Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Kimlik İnşası

Ramazan Kayan

Nebevi Vasiyet

  • 29 Nisan 2023
  • 239 Görüntülenme
  • 485. Sayı / 2023 Mayıs



Aslında O'nun hayatının tamamı bir vasiyet manzumesi idi… Bu bakımdan O'nun vasiyetini hayatının bütünlüğü içinde okumak gerekiyor… O bütünlüğü bozmadan, bölmeden, bağlamından koparmadan almak zorundayız. Ancak bir makalenin hacmine bunu sığdırmak mümkün olmadığı için O'nun dünya hayatındaki son günlerinde sunduğu vasiyet manifestosundan bir demet seçtik, onu paylaşacağız…

 

 

Vasiyet; çoğunlukla ölümü ve sonrasını çağrıştıran bir kavram…

Modern zamanlar için soğuk kavramlardan biridir de diyebiliriz…

Öyle ki, inananların bile bunu fazlaca telaffuz ettiklerini söyleyemiyoruz...

Artık ölümü çağrıştırıcı her şey insanlara ürkütücü ve sıkıntı verici geliyor… Bu bağlamda kendi vasiyetimizi konuşmanın zor olacağını düşünerek sözü Hz. Peygamber (sav)'in vasiyetine getirmek istiyorum…

Gerçekten O'nun ümmetine vasiyeti neydi?

Aslında O'nun hayatının tamamı bir vasiyet manzumesi idi…

Bu bakımdan O'nun vasiyetini hayatının bütünlüğü içinde okumak gerekiyor… O bütünlüğü bozmadan, bölmeden, bağlamından koparmadan almak zorundayız. Ancak bir makalenin hacmine bunu sığdırmak mümkün olmadığı için O'nun dünya hayatındaki son günlerinde sunduğu vasiyet manifestosundan bir demet seçtik, onu paylaşacağız…

Kuşkusuz bu konuda ilk akla gelen Veda Hutbesidir… Yüz bini aşkın bir kitleye irad edilen bu hutbe, çerçevesi, içeriği, üslubu itibarı ile gerçekten evrensel ve erişilmez bir vasiyettir. Bu vasiyet sadece iman edenlere değil, tüm insanlara yönelik bir mahiyet arz ediyor… Hutbede yedi defa vurgulanan “Ey insanlar!” hitabı bu gerçeği gözler önüne seriyor. Bu hutbeden üç ay sonra Efendimiz (sav)'in vefat ettiğini biliyoruz…

Ahlâk, adalet, vahdet, hakikat, hidayet içeren bu muhteşem metin adeta İslam'ın sonuç bildirgesiydi. Özellikle diyordu ki:

“Şunu iyi bilin ki cahiliye dönemine ait her şey ayaklarımın altındadır. Artık hiçbirinin geçerliliği yoktur.”

Hiçbir cahili anlayış, kavrayış ve davranışa geçit yok… Şimdi O'nun ayakaltı ettiğini kim el üstünde tutabilirdi? Cahiliye çıkışlı tüm eylem, söylem, yöntem, kuram, durum, tutum merduttu…

“Benden sonra sakın cahiliye uygulamalarına dönüp birbirinizin boynunu vurmayın.”

Asabiyetlere, aşırılıklara, fanatizme, fırkacılığa, bağye yer yoktu… Müslümanların kardeşliği, birliği esastı…

Vefatına yakın toprağın altındaki dostlarını daha sık ziyaret ediyordu… Önce Uhud şehitlerine uğradı, gözyaşları içinde onları selamladı:

“Esselamualeykum ey Uhud şehitleri! Siz bizden önce gittiniz. İnşaallah biz de size yetişeceğiz.” Hemen sonrasında Cennet'ül-Baki'de medfun olan ashabını ziyaret etti; artık yeni yurdu için gün sayıyordu. Zaten O (sav) ölümle hep barışık yaşadı… O sıra Mescitte bekleşen ashabının yanına çıktı, özlemle cemaati süzdü, onlarla ilgili kaygılarını dile getirdi.

 

“Ben sizlerin benden sonra şirke döneceğinizden korkmuyorum. Fakat size dünyanın kapıları açılır ve dünyanın aldatıcılığına kapılıp birbirinizi kıskanırsınız. O kıskançlıkla birbirinizi öldürmeye kalkarsınız diye korkuyorum.” (Buhari)

Nitekim korkulan oldu. Çok geçmeden tüm zamanların en büyük bozucusu dünyevileşme bu ümmete sirayet edecekti… Bu tehlikenin farkında olan Rasulullah (sav) ölüm döşeğinde bile örnekliğini sürdürdü. Ümmetini dünyevileşme fitnesine karşı uyardı. Vefatından bir gün önce, baygınlık halinde kendine gelir gelmez yanında bulunan yedi dinarı infak etmeden rahat etmedi… Kölelerini azat etti… Silahlarını Müslümanlara hibe etti… Son gece lambasına koyacağı yağı kalmadığı için Hz. Aişe, komşusundan ödünç almak zorunda kaldı... Zırhı da hâlâ borcuna karşılık bir Yahudi'de bulunuyordu…

Ondan geriye kalan ne mal-u mülk, ne servet-ü samandı; sadece birkaç kap, bir de Kitap'tı…

Tüm yaşamı boyunca kendisinden sonrası için şu üç cümleyi hep vasiyet etmişti:

“Size bir emanet bırakıyorum, siz ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiçbir zaman şaşırmazsınız. O emanet Allah'ın kitabı Kur'an'dır.” (Buhari)

“Ben sizin aranızda iki değerli emanet bırakıyorum, onlara sarıldığınız sürece benden sonra asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Allah'ın Kitab'ı ve benim Ehl-i Beyt'imdir.” (Müslim)

“Size iki şey bırakıyorum. Bunlara uyduğunuz müddetçe sapıtmayacaksınız. Allah'ın Kitab’ı ve Rasulü'nün Sünneti.” (Muvatta)

Evet, O'ndan bize kalan düşünce dünyamızı inşa edecek, hayata bakışımızı netleştirecek Kur'an'dı…

Nasıl yaşayacağımızın sade ve sahih adresi Sünnet'ti…

Yaşayan İslam'ın nezih ve necip modeli Ehl-i Beyt'ti…

Hayatın keşmekeşinden kurtuluşun pusulası ise Siyer-i Nebi idi…

O (sav) Refik'i Âlâ'ya yürümeden önce ağır hastalık günlerinde vasiyetini sürdürmeye devam ediyordu. Bir ara ev halkını topladı, mübarek dudaklarından şu cümleler terennüm etti:

“Ortalık kızıştı. Karanlık gece fırtınaları gibi fitneler geliyor. Vallahi bana karşı ileri süreceğiniz hiçbir dayanağınız bulunmuyor. Ben Allah'ın Kitab’ı Kur'an'ın helal kıldığını helal, haram kıldığını haram kıldım. Ey kızım Fatıma! Ey halam Safiye! Allah katında makbul olacak amellerde bulununuz. Bana güvenmeyiniz. Çünkü ben sizi Allah'ın gazabından kurtaramam.” (İbn-i Sa'd / İbn-i Hişam)

Kulluk bilincini işliyordu… İmtiyaz yok… İltimas yok… Velev ki peygamber kızı olsa bile… Herkes kendi kesbi ile gidecekti… O halde herkes yarın için önceden ne gönderdiğine baksın…

Sonra Hz. Fadl ve Hz. Ali'den aldığı destek ile mescide geçti, hüzünlü ve meraklı bakışlar altında ashabına şöyle seslendi:

“Ey insanlar! Duydum ki vefat edeceğimi düşünüp telaşlanıyormuşsunuz. Hangi peygamber ümmeti içerisinde ebedi kaldı ki ben de kalayım. Biliniz ki ben yakında Rabb'ime kavuşacağım. O'na siz de kavuşacaksınız… Ben size şefkatli ve merhametliyim. Sizler yine bana kavuşacaksınız… Buluşacağımız yer, Kevser havuzu kenarıdır. Her kim Kevser havuzu kenarında buluşmak isterse elini ve dilini lüzumsuz şeylerden sakınsın.”

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

485. Sayı Mayıs 2023