Anne-babalar ya da diğer aile bireyleri kız evlatlarının açılması ile dinden çıkması arasındaki ayrımı iyi yapmalıdırlar. Ergenlik çağına gelmiş bir kız evladının başörtüsü takmaması haramdır ancak onu dinden çıkarmaz. Bizim inancımızda iman ayrıdır, amel ayrıdır. Ameli inkâr etmedikçe Müslüman ismi silinmez. Esas tehlike, gençlerimizin ikna ve hikmet odaklı değil de din ile kurduğu korku bağı onu İslamiyet'ten koparabilir. Bu konuda hassas olmak gerekir.
Aile büyükleri olarak kız evladımıza bu doğrultuda ilk yapmamız gereken şey, bir kuyumcu hassasiyeti ile davranarak, dini ve dince kutsal olan görevlerimizi sevdirmektir. Çünkü dine sevgi ile değil de kural ve zorunluluk üzerinden bakmak gençlerimizi dinden uzaklaştırabilecek ve şu anki durumdan çok daha büyük bir sıkıntıya götürebilecektir.
"Değerli Hocam, sizleri önemli bir konu danışmak için rahatsız ediyorum ne yapacağımı bilemiyorum. 17 yaşına ayak basmış olan kız kardeşim açılmak istiyor. Ne dersem diyeyim bu düşüncesinin yanlışlığından onu bir türlü vazgeçiremiyorum. Sürekli açılacağı cümleyi kuruyor ve bu kararından da vazgeçmeyeceğini dile getiriyor. Namazları konusunda gevşeklik gösteriyor. Ben artık nasıl davranmam ve nasıl bir yol izlemem gerektiğini bilmiyorum. Bu dönemden geçen bir genç kızla konuşup doğru yoldan sapmaması için nasıl bir tutum sergilemeliyim ve yöntem uygulamalıyım?"
Gençlik dönemi bireyin pek çok açıdan değişim ve dönüşüm yaşadığı, kendini gözden geçirdiği, kendine ait bir çizgi, hayat görüşü veya tarz oluşturmaya başladığı bir dönem olarak gözlemlenmektedir. Günümüzde gençlerimizin yaşadığı bu değişim ve dönüşümlere etki eden pek çok unsur mevcuttur. Bunlar arasında yaş, cinsiyet, zekâ, aile, çevre, yetiştirilme tarzı, arkadaş çevresi, okuduğu kitaplar, izlediği filimler, takip ettiği yazarlar, rol modeller, sosyal gruplar, özellikle sosyal medya gibi birçok faktör yer almaktadır. Çocukluk döneminde tam anlamıyla kavranamadan edinilen dini inanç, gençlik yıllarında yaşanan gelişmelerle birlikte yerini şuurlu bir inanca bırakmaya başlar. Şuurlu imana ya da kararlı inançsızlığa götürebilecek olan dini şüphe ergenlik döneminde ortaya çıkar.
Din eğitimcileri tarafından gençlik dönemi inanç gelişiminin, üç aşamada gerçekleştiği düşünülmektedir: Bunlar; 12-14 yaş aralığında dinî şuurun uyanması ve gelişmesi, 14-18 yaş aralığında dinî kabullerin sorgulanması ve şüphe, 18-21 yaş aralığında dinî tutumların belirginlik kazanmasıdır. Bahsi geçen kızımız gibi dinî kabullerin sorgulanması ve şüphe döneminde gençler, lise çağlarında bulunmaktadır. 14-18 yaş aralığı Türkiye şartlarında bugün, ortaöğretim yıllarına denk gelmektedir. Bu durumda inanç gelişim evreleri açısından sorgu ve şüphe dönemine denk gelen yıllarda gençlerin inançla ilgili sorgulamalarını yöneltebilecekleri din eğitimci kimliğine sahip kişiler arasında, liselerde Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri ve İmam-Hatip Liselerinde Meslek Dersleri öğretmenleri gelmektedir. İlahiyat eğitimi almış bu öğretmenlerimize çok görev düşmektedir. Gençlerimizin inanç ve ibadetlerle ilgili sorunlarını çözme hususunda öğretmenlerimizin güncel inanç ve fıkhi sorunları çok iyi bilmeleri gerekmektedir.
Öncelikle kızımızın başörtüsü konusundaki sıkıntısının temeline inmek gerekiyor. Acaba dinî kabullerin sorgulanması ve şüphe duyma dönemine tekabül eden bir yaş aralığında bulunan kızımızda dindarlık sevgi temelli midir yoksa korku temelli, iknaya dayanmayan bir dindarlık mıdır yahut da toplumsal baskı temelli bir dindarlık mıdır? Bu sorular çok önemlidir
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız