Merhaba Değerli Okurlarımız , Ribat Dergisi Editör
Sayı : 503   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Editörden

Ribat Dergisi Editör

Merhaba Değerli Okurlarımız

  • 30 Haziran 2024
  • 262 Görüntülenme
  • 499. Sayı / 2024 Temmuz

21 yüzyılda Müslümanları tehdit eden en sinsi hastalığının adıdır rehavet. DeÄŸiÅŸen yaÅŸam tarzları ve geliÅŸen teknoloji maalesef beraberinde rehaveti de getirdi. Müslümanlar hiç farkına varmaksızın bu hastalığa tutuldu. Sinsi bir kanser hücresi gibi hiç hissettirmeden yayıldı bütün hücrelerimize. Öylesine sinsi idi ki birçok Müslüman yaÅŸarken farkına bile varmadı bu hastalığın. Kimi Müslümanlar da ise yapılan bütün telkinler boÅŸa gitti. Hiçbir ısrar hastalığı kabul etmeye yanaÅŸtırmadı bu gibi Müslümanları. Kendisini murakabe ve muhasebeye tabi tutmayan birçok Müslüman farkına varamıyor rehavetin. Hatta insanlar tersi iddiada bulunarak çok çalıştıklarını, 24 saatin kendilerine yetmediÄŸini dahi ifade ediyorlar. Bu hastalık, varlığını devam ettirebilmek için insanın savunma mekanizmalarını kullanıyor. Herkes kendince rehavetinin bahanesini üretiyor. Üretilen her bahane, hastalığın kök salmasına ve güçlenmesine sebep oluyor. Farkında olmadan tutulduÄŸumuz bu amansız hastalık, bizim birçok istidat ve kabiliyetlerimizi kullanmamızın önüne geçiyor.

Rehavetin iki temel tezahürü var:

-Birincisi en tehlikeli olanı ve ikincisinin de bir bakıma temel sebebi; Zihin, akıl ve düÅŸünce rehaveti. Kısaca ifade edecek olursak beyin tembelliÄŸi. YaÅŸadığımız teknolojik hayat maalesef bize en çok zihin tembelliÄŸini hediye(!) etti. DüÅŸünmeyen, akletmeyen, fikir yürütmeyen, analiz ve sentez yapamayan bireylerle doldu her bir yanımız. Hikmeti arayan, kendini keÅŸfetmeye çalışan hikmet yolcuları artık yok denecek kadar az. Belki de toplum mimarları artık amaçlarına ulaÅŸtılar. DüÅŸünmeyen, zihin ve akıl tembelliÄŸine tutulmuÅŸ bireylerden oluÅŸan bir Müslüman toplumu oluÅŸturmak en büyük hedefleri idi. Kitleler artık güdülecek bir sürü haline getirildi. OluÅŸan sürüleri yönlendirmek ve yönetmek ise son derece kolay bir hal aldı. Ä°nsanlar artık düÅŸüncesizliÄŸin bir sonucu olarak kendilerini dahi anlatamıyorlar. Pırıl pırıl zihinlere sahip olan gençler artık bir dilekçe dahi yazamıyorlar. Kendini bilmeyen, tanıma gayreti olmayan insan tiplerini görünce Sokrat’ın o meÅŸhur sözü: “KENDÄ°NÄ° BÄ°L” daha derin bir anlam kazanıyor. Kendini bil ki Rabbini bilesin, Rabbini bilirsen O’nu anlamaya çalışırsın. Rabbini anlamaya çalışan ise hayatın anlam ve amacını anlar. Hayatın anlam ve amacını anlayan ise beÅŸer olmaktan insan olmaya doÄŸru bir yol tutar ve hikmet yolcusu olur. Ä°ÅŸte tutulmuÅŸ olduÄŸumuz zihin tembelliÄŸinden kurtulmanın altın anahtarı da bu olsa gerekli. Okumak ve kendimizi keÅŸfetmek için bir iç yolculuÄŸuna çıkmak. Ä°nsanın kendini keÅŸif yolculuÄŸunun sonu yoktur. Bu, ölene kadar devam edecek bir çaba ve gayret yoludur. Bu sayede insan kendi kendine baya ve basit olmaktan kurtuluyor. Her öÄŸrendiÄŸimiz bilgi, bizim ne kadar çok cahil olduÄŸumuzu da ortaya çıkarıyor.

-Rehavetimizin ikinci tezahürü ise baÅŸta da ifade ettiÄŸimiz gibi zihinsel tembelliÄŸimizin bir sonucu olan fiziksel tembellik. Artık insanlar rahat yaÅŸamaya o kadar mahkûm oldular ki en küçük bedensel gayret gerektiren ÅŸeylere dahi üÅŸeniyorlar. Çocuklar elbiselerini giymeye, hanımlar yemek yapmaya, beyefendiler iÅŸlerine gitmeye üÅŸeniyor. Kendimiz için zaruri olan ÅŸeyleri dahi yapmaya elimiz varmaz oldu. Yürümeyi unutan insan, bedenini tembelliÄŸe mahkûm ettiÄŸi gibi yürürken düÅŸünmeyi de unuttu. Artık her isteÄŸimize en zahmetsiz yoldan nasıl ulaÅŸabileceÄŸimizi düÅŸünüyoruz. Zahmetsiz ulaşılan her nimet ise insanda tatminsizliÄŸi tetikliyor. Elde edilen ÅŸeyler mutluluk getirmeyince birey hazzı zararlı alışkanlıklarda aramaya baÅŸlıyor. Ä°nsan tabiatı gereÄŸi uÄŸrunda çaba harcamadığı hiçbir ÅŸeyden gerçek anlamda mutlu olamaz. EÄŸer bu bilinç halini canlandırabilirsek bedensel tembelliÄŸimizin de ilacını bulmuÅŸ oluruz.

YaÅŸanan bütün olumsuzluklara raÄŸmen ümmetin içinde bulunmuÅŸ olduÄŸu rahatlık ve rehavet ümmetin izzet ve onurunu kaybetmesine sebep oldu. Üzerimize serpilmiÅŸ olan ölü toprağından kurtulup kendimize gelmemize ve özellikle zihinsel rehavetten kurtulmamıza vesile olması umut ve duasıyla bu sayımızda sizlerin huzuruna. “Ümmetin Rehavet Hastalığı” dosyasıyla çıkıyoruz.

Makaleleri ile elinizde ve gönlünüzde olmamıza vesile olan deÄŸerli yazarlarımıza teÅŸekkürlerimizi arz ediyor, siz vefalı okurlarımızı dergimizi baÅŸtan sona okumaya davet ediyoruz.

AÄŸustos sayımızda buluÅŸmak umut ve duasıyla…

499. Sayı Temmuz 2024