Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İktibas

Yusuf Kaplan

Tüketim Dini "Ölüm" Korkusu ve "Gençlik" Mitosu

  • 09 Ekim 2018
  • 1828 Görüntülenme
  • 430. Sayı / 2018 Ekim



Artık her şeyin tüketim nesnesi olarak görüldüğü bir çağda yaşıyoruz. O yüzden tüketim, çağımızın dini, yegâne kutsalı. Bu dinin mabedleri ise, AVM’ler, stadyumlar, müzikhol’ler ve bütün medyalar. Bu seküler dini yaşatan, ayakta tutan itici güç: ayartı. Vaatleri; hız ve haz. Ayartının da, hız’ın ve haz’ın da hedefine yerleştirdiği kurbanların başında gençlik geliyor.

 

Tüketim dini, insanları ayartarak insanlara hız ve haz duygusu ve tutkusu verdiği için, varlığını idame ettiriyor ama bunun sonuçta sadece Batı uygarlığının değil, bütün insanlığın intiharı ve yok oluşu anlamına geldiği gerçeğini örtbas etmeyi de başarmış oluyor.

 

Gençlik, -kadın ve çocuk’la birlikte-, tüketim dininin ve toplumunun nesneleştirerek kullanıma soktuğu, varoluşunu borçlu olduğu en önemli araçlardan biri.

Tüketim toplumunda, gençlik, insanın hayat ağacının bir safhası olmaktan çıktı; tüketim dininin tüketim araçlarından birine dönüştürülerek nesneleştirildi ve tüketildi.

Artık "gençlik" yok; herkes "genç" çünkü! Herkes kendini "genç" olarak görüyor; hayatında gençlikten eser kalmasa da, sonbahar rüzgârları esse de, yaşı 70’e, 80’e gelip dayansa da, herkes aslında "genç ruhlu"; "ruhu genç"!

Gençliğin bu kadar anlamsızlaştırılması, yaşadığımız hayatta anlamın anlamını yitirmesinin bir sonucu aslında. Ne kadar anlamsız bir hayat sürdürüyor olursanız olun, ne kadar yaşlanmış olursanız olun, "ruhunuz gençse" (ne demekse?) boş verin gerisini; "yaşamaya bakın"!

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

430. Sayı Ekim 2018