İman ile güven arasındaki kök birlikteliği, aynı kökten türemesi aralarındaki ilişkiyi de belirlemektedir. İman ile güven arasındaki ilişki et ile tırnak arasındaki ilişki gibidir, birbirinden ayrı düşünülmesi imkânsızdır. Müminler de bu çok yönlü kullanımları dikkate alarak iman ve güven hususunda daha hassas olmaları gerekmektedir.
Güvenilir Mümin, insanlarla olan beşeri ilişkilerinde şefkat, merhamet ve af yolunu tutar. Güvenilir Mümin, ticaretinde helal ve harama, ölçü ve tartıya, borcuna ve verdiği sözlere uyar, kul hakkına riayet eder. Güvenilir Mümin, Öfkesine hâkim olandır, affedicidir, kötülüğe iyilikle muamele eder, şefkatli ve merhametlidir, yardımseverdir, yumuşak başlı, tevazu sahibidir.
Sözlükte "güven içinde bulunmak, korkusuz olmak" anlamındaki emn (emân) kökünden türeyen îmân "güven duygusu içinde tasdik etmek, inanmak" demektir. Terim olarak iman genellikle "Allah'tan alıp din adına tebliğ ettiği kesinlik kazanan hususlarda peygamberleri tasdik etmek ve onlara inanmak" diye tanımlanır. Bu inanca sahip bulunan kimseye Mümin, inancının gereğini tam bir teslimiyetle yerine getiren kişiye de müslim denir. (Bkz.Sinanoğlu, İman, DİA, 22/212)
İnanç esasları, şüphe götürmeyen ve kesin bir inançla kalben inanılması gereken hususlardır. İnanç esasları olarak bilinen bu hususlar şu şekilde sıralanabilir. Allah'a, Meleklere, Kitaplara, Peygamberlere, Ahirete, Kaza ve kadere iman gibi başlıklar altında zikredilir. "Ey iman edenler! Allah'a, Peygamberine, Peygamberine indirdiği Kitab'a ve daha önce indirdiği kitaba iman (da sebat) ediniz. Kim Allah'ı, meleklerini, kitaplarını, peygamberlerini ve kıyamet gününü inkâr ederse tam manasıyla sapıtmıştır." (Nisa, 4/136) Hz. Peygamber'in hadislerinde de bulunmaktadır. "Allah'a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe inanmandır. Kadere yani hayır ve şerrin Allah'tan olduğuna da inanmandır." (Buhari, "İman", 37)
İnanç konusundaki temel prensipler Kur'an'da çok açık bir şekilde ve şıklıkla vurgulanır; imanın içine şirk, küfür, nifak bulaşmaması, imanın ye's halinde olmaması, imanda samimiyet ve ihlâs içinde olunması, imanda sebat edip şüphe edilmemesi, bölünme ve parçalanma kabul etmemesi, hidayetin insanın istemesiyle Allah'ın elinde olduğu gibi hususlar zikredilebilir. Böyle olmayan iman makbul iman olarak görülmemektedir.
İnanç esaslarının temel gayesi; insanları Allah'ın dışındaki sahte ilahlara kulluktan kurtarıp, âlemlerin rabbi olan tek Allah'a kul etmektir. Dünyayı imar ve ıslah etmektir. Dünyada huzur ve mutluluk ahirette cehennemden kurtulup cennete girebilmektir. Bundan dolayıdır ki Kur'an'ın üzerinde en çok durduğu konu iman ve güvenilir bir Mümin olabilmektir.
Mümin; güvenilen, güvenin kaynağı, korku ve endişeden emin kılan, iman edilen anlamında Rabbimizin esmâü'l hüsnasındandır. Bu yönüyle Mümin sıfatı Kur'an'da, "başkalarını korku ve endişeden emin kılan, onların güvenli olmalarını sağlayan" "kullarının imanını ve samimiyetini tasdik eden, onların sıdkını onaylayan, ayrıca mûcize vermek suretiyle peygamberlerin doğruluğunu ispat eden" anlamında kullanılmıştır. (Bkz.Topaloğlu, Mümin, DİA, 31/556)
Emîn, güvenilir olması hasebiyle Hz. Peygamberin de en önemli sıfatlarındandır. Hem nübüvvet öncesi hem de nübüvvet sonrası o emîn olarak vasıflanmıştır. "O Allah'a inanır, Müminlere güvenir" (Tövbe, 9/61) "Hz. Peygamber kendini: Allah'tan kork ey Muhammed! diyen birine: Yoksa siz bana güvenmiyor musunuz? Ben göktekilerin bile emîniyim" (Buhârî, "Meğâzî", 61)diyerek vasıflandırmıştır.
Peygamberlerin ortak özelliklerinden biri "sıdk" doğru olmaları diğeri "emanet" güvenilir olmaları bir diğeri de "ismet" günahsız olmalarıdır. Dolayısıyla bu özellikleriyle hem kendilerine hem de ümmetlerine güven abidesi olmuşlardır. Kur'an'daki peygamberlerin ortak sözü şu olmuştur. "Bilin ki ben, size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim." (Şura, 26/107-125-143-162-178) Emîn, aynı zamanda Cebrail ve Mekke'ninde ortak sıfatları olarak Kur'an'da zikredilmektedir.
İman ile güven arasındaki kök birlikteliği, aynı kökten türemesi aralarındaki ilişkiyi de belirlemektedir. İman ile güven arasındaki ilişki et ile tırnak arasındaki ilişki gibidir, birbirinden ayrı düşünülmesi imkânsızdır. Müminler de bu çok yönlü kullanımları dikkate alarak iman ve güven hususunda daha hassas olmaları gerekmektedir.
Kur'an'ın inanç esasları yalnızca soyut inançlar olup kalplere mahkûm edilemezler
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız