Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Fıkıh Köşesi

Fahri Altunkaynak

Fıkış Köşesi

  • 08 Aralık 2021
  • 793 Görüntülenme
  • 468. Sayı / 2021 Aralık



Vefat eden eşinden dolayı almakta olduğu maaşın kesilmemesi için bir kadının yeniden evlendiği hâlde resmî nikâh kıydırmaması İslami şuur ve ahlakla uyuşan bir davranış değildir. Çünkü bu iş, devletin belli bir amaçla ve gerekçeyle (mesela dul olmak gerekçesiyle) verdiği maaşı istismar ve bu yolla kamunun hakkını gasp anlamına gelir. Diğer taraftan bazı maddi avantajlar elde etmek amacı ile kayda geçmeyen bir nikâh kıyarak aile birliğine devam etmek, ailenin temeli olan nikâh müessesesini oyuncak hâline getireceğinden ve kanuna karşı hile olacağından alınmakta olan maaşın kesilmemesi için resmi nikâh yaptırmayarak evlenmek caiz değildir.

 

1-Eşi uzun süre hapse mahkûm olan kadın başkasıyla evlenebilir mi?

İslam âlimlerinin çoğunluğuna göre kocanın uzun süreli hapsedilmesi veya tutuklanması yahut düşmana esir düşmesi kadın için meşru bir boşanma sebebi değildir. Mâlikîlere göre ise koca, her ne sebeple olursa olsun eşinden bir yıl veya daha fazla ayrı kalırsa karısının mahkemeden boşanma talebinde bulunma hakkı doğar. Hâkim bir yıldan fazla ayrı kalmanın gerçekleştiğini tespit edince eşleri ayırır. Bir yıl veya daha uzun süreli mahkûmiyet de bu kabildendir. Çünkü bu süredeki bir ayrılık kadının nafaka başta olmak üzere, evliliğin kazandırdığı haklardan mahrum kalmasına sebep olabilir. Bu ayırma bir bâin talâk sayılır. (Bkz.Derdîr, eş-Şerhu’l-Kebîr, II, 519; VehbeZuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî, VII, 535)

Mâlikî mezhebinin bu görüşü, aynı mezhebe ait, mefkûdün (kaybolan ve hayatta olup olmadığı bilinmeyen kişi) eşinin, ancak dört yıl süreyle kendisinden haber alınamaması hâlinde boşanabileceği hükmü ile uyumlu görünmemektedir. Dolayısıyla bir yıllık bir hapis cezasının boşanma sebebi sayılması makul değildir. Ancak uzun süreli mahkûmiyet hâllerinde kadının maslahatı dikkate alınarak ona, boşanmak için mahkemeye başvurabileceği hükmünün kabul edilmesi yerinde olur. Fakat bu durumla karşı karşıya gelen bir kadın, yuvasını ve çocuklarını da dikkate alarak karar vermelidir.

 

2-Kocasının ölüm haberini alan bir kadın başka biriyle evlenir de daha sonra eski eşi gelirse, bu kadının nikâhı ile ilgili hüküm nedir?

Bir kadın güvenilir yollarla kocasının ölüm haberini aldıktan veya mahkeme adamın öldüğüne karar verdikten sonra vefat iddetini bekler, ardından yeni bir evlilik yaparsa, yaptığı evlilik geçerlidir. Bu evlilikten sonra eski kocasının yaşadığı anlaşılırsa, ilk kocanın kadın üzerinde bir hakkı olmaz. (Bkz.Fetâvây-ı Hindiyye, Beyrut 2000, II, 318)Kadın, sonra evlendiği adamın eşi olarak kalır.

 

3-Boşandığı eşiyle uzun bir süre görüşmeyen bir kadın, onunla yeniden evlenebilir mi?

İslam’a göre bir kimsenin evli bulunduğu eşi ile aralarında üç nikâh bağı vardır. Her bir boşama ile bu bağlardan biri kopar. Üçü de koptuğu zaman evliliklerini devam ettirmeleri dinen caiz olmaz. (Bkz.Bakara 2/229-230; Serahsî, el-Mebsût, VI, 8-9) Eşinden ayrılıp iddeti de bittikten sonra uzun süre onunla görüşmeyen bir kadın, eğer talâk sayısı üçe varmamışsa eşinden bir bâin talâk ile boşanmış olur, buna beynûnet-i suğra denir. (Bkz.Serahsî, el-Mebsût,VI, 18) Bâin talâkla boşanmış eşler, yeni bir nikâhla evliliklerine devam edebilirler. Bu durumda anlaşmaları hâlinde usulüne uygun yeni bir nikâh akdederek evliliklerini iki nikâh bağıyla sürdürebilirler.

 

4-Kişi karısını boşadıktan veya karısının ölümünden sonra baldızıyla evlenebilir mi?

Nisâ suresinin 23. ayetine göre iki kız kardeş ile aynı anda evli bulunmak haramdır. Hadisler eşin hala ve teyzesi gibi yakınlarını da baldız gibi değerlendirmiştir. (Bkz.Buhârî, “Nikâh”, 27; Müslim; “Nikâh”,33) Fakat kişi, karısının ölümü veya onu boşaması hâlinde karısının kız kardeşi, teyzesi ya da halası ile evlenebilir. Nikâh için boşadığı karısının iddet müddetinin bitmesini beklemesi gerekir. Onun iddeti bittiği andan itibaren baldızı ile evlenebilir. Eşinin vefatı durumunda ise her hangi bir süre beklemesine gerek olmaksızın baldızı ile evlenmesinde dinî hükümler açısından bir sakınca yoktur.

 

5-Süt yönünden evlenilmesi haram olan kadınlar kimlerdir?

Süt yoluyla haram olanlar şunlardır: 1- Bir kimsenin süt cihetinden usûlü: sütannesi, sütninesi gibi...2- Süt cihetinden fürûu: sütkızı, sütoğlunun kızı ve ilânihaye bunların çocuk ve torunları. 3- Sütana ve babanın fürûu: ana baba bir, baba bir veya yalnız ana bir olan sütkardeşleri ve bunların ilânihaye fürûu. 4- Sütana ve babanın usûlünden yalnız ilk füru’: sütemenin, süt cihetinden amca, hala, dayı ve teyzeleri. 5- Sütbaba ve dedelerin eşleri. 6- Sütoğlun veya sütoğlun oğlunun yahut sütkızın oğlunun eşleri. 7- Eşin sütanne ve nineleri. 8- Eşin sütkızları ve bunların fürûu (Bkz.Meydânî, el-Lübâb, Dersaâdet, III, 32, 33; Zuhaylî, el-Fıkhu’l-İslâmî ve Edilletühû, 1996, VII, 137-139; Hayreddin Karaman, Mukayeseli İslam Hukuku, İstanbul 1978, I, 259, 260)

 

6-Ölen yakınının maaşını alabilmek için resmen boşanan, ama evliliğini dinî nikâhla devam ettirenlerin aldıkları bu maaşlar helal midir?

Nikâh aile birliği oluşturacak kimselerin Allah’ın emri gereği gerçekleştirdikleri bir sözleşmedir. Böylesine önemli bir sözleşmenin birtakım maddi kaygılarla sona erdirilmesi her şeyden önce ahlaken doğru değildir. Kaldı ki sevgili Peygamberimiz normal şartlar altında gerçekleşen boşama için bile “Allah’ın en hoşlanmadığı helal şey evliliği sona erdirmektir.” buyurmuştur. Öte yandan ölen bir yakını dolayısı ile kanun gereği dul hanımlara ödenen parayı almak üzere resmen boşanıp, gerçekte birlikte yaşamaya devam etmek hile niteliğinde olduğundan haramdır. Bu tür hileli yollarla elde edilecek gelirler kamu malını zimmetine geçirmek anlamına gelir.

Allah Teâlâ: “Ey iman edenler! Mallarınızı aranızda batıl yollarla yemeyin. Ancak karşılıklı rıza ile yapılan ticaretle olursa başka…” (Nisâ, 4/29); “Allah’ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah’a karşı gelmekten sakının.” (Mâide, 5/88) buyurmak suretiyle helal kazancın önemine dikkat çekmiş, batıl yollarla mal edinmeyi de yasaklamıştır. Buna göre hileli boşanma yolu ile alınan maaş helal olmaz.

Vefat eden eşinden dolayı almakta olduğu maaşın kesilmemesi için bir kadının yeniden evlendiği hâlde resmî nikâh kıydırmaması İslami şuur ve ahlakla uyuşan bir davranış değildir. Çünkü bu iş, devletin belli bir amaçla ve gerekçeyle (mesela dul olmak gerekçesiyle) verdiği maaşı istismar ve bu yolla kamunun hakkını gasp anlamına gelir. Diğer taraftan bazı maddi avantajlar elde etmek amacı ile kayda geçmeyen bir nikâh kıyarak aile birliğine devam etmek, ailenin temeli olan nikâh müessesesini oyuncak hâline getireceğinden ve kanuna karşı hile olacağından alınmakta olan maaşın kesilmemesi için resmi nikâh yaptırmayarak evlenmek caiz değildir.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

468. Sayı Aralık 2021