Maarifin dirilişi, modern dünyanın ruhsuz mekanizmalarına karşı bir direniş niteliği taşır. Bugünün eğitim anlayışı, bilgiye salt bir veri olarak bakarken; maarif, bilgiyi insanın kalbine ve ruhuna işleyen, onu derinleştiren ve zenginleştiren bir kavram olarak tanımlar. Bu, medeniyetlerin kendilerini sürdürebilmesi için en temel gerekliliklerden biridir. Medeniyet, yalnızca maddî kazanımlarla değil; aklın, kalbin ve ruhun birlikte var olduğu bir sistemle var olabilir.
Eğitim sistemimiz çatırdıyor. Ülkemizin bütün eğitim kurumları, çocuklarımızı içeriden zihnen köleleştiren ezberci ve pozitivist bir eğitim anlayışını çocuklarımıza dayatıyor. İki asırdır gelinen nokta, fiyasko.
Eğitim meselesine nasıl bakmamız gerektiğini MTO'da gösterdik. Akıl, kalp ve ruh'u aynı anda harekete ve hayata geçiren bir eğitim modelini geniş bir alana yaydık.
Eğitim sistemlerimin çöktüğü, ota dereceli okulların çocuklarının kimlik be kişilik bunalımını iliklerine kadar yaşadıkları bir zaman diliminde, Medeniyet Tasavvuru Okulu (MTO) ülkemizin önünü açacak akıl, aklı ve ruhu aynı anda harekete ve hayata geçiren bir maarif modelini ülkemizin gündemine sokuyor.
Bu yazıda MTO Bursa temsilcimiz Nuri Gür Bey kardeşimin MTO'nun eğitim modelini özlü bir şekilde anlattığı güzel bir yazısıyla sizi baş başa bırakıyorum.
Tarih boyunca medeniyetlerin ayakta kalması, kendilerini var eden ana unsurlardan beslenmelerine bağlı olmuştur. Osmanlı medeniyeti bu bağlamda ehl-i sünnet omurgası üzerine inşa edilen ve İslâm dünyasına büyük katkılarda bulunan bir yapı olarak öne çıkar. Ehl-i sünnet omurgası, sadece dînî ya da siyasî bir yapı değil; derin bir maarif anlayışını, ilim ve hikmeti barındıran bir sistemi temsil eder. Maarif kelimesinin köküne inildiğinde, "arif olma" durumu karşımıza çıkar ki bu, insanın yalnızca yüzeysel bilgiyle değil, anlam derinliğiyle buluşmasını ifade eder. Arif olmak, bilgiyi kalp ve ruh süzgecinden geçirerek onu özümsemek anlamına gelir
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız