Müslüman olamasalar bile dünya insanlığı Hz. Muhammed (sav)'i örnek alarak bir hayat yaşasalardı; bugün dünyada hiçbir cahillik, kötülük, ahlaksızlık, canilik, haksızlık, huzursuzluk olmazdı. İnsanlar, güven ve esenlik içinde yaşarlardı.
Peygamberimiz (sav), her Müslüman'ın canına, namusuna, şeref ve onuruna çok önem vermiş, edep ve hayâ konusunda da örnek olmuş ve ümmetini eğitmiştir.
Tarihi bazı şahsiyetler vardır: Yöneticidir ama halkını tanımaz, helal haram bilmez, yalancıdır. Güçlü bir komutandır fakat şefkatli ve merhametli değildir, kaba ve zorbadır. İlmi vardır, başkalarına da öğretir ne ki; kendisi yaşamaz. Ya da korkaktır, bildiğini gizler, zalimlere dalkavukluk yapar. Birileri zengindir ama fakir fukarayı, hayır yerlerini bilmez, zayıf ahlaklıdır. Kimi zekidir, dâhidir; zekâsını kötüye kullanır, kendisine de, vatanına, milletine ve insanlara bir hayrı olmaz. Bazı kimseler de vardır; çok güzel bir ahlaka sahiptir ancak değil bir ülkeyi yönetmek; ailesini, hatta kendisini bile yönetmekten acizdir.
Oysa Allah Teâlâ, elçisi Muhammed (sav)'i seçmiş, en güzel vasıflarla donatmış, eğitmiş, öğretmiş ve her konuda bütün insanlığa en güzel örnek olarak göstermiştir. Dünya çapında yapılan tarafsız, ciddi araştırmalarda da Hz. Muhammed (sav), en mükemmel, en iyi insan olarak hep ilk sırada yer alıyor.
O, örnek bir devlet başkanıdır. Örnek bir komutandır. Kahramandır. Cesurdur. Örnek bir aile reisidir. Söylediğini, yaşayarak örnek olan bir öğretmen ve eğiticidir. Düşmanlarının bile "emin" lakabıyla anacağı kadar (canlarını, mallarını, namuslarını) güvendikleri bir kimsedir. Adaletlidir. Zekidir. Şefkat ve merhamet numunesidir. Cömerttir. Her zaman başkalarını kendine tercih etmiştir. Halkın içinde mütevazı bir hayat yaşamıştır. Aşırılıklardan uzak durmuştur. Sabırlıdır. Ömür boyu haddi aşan bir fiili olmamıştır. En güzel bir ahlaka sahiptir. Edep ve nezaket timsalidir. Hiçbir çirkin söz ve davranışı görülmemiş ve duyulmamıştır.
Müslüman olamasalar bile dünya insanlığı Hz. Muhammed (sav)'i örnek alarak bir hayat yaşasalardı; bugün dünyada hiçbir cahillik, kötülük, ahlaksızlık, canilik, haksızlık, huzursuzluk olmazdı. İnsanlar, güven ve esenlik içinde yaşarlardı.
Onun sadece nübüvetten sonrası değil, gençliği de mükemmel ve tertemiz geçmişti. Gönlünde hiçbir put heykeline yer vermemiş, onlara saygı göstermemiş; nefret etmişti. Herkesin evlerinde şarap küpleriyle içki yapıp içtiği bir toplumda o, dudaklarına içki değdirmemişti. Asla haksızlık yapmamış, hakkı olmayan bir şeye el uzatmamış, kendisine haksız yere verileni de kabul etmemişti. Haksızlık karşısında susmamıştı. Adildi. Verdiği sözü ve yaptığı antlaşmaları mutlaka yerine getirmişti. Emanetlerine asla ihanet etmemişti. Ahlaksızlığın ve hayâsızlığın açıkça işlendiği bir toplumda, iffetini, edebini, şerefini ve onurunu korumuş; tertemiz bir ahlaka sahipti.
Oysa o günkü gençler, su gibi içki içiyorlar, açıktan fuhuş yapıyorlar ve her türlü ahlaksızlığı işliyorlardı."Hılfu'lFudul"unda kuruluş sebebi olan; Kâbe'yi ziyaret edenlerin hanımlarını ve kızlarını ellerinden zorla alıyorlardı. Bazıları, satın aldıkları malların parasını ödemiyordu. Gasp, aldatma ve soygun, normal bir davranış haline gelmişti. Toplumda kötülükleri ve haksızlıkları önlemek amacıyla kurulan Hılfu'lFudul"un kurucuları arasında yer alan Hz. Muhammed (sav)'in, gençliği de, gençlere örnek olacak güzellikte geçmişti.
Ateist felsefeci Cemil Sena, Hz. Muhammed (sav)'in felsefesi adlı kitabında; Hz. Muhammed(sav)'in şehvetine çok düşkün biri olduğunu, bu nedenle çok kadınla evlendiğini iddia ediyor. Kendini bilmez birçok kimsenin de İslam'a saldırmak amacıyla bu iddiayı dile getirdiğini, hatta karikatürler çizdiğini -üzülerek- görüyoruz
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız