Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Satırdan Sadra

Adil Akkoyunlu

"Ahiret Daha Hayırlı ve Daha Bakidir"

  • 06 Ağustos 2018
  • 2015 Görüntülenme
  • 428. Sayı / 2018 Ağustos



Aldatıldığınızda, yitirdiğiniz para ve mal ise, Allah’ın izniyle yine kazanabilirsiniz. Üzülmeyin. Yiten can ise, zaten yitecekti bir gün. Ölümsüzlüğe eren yok bu dünyada. İnşallah Cennette daha iyisi verilir size. Ama yiten imanınız ve ibadetleriniz ise; aldatıldığınızın farkına da varamazsınız çoğu kez. Bütün manevi güzelliğiniz silinir gider. Kişiliğinizi, kimliğinizi yitirirsiniz. Onurunuzu yitirirsiniz. Allah’ın hoşnutluğunu, cenneti yitirirsiniz. Siz, siz olmaktan çıkar, başkasının gölgesi haline gelirsiniz.

 

 

İman ile güçlenmek ve doğru yolda yürümek… Vahyi zırh olarak, silah olarak kuşanmak… İşte kalp ve beyin avcılarının bütün tuzaklarını parçalayacak tılsımlı kılıç! Bütün mesele; Peygambere yönelmek… Kitap ve hikmet ile arınmak… Siz doğru yolda oldukça; korkmayın, sizi aldatmak isteyenler size zarar veremez.

 

 

Yanlışa yöneliş, kişinin kendisinden kaynaklanır ve bilmeden yaparsa; yanılma, hata, kusur ile ifade edilir. Başkası tarafından bilerek yanıltılırsa; işte bu aldatılmadır.

Aldatma; yanlışı, batılı, şerri vs. güzel bir hakikat libası giydirerek gizlemektir. Serabı su göstermektir.

Ancak yanlışlar yanıltılarak, kandırılarak inandırılır. Bunun için de bazı oyunlar ve tuzaklar kurulur.

Siz Allah'ın ayetlerini alaya aldınız, dünya hayatı sizi aldattı. Artık bugün ateşten çıkarılmayacaklardır ve onların (Allah'ı) hoşnut etmeleri de istenmeyecektir.” (Casiye, 45/35:A'raf, 7/51)

O aldatıcılar, helal ve haram tanımazlar. Her yolu mubah görür, her tuzağı kurarlar. Vaat ederek aldatırlar. Dünyayı vaat ettikleri gibi bazen Allah ile aldatıp cenneti de vaat ederler. Rollerini iyi oynayabilmek için her kılığa girebilirler.

“Ey insanlar, Rabbinizden korkun. Ne babanın evladına, ne de evladın babasına hiçbir şeyle fayda veremeyeceği günden korkun. Hiç şüphe yok ki, Allah’ın va’di haktır. Artık dünya hayatı sizi aldatmasın ve aldatıcı(lar) da sizi Allah ile aldatmasın.” (Lokman, 31/33; Fatır, 35/5)

Zehiri, paslı teneke kutu içerisinde sunmazlar. Leziz yemeklere katarlar. Aldatıcılar, inandırıcı olmazlarsa, aldatamazlar. Güzel söz söylemeye itina gösterirler. Bazen ilim, kültür, sanat, edebiyat ismi altında zehirlerini kusarlar. Gerektiğinde hoca, âlim, yazar, hatip, sanatçı, siyasetçi, dürüst insan rolüne girerler, gerektiğinde yemin eder, Allah’ı şahit gösterirler:

“İnsanlardan öylesi de vardır ki; dünya hayatına ilişkin sözleri senin hoşuna gider ve kalbindekine rağmen Allah’ı şahit tutar. Oysa o, azılı bir düşmandır.” (Bakara, 2/204)

“Böylece her peygambere, insan ve cin şeytanlardan bir düşman kıldık. Onlardan bazısı bazısını aldatmak için yaldızlı sözler telkin ederler. Rab’ın dileseydi bunu yapamazlardı. Öyleyse onları uydurdukları yalanlarıyla baş başa bırak (Uyanık ol. İnanma, aldanma onlara.) (Enam, 6/112)

Aldatıldığınızda, yitirdiğiniz para ve mal ise, Allah’ın izniyle yine kazanabilirsiniz. Üzülmeyin. Yiten can ise, zaten yitecekti bir gün. Ölümsüzlüğe eren yok bu dünyada. İnşallah Cennette daha iyisi verilir size.

Ama yiten imanınız ve ibadetleriniz ise, aldatıldığınızın farkına da varamazsınız çoğu kez. Bütün manevi güzelliğiniz silinir gider. Kişiliğinizi, kimliğinizi yitirirsiniz. Onurunuzu yitirirsiniz. Allah’ın hoşnutluğunu, cenneti yitirirsiniz. Siz, siz olmaktan çıkar, başkasının gölgesi haline gelirsiniz.

Bir Müslüman için; Allah yolundan çevrilmek, dininden ayrılmak kadar korkunç bir aldatılma düşünülemez.

Sizi aldatan; “Ben şeytanım, kâfirim, müşrikim, münafığım, düşmanınızım.” demez. “İmanını bana sat.” da demez. Müslüman görünür. Dost görünür. Sizi aldatmak için sizden görünür. Hatta sizin Müslümanlığınızı bile beğenmez. Sizi hafife alır, küçük görür. Kendisinin daha iyi bir Müslüman olduğunu söyler (Veya dostlarına söyletir.)

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

428. Sayı Ağustos 2018