fiyatının peşine göre daha fazla olmasında bir sakınca yoktur. Ancak akit bittikten sonra banka ya da finans kuruluşları gibi üçüncü şahıslar tarafından zimmetteki peşin borcun vadeli olarak yeniden yapılandırılması faizli işlem sayılacağından caiz değildir.

3- Bireysel emeklilik sistemi caiz midir?

Bireysel emeklilik sistemi; aylık ödemelerle belli bir zamana kadar bir kurum veya kuruluşa yatırılan paranın, daha sonra meydana gelen artışla birlikte, toplu veya aylık maaş olarak geri alınması şeklinde oluşturulmuş bir uygulamadır.

Bireysel emeklilik sisteminde dinî açıdan dikkat edilmesi gereken husus birikimlerin nerede ve nasıl değerlendirildiğidir. Zira bu sistemden elde edilecek kazancın helal olması gerekir. Kazancın helal olması, bunun kaynağının ve yönteminin dinen meşru olmasına bağlıdır. Dolayısıyla bu fonda toplanan birikimler değerlendirilirken İslâm'ın haram saydığı alan ve işlemlerden uzak durulması gerekir.

Çalışanların, birikimlerinin kendi inanç ve değerlerine göre işletilmesini beklemeleri doğal haklarıdır. Bu bağlamda dini duyarlılığa sahip çalışanlar, birikimlerinin meşru alanda değerlendirilmesini talep etmelidirler.

İsteğe bağlı olsun veya olmasın bireysel emeklilik sistemine dâhil olanlara devletin yapmış olduğu katkı alınabilir.

Şu hâlde bireysel emeklilik tasarruf ve yatırım sistemi, birikimlerin dinen helal olan alanlarda değerlendirilmesi durumunda caiz aksi hâlde caiz değildir.

4- Çek, senet vb. kıymetli evrakın bedelinde indirim yapma karşılığında, gününden önce üçüncü şahıslara kırdırarak tahsili caiz midir?

Alacaklının, elindeki çek veya senedi, karşılığını erken tahsil etmek amacıyla vadesinden önce üçüncü şahıslara daha düşük bir bedelle satıp elden çıkarması (çek ve senet kırdırmak) caiz değildir. Zira bu işlemde, aynı cins kaydî paranın daha düşük nakdi parayla mübadelesi söz konusudur. Bu muamele "ribe'l-fadl" (fazlalık faizi) olarak değerlendirilmektedir. (Bkz.Merğinânî, el-Hidâye, 3I/61)

5- Leasing (Finansal kiralama) sistemi ile alışveriş caiz midir?

Leasing (finansal kiralama); makine, teçhizat, taşıt aracı ve benzeri menkul veya gayrimenkul malların; bu mallara ihtiyaç duyan müteşebbislere bir kira sözleşmesi çerçevesinde kiralanmasını, kira süresi bitiminde de önceden belirlenen fiyat karşılığında satışını esas alan orta vadeli bir finansman yöntemidir. Esasında burada yapılan işlem; malın taksitle satılıp, mülkiyetinin taksitin bitimine kadar ertelenmesi ve daha sonra devredilmesinden ibarettir. Nitekim bazı muasır âlimlere göre de bu uygulama, satış ile kiranın birleşmesinden doğan yeni bir akittir. Buna göre günümüz ticaret örfünde önemli bir yeri olan ve taraflar arasında aldatma ve anlaşmazlığa neden olmayan leasing işlemi fıkhen yapılabilir.

6- Ödünç alınan malın iade masrafları kime aittir?

Ödünç alınan malın iade masrafları ödünç alan kişiye aittir

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

504. Sayı Aralık 2024