Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Sana İtikattan Soruyorlar ?

Prof. Dr. Ramazan Altıntaş

Ölenler, Eceliyle Mi Yoksa Sorumsuzlukları Nedeniyle Mi Vefat Etmişlerdir?

  • 29 Nisan 2023
  • 286 Görüntülenme
  • 485. Sayı / 2023 Mayıs



Hayat veren de öldüren de Allah'tır. Zira hayat, sayılı nefesler, taksim edilmiş rızıklar ve belirlenmiş ecellerle sınırlıdır; nefeslerin sayısı bitmemişse, rızkını tam olarak almamışsa ve eceli sona ermemişse insana ölüm gelmez. Tabii ki ecel meselesini kör bir cebrî paradigma içerisinde de değerlendirmemek gerekir.

 

Ecel üzerinde etkili olan hususlardan bir diğeri de stres ve sıkıntıdan uzak bir hayat yaşamaktır. Türkçemizde “duvarı nem, yiğidi gam yıkar” sözü meşhurdur. Bireyin başına gelen belalar ve musibetler, yerine göre dinî ve manevî eğitimin önemli bir aracı olup, iman yönünden insanın olgunlaşmasına, karakter ve ahlakını düzeltmesine vesile olabilir. Olaya böyle bakan bir Müslüman, başına gelen acılara sabır ve tahammül gösterir. Asla karamsarlığa düşmez, özgüvenini yitirmez ve kulluk bilincini daima yükseklerde tutar.

 

 

 

“Biz dünyaya gelirken sorulmadığı gibi giderken de sorulmayacaktır. Bize biçilen bir yaşam süresi vardır. Bu bize kapalıdır. Acaba deprem gibi doğal afetler nedeniyle vefat edenler; ecelleriyle mi yoksa ihmalkârlıkları ve sorumsuzlukları nedeniyle mi vefat etmişlerdir?”

 

Bir inanç konusu olan ecel; “belirlenmiş zaman ya da belirlenmiş zamanın sonu” anlamlarına gelir. Ecel, “kader-i mübrem” sınıfına dâhildir. Kader-i mübrem, Yüce Allah’ın ezeli ilmiyle önceden belirleyip tayin ettiği kaderdir. Bu alanda bizim bir özgürlüğümüz ve seçme hakkımız yoktur, sadece tedbir alabiliriz. Şu ayette çok açık bir şekilde kader-i mübrem anlatılır: “Yeryüzünde vuku bulan veya başınıza gelen hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce bir kitapta yazılı olmasın. Kuşkusuz bu Allah’a göre kolaydır. Kaybettiklerinize üzülmeyesiniz ve O’nun size verdikleriyle şımarmayasınız diye (böyle yapmıştır). Allah kendini beğenen, böbürlenen hiç kimseyi sevmez.” (Hadid, 57/22-23)

Bu ayetlerde; olan ve olacak her şeyin önceden Yüce Allah’ın ezeli ilminde kayıtlandırılmış olduğu anlatılmaktadır. Bu sebeple insan kaçırdığı fırsatlara hayıflanmamalı ve gücü nispetinde tedbirli olmaya çalışmalıdır. Eğer başına gelen bir musibetse, kendisinin bundaki payını düşünüp sonuç çıkarmalı ve bu sonucun gelecekteki davranışlarına ışık tutmasını sağlamalıdır. Şayet başına gelen bir nimetse, asıl kaynağının kendi bilgi, beceri ve çabası değil Yüce Allah olduğunu dikkate alıp övünme ve böbürlenme gibi bir tutum içerisine girmemelidir. Aksine bu nimetin kendisine sorumluluk getirdiği bilinciyle hareket etmelidir. İnsanın asıl yükümlülüğü “olacak”lar ve “olması gereken”ler sınırında başlamaktadır. İmtihan gereği olarak başa gelecekleri (musibet) önlemek insanın gücü dâhilinde değildir; fakat insan bunları bilemeyeceği için, bu onun yükümlülüğünü etkilemez ve koyu kaderci bir anlayışı haklı kılmaz. Çünkü onun yükümlülüğü, yapılması irade ve tercihine bırakılan davranışlarla ilgilidir. (Bkz. Diyanet, Kur’an Yolu Türkçe Meal ve Tefsir, V, 251) Dolayısıyla insanın kader-i mübrem alanına giren ecel konusunda tedbir alma yükümlülüğü vardır.

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

485. Sayı Mayıs 2023