Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

İrfan Mektebi

Osman Nuri Topbaş

Toplumun Vebaları : Su-i Zan ve İftira

  • 08 Aralık 2021
  • 992 Görüntülenme
  • 468. Sayı / 2021 Aralık



İftiraya tevessül eden kişi, dünyada -belki- küçük bir şey elde etmek karşılığında ahiretini satan bir ahmaktır. İftira ne kadar ağır bir kul hakkıdır. Cenab-ı Hak, şehidlerin dahi kul haklarını affetmez. Bu sebeple gönlü sû-i zandan ve dili gıybet ve iftiradan muhafazaya çok büyük gayret etmek icap eder. Bu günaha düşenler ise dünyada rüsvay olmayı ahirette rezil olmaya tercih etmeli, helâlleşmenin çarelerini aramalıdır.

 

Zâhirî haramlar kadar dikkat etmemiz gereken bâtınî haramların mühim bir kısmı söz ve lisan ile alâkalıdır.

Ekseriya gafil insan, sözü ve konuşmayı ehemmiyetsiz görür. Hâlbuki insanın başına nice belâ ve sıkıntıları açan da onu nice dert ve mihnetlerden kurtaran da sözü ve konuşmasıdır.

Hadis-i şerifte buyurulur:

“…Bir kul Allah’ın gazabını gerektiren bir söz söyler, fakat o sözün, kendisini Allah’ın gazabına çarptıracağını düşünmez. Hâlbuki Allah, o kimseye o kötü söz sebebiyle kendisine kavuşacağı kıyamet gününe kadar gazap eder.” (Muvatta, “Kelâm”, 5; Tirmizî, “Zühd”, 12)

Cenab-ı Hakk’ın gazabı ise çok ağırdır:

“Kim Müslüman’a kötülenmesini dileyerek bir iftira atarsa; Allah onu, kıyamet günü, cehennem köprülerinden birinin üstünde, söylediğinin (günahından arınıp) çıkıncaya kadar hapseder.” (Ebû Dâvûd, “Edeb”, 36/4883)

Cenab-ı Hak; bu hâle duçar olanları af ve bağışlamak için, tövbe-i nasuh / çok samimî bir tövbe ve istiğfar istemektedir. (Bkz. Tahrîm, 66/8)

“Bir gün Muâz bin Cebel (ra), Peygamber Efendimiz’e, hangi ameli işlemenin daha hayırlı olacağını sormuş ve bu meyanda pek çok amel-i salih saymıştı. Fakat Efendimiz (sav), her seferinde;

–İnsanlar için bundan daha hayırlısı vardır, buyurmuştu. Muâz (ra);

–Anam, babam Sana kurban olsun, insanlar için bunlardan daha hayırlı olan nedir? diye sorunca Efendimiz (sav) mübarek ağzını gösterdi ve;

–Hayır konuşmayacaksa susmak! buyurdu.

Muâz (ra);

–Konuştuklarımızdan dolayı hesaba mı çekileceğiz? diye sordu.

Rasûlullah (sav),Muâz’ın dizine hafifçe dokunarak şöyle buyurdu:

–Allah hayrını versin ey Muâz! İnsanları yüzüstü Cehennem’e sürükleyen, dillerinin söylediğinden başka nedir ki? Kim Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsa, ya hayırlı söz söylesin veya sussun, zararlı söz söylemesin! Sizler hayırlı söz söyleyerek kazançlı çıkınız; zararlı söz söylemeyerek rahat ve huzura kavuşunuz.” (Hâkim, IV, 319/7774)

Hazret-i Mevlana da, gafilâne sözün insanın başına açtığı musibetlere dikkat çekerek şöyle ikaz eder:

“Sözün maskarası olma!”

Zira insan için vakit çok kıymetlidir. Boş sözler de sadece sebebiyet verdiği vakit israfıyla dahi insan için büyük bir ziyandır.

Mahşer yerine lisanla alâkalı günahlarla gitmek çok büyük bir iflâs olacaktır.

Bir gün Rasûlullah (sav)Efendimiz, ashâbına;

“–Müflis kimdir, biliyor musunuz? diye sormuştu.

Onlar;

–Bize göre müflis, parası ve malı olmayan kimsedir, şeklinde cevap verdiler.

Rasûlullah (sav)şöyle buyurdu:

–Şüphesiz ki ümmetimin müflisi şu kimsedir: Kıyamet günü; namaz, oruç ve zekât sevabıyla gelir. Fakat şuna sövdüğü, buna zina isnat edip iftirada bulunduğu, şunun malını yediği, bunun kanını döktüğü ve şunu dövdüğü için iyiliklerinin sevabı şuna buna verilir. Üzerindeki kul hakları bitmeden sevapları biterse, hak sahiplerinin günahları kendisine yükletilir ve neticede cehenneme atılır.” (Müslim, “Birr”, 59; Tirmizî, “Kıyâmet”, 2; Ahmed, II, 303, 324, 372)

Lisan günahlarından biri de sû-i zanları dile getirmektir.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

468. Sayı Aralık 2021