Hz. İbrahim çağının en zorlu siyasi, sosyal, ekonomik meydan okumalarına karşı direnmiş, birde evladıyla denenmiştir. Bu imtihan, çift taraflı bir imtihandı. Öz evladını kurban etmek ve babası tarafından kurban edilmek… Hz. İbrahim Allah’a yakın olmasaydı, oğlunu kurban etmeyi; yine Hz. İsmail de Allah’a yakın olmasaydı, kurban edilmeyi göze alamazdı.
Kurban, Allah yolunda malı, canı her şeyi feda edilebilmeyi ifade eder. Bir hayvanı kesip, etini fakirlerle paylaşma işi bu ibadetin sadece sembolik/görünen yüzüdür. Kurbanda asıl olan insanın bu ibadetle takvasını ortaya koyma gayretidir.
Kurban; “yaklaşmak, yakınlık, Allah Teâlâ’ya manevi yakınlığa sebep olan şey demektir.” (İbn. Manzûr, Lisânü’l-Arab) Allah’a yakın olamayanlar, kime yakın olursa olsun önemli bir faydası yoktur, olsa bile en fazla mezara kadardır ama asıl hayat ondan sonra başlayacaktır.
Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah Teâlâ’ya kurban takdim ettiklerinden şöyle söz edilir:
“(Ey Muhammed!) Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen: Andolsun seni mutlaka öldüreceğim, demişti. Öteki: Allah, ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder, demişti.” (Maide, 5/27)
Ayette açıkça ifade edildiği gibi Allah Teâlâ, muttakilerin/Allah’ın emirlerini yapıp yasaklarından kaçınanların ve O’na derin saygı duyanların kurbanını kabul etmektedir. Kurban ya da diğer amellerin bir bakıma kabul olmasının temel kuralı muttaki olmaktır. Kurban ibadetinin özünü de takva, yani Yüce Allah’a olan derin saygı ve kullukta sadakat bilinci oluşturur.
Ashabı kiram, kurban kesmenin sebebi hikmetini Peygamber (sav)’e sorduklarında Efendimiz(sav); “Bu, babanız İbrahim (as)’ın sünnetidir.” (İbn Mâce, “Edâhî”, 3) buyurmuştur. Demek ki kurban, önceki peygamberlerin şeriatlarında da yer alan bir ibadettir.
Kurban kesen müminler Allah’ın emir ve yasakları karşısında; “semi’nâ ve eta’nâ/işittik,itaat ettik” diyerek tereddütsüz teslimiyetlerini ifade etmiş ve kurban konusunda İbrahim (as)ın Rabbine karşı ortaya koyduğu sadakatini örnek almış olurlar:
“Ey Rabbim! Bana salihlerden olacak bir çocuk bağışla. Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik. Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona: Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin? dedi. O da: Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın, dedi.” (Saffat, 37/100-102)
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız