İman sözlükte tasdik etmek, doğrulamak, söylediğini kabullenmek, gönül huzuru ile benimsemek, karşısındakine güven vermek, ikrar etmek, şüpheye yer vermeyecek şekilde kesin olarak, içten ve yürekten inanmak anlamlarına gelir. İtikadda "iman esaslarını kalp ile tasdik dil ile ikrar" olarak tarif edilen iman'ın ahlaki anlamı ise "güven"dir.
İnsanın ruhuna yerleşen bazı tutumlar vardır ki bunlar zaman içinde alışkanlık haline dönüşerek kişinin ahlakını oluşturur. Ruhumuza iyi alışkanlıklar yerleşirse fiil ve davranışlarımız da iyi olur ve bunlara güzel ahlak denir. Kötü alışkanlıklar yerleşirse davranışlarımız da kötü olur, bunlara da kötü ahlak denir. Ahlakımızın güzel olabilmesi için kötü huylardan temizlenerek iyi huylar edinmemiz gerekir. İmanımızın gereği olarak ruhumuza yerleşmesi gereken tutumlardan biri de güven'dir.
"Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman ediniz." (Nisa, 4/136) ayeti kerime iman edenlerden imanlarının gereği olarak Allah'a ve peygamberine güvenmelerini ve güvenilir insan olmalarını istemektedir.
Dürüstlük; diğer adıyla sıdk, hakikati konuşmak, gerçeğe uygun bilgi vermek, dürüst ve güvenilir olmak, vaadine sadâkat göstermektir. Birçok ahlaki vasfın kaynağıdır. Dürüst ve güvenilir insan, özü sözü bir, sağlam karakterli, yalan konuşmayan, verdiği sözde duran, elinden ve dilinden emin olunan, emanete riayet eden kimsedir. Dürüst insan, toplum tarafından sevilir, sayılır, sözüne itimat edilir. İletişime açık, sosyal ilişkileri kuvvetli biri olur. Aile fertlerine ve arkadaşlarına güven verir. İş hayatında saygı duyulan, sorumluluk verilirken tercih edilen bir kişi haline gelir. Dürüstlüğün ve güven anlayışının bulunmadığı, verilen sözlerin tutulmadığı toplumlarda sorunlar artar. Birbirlerine dürüst davranmayan aile bireyleri, akrabalar ve arkadaşlar arasında güven duygusu kalmaz, aralarındaki sevgi ve saygı zamanla değerini yitirir. İnsanın en büyük sigortası kendisine duyulan güvendir. Dürüst ve güvenilir olmak, İslam ahlakının en önemli esası ve emirlerinden biridir. Nitekim ayet-i kerimelerde müminlere sözünde durmaları, doğru ve dürüst bir insan olmaları emredilmektedir: "Ey iman edenler! Verdiğiniz sözleri yerine getirin..." (Maide, 5/1) Aynı zamanda Allah Teâlâ, Kur'an-ı Kerim'de, dürüst ve güvenilir olmayı, müminlerin vasıflarından biri olarak zikreder: "Yine onlar ki emanetlerine ve verdikleri sözlere riayet ederler." (Müminun, 23/8) Cenab-ı Hak, İslam dinini Peygamber Efendimize bildirmiş ve ona hitaben şöyle buyurmuştur: "(Ey Habibim!) Öyle ise emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Beraberindeki tövbe edenler de dosdoğru olsunlar. Hak ve adalet ölçülerini aşmayın. Şüphesiz o, yaptıklarınızı hakkıyla görür." (Hud, 11/112) Ayet-i kerimede emredildiği üzere dürüst bir hayat sürmek büyük bir ciddiyet, hassasiyet ve gayret ister.
Sevgili Peygamberimiz (sav) insanların en doğrusu ve en güvenilir olanı idi. Onun bu hâlini, düşmanları dahi itiraf etmek zorunda kalmıştır. Onun ağzından hiçbir zaman hak sözden başkası çıkmamıştır. Sözle şaka yaparken bile doğruluktan ayrılmamıştır. Rasulullah (sav), ümmetinden, doğruluktan ayrılmamalarını istemiştir. "Tam anlamıyla başarmanız mümkün olmasa da siz dosdoğru olmaya çalışın!" (İbni Mâce, "Tahâret", 4) buyurarak sürekli bir biçimde doğru olmaya gayret göstermenin gerekliliğini belirtmiştir. Peygamber Efendimiz (sav), doğruluğun insanın akıbetini belirleyen temel esaslardan biri olduğunu da şöyle beyan etmiştir: "Doğruluk insanı iyiliğe, iyilik de cennete götürür. Kişi, doğru söylemeye devam ettikçe sonunda sıddîklerden olur. Yalan, kişiyi kötülüğe, kötülük de cehenneme götürür. Kişi yalan söylemeye devam ettikçe, sonunda Allah indinde yalancı olarak yazılır." (Buhârî, "Edeb", 69) Doğrulukta kalbin ve dilin dürüstlüğü büyük önem arz etmektedir. Kalp, sağlam olduğunda diğer azalar da istikamet (doğruluk) üzere olur. Dil, kalbin tercümanıdır. Onun doğruluğu veya eğriliği de diğer azalara tesir eder. Bir hadisi şerifte Peygamber Efendimiz (sav), bu konuyla ilgili olarak şöyle buyurmuştur: "İnsan sabahlayınca, bütün organları dile başvurur ve (âdeta ona yalvararak) şöyle derler: Bizim hakkımızı korumakta Allah'tan kork. Biz ancak senin söyleyeceklerinle ceza görürüz. Biz, sana bağlıyız. Eğer sen doğru olursan biz de doğru oluruz. Eğer sen eğrilir, yoldan çıkarsan biz de sana uyar, senin gibi oluruz." (Tirmizî, "Zühd", 61) Konuyla alakalı bir başka hadiste de Peygamberimiz (sav), "Kalbi dürüst olmadıkça kulun imanı doğru olmaz. Dili doğru olmadıkça da kalbi doğru olmaz." (Ahmed bin Hanbel, Müsned, III, 198) buyurmuştur.
İmanın ahlaki anlamı olan "güven"in bütün toplumsal hayatımıza hâkim olması duasıyla bu sayımızda sizlerin huzuruna"İman ve Güven" dosyasıyla çıkıyoruz.
Elinizde ve gönlünüzde olmamıza vesile olan makaleleri için değerli yazarlarımıza, teşekkürlerimizi arz ediyor, siz vefalı, kıymetli, fedakâr okurlarımızı dergimizi baştan sona okumaya davet ediyoruz.
Ocak 2025 sayımızda buluşmak duasıyla Allah'a emanet olunuz.