Büyük Düşünüp Büyük Hedeflere Talip Olmak , Abdullah Büyük
Sayı : 504   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Başyazı

Abdullah Büyük

Büyük Düşünüp Büyük Hedeflere Talip Olmak

  • 30 Kasım 2024
  • 56 Görüntülenme
  • 504. Sayı / 2024 Aralık



Müslüman, hayatı dünya ve ahiret bir bütün olarak görür. Onun inancına göre hayat, ne sadece bu dünyadır, ne de öteki dünyadır. Bunun için dünyaya dünya kadar, ahirete de ahiret kadar değer vermek gerekir. Kınanan ise hayatı sadece bu dünya hayatından ibaret görmek, ahireti unutmak ve dünyayı ahirete tercih edip ona olduğundan fazla değer vermektir.

Dünya ve ahiret cennetine/saadetine talip olanlar, mazeret üretmeyi ve sızlanmayı bir kenara bırakarak büyük düşünmek ve büyük hedefler için çok çalışmak zorundadırlar. Azim ve kararlı çalışmalar sonucu Yüce Yaratıcının yardımına mahzar olan iman adamlarının yapamayacağı ve üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur. Müslüman her şeyin en güzeline layıktır.

İnsanoğlu yeryüzünün halifesidir. Bu, yeryüzünün iman başta olmak üzere pek çok önemli vazifeyi üstlenmek demektir. Onu bu göreve Yüce Yaratıcı atamıştır. Kur'an'da insanın çok değerli, ahsen-i takvim üzere yaratılmış ve şerefli bir varlık olduğuna dair pek çok ayet vardır. Önemli olan, bu misyonun farkında olmak ve bunun gereğini yerine getirmektir. Hz. Peygamber de "Hepiniz yöneticisiniz ve hepiniz yönettiklerinizden sorumlusunuz" derken insanın bu önemli misyonuna dikkat çekmiştir. Buna göre her seviye ve konumdaki insan, yöneticidir, yükümlüdür; ama iman adamına yakışan büyük yükümlülüklere talip olmak, dünya ve ahirette büyük makamlar elde etmektir. Zira o, cennetin büyük makamlarına taliptir. Bu ise dünyada büyük sorumluluklar üstlenip onların hakkını vermekle mümkündür.

Müslüman, hayatı dünya ve ahiret bir bütün olarak görür. Onun inancına göre hayat, ne sadece bu dünyadır, ne de öteki dünyadır. Bunun için dünyaya dünya kadar, ahirete de ahiret kadar değer vermek gerekir. Kınanan ise hayatı sadece bu dünya hayatından ibaret görmek, ahireti unutmak ve dünyayı ahirete tercih edip ona olduğundan fazla değer vermektir. Yoksa Kur'an "Allah'ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu gözet, dünyadan da nasibini unutma" (Kasas, 28/77) diyerek dünyadan el etek çekmeyi yasaklamıştır. Zaten iman adamı "Ey Rabbimiz bize dünyada güzellikler ver, ahirette güzellikler ver" (Bakara, 2/201; Araf, 7/156) diye dua ederek iki dünya saadetini ister durur.

Kur'an'ın bize tavsiye ettiği bir duada da "Ey Rabbimiz bizi müttakîlere önder kıl" (Furkan, 25/74) şeklindedir. Demek ki Müslüman müttakî olmayı istemekle kalmayıp müttakîlere önder olmaya talip olacaktır. Bu ise, yalnızca dua ile olmaz. Zira dua, kul olarak gerekenleri yaptıktan sonra Yüce Allah'ın onayını almaktır. O halde Kur'an adamı, önce önder olma donanımına sahip olacak, kendini ona hazırlayacak, sonra da Yüce Allah'ın yardımını isteyecektir.

Yine Kur'an bize, Hz. Yusuf peygamberin kralın karşısına çıkıp "Beni yeryüzü hazinelerinin başına getir, çünkü ben bu işi iyi bilir ve iyi kotarırım" (Yusuf, 12/55) dediğini anlatır. Hz. Yusuf, göreve talip olmuş, hem de en üst makamlara layık olduğunu söyleyerek talip olmuştur. Kur'an bize Hz. Yusuf'un bu isteğini anlatmışsa bu bizi bağlar ve bu olayda bizim alacağımız dersler vardır

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

504. Sayı Aralık 2024