Allah-u Teâlâ’yı bilmenin birçok yolu vardır. Bu yollardan birisi de Kur’an-ı Kerim ve hadislerde geçen O’nun isim ve sıfatlarını bilmektir. Allah’ın güzel isimleriyle tevessülde bulunmak Kur’an’da müminlere tavsiye edilmiştir. “En güzel isimler (el-esmâü’l-hüsnâ) Allah’ındır. O’na o güzel isimleriyle dua edin ve O’nun isimleri hakkında gerçeği çarpıtanları bırakın.” (Araf, 7/180) Nitekim bir başka ayette bu güzel isimlerle dualarımızda tevessülde bulunmanın caiz olduğu anlatılır: “De ki: (Rabb’inizi) ister Allah diye çağırın, ister Rahman diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, nihayet en güzel isimler O’nundur.” (İsra, 17/ 110)
Bir müminin ölen bir kimsenin ardından duasında: “Ya Rabbi! Falan zatın yüzü suyu hürmetine duamı kabul eyle, hacetimi yerine getir..” demesi dört mezhebe göre de hoş karşılanmamıştır. Ezan duasında geçtiği gibi (Bkz. Buhari “Ezan” 11) Hz. Peygamber hariç vefat eden bir kimse ile Allah’a tevessülde bulunmak doğru değildir. Çünkü vasıta kabul edilen bu zatların vasıtalığı unutularak, zaman içinde zatlarına tapılma endişesi vardır. Nitekim Nuh (as)’ın kavminin şirke düşmesi de böyle olmuştur.
Vesile ve tevessül neye denir? Duada vesile ve tevessül var mıdır? Vesile ve tevessülün caiz olduğu ve caiz olmadığı yerler nerelerdir? Cevaplandırırsanız memnun olurum.
Vesile, “iyi bir amelle Allah’a yaklaşmayı ummak” anlamındaki “vesl” kökünden türemiş bir isim olup, “kendisi ile maddi ve manevi derecesi yüksek olan birine yaklaşmanın umulduğu şey” demektir. (Bkz. el-Isfahânî, Râgıb, el-Müfredât, Beyrut: Dâru’lMa'rife, ts.,s. 523-524) Bu tanımda da görüldüğü gibi vesile, Allah’a itaat ve O’nu razı edecek amel ile O’na yaklaşmaktır. Kur’an-ı Kerim’de Allah’a yaklaşmak için vesile aranması iki ayette geçmektedir. Bu ayetlerden birisinde: “Ey iman edenler! Allah’a karşı saygılı olunuz ve sizi O’na (yaklaştıracak) bir vesile arayınız” (Mâide,35/5) buyrulurken; diğer bir ayette ise: "Onların yalvardıkları bu varlıklar (melekler gibi), hangimiz daha yakın olacağız, diye Rablerine vesile ararlar. O’nun rahmetini umarlar, azabından korkarlar. Çünkü Rabbinin azabı gerçekten korkunçtur.” (İsra, 17/57) buyrulmaktadır. Bu ayetlerin ilkinde geçen vesileden maksat, Allah’a boyun eğip O’nun hoşnutluğunu kazandıracak; namaz, oruç, hac, zekât, zikir, Kur’an okumak gibi ibadet ve itaatler olup, bu güzel ameller vasıtasıyla O’na yaklaşmaktır. İkinci ayette ise; Hıristiyan, Yahudi ve müşriklerin ilâh diye yalvardığı Hz. İsa, Meryem, Hz. Uzeyr, melek ve cin gibi yaratıkların da Allah’a yakınlık için vesile aramalarına rağmen, müşriklerin bunların ilâh olduğunu nasıl düşünebildiği sorgulanmakta, Allah'ın dışında, putları vesile edinmenin uygun olmadığı ifade edilmektedir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız