Her paradigmanın kendine mahsus bir dili olduğu gibi, İslam’ın da evrensel ve müteal bir dili olduğu, mutlak bir gerçektir… İslam’ın mesaj ve misyonunun da din dili ile sürdürülmesi gerekirken, Müslümanlar ciddi bir dil sorunu yaşıyorlar…
Dil aynı zamanda düşüncenin de, duygunun da, duruşun da tercümanıdır. Dilin müslümanlaşması beraberinde hayatında İslamlaşması zeminini doğuracaktır… İslam’ın kuşatıcı, kurtarıcı, kucaklayıcı, koruyucu, kardeşleştirici varlığı ve hakikati bir bütün olarak kavrayan vahyin diline dönmemiz kaçınılmazdır… Yoksa kaybolmaktan kurtulamayız… Vahyin dili fıtridir… rabbanidir… ahlakidir… ilmidir…
Bugün kullandığımız dil fikir mi veriyor, yoksa fitne mi içeriyor? Vahiyle test edilmemiş bir dilden, asla emin olamayız… Vahyin dilini korumayan ve kullanmayan İsrailoğulları dini ne hale getirdiler değil mi? Dinde tahrif önce dilde başladı.
Dil, düşüncenin kalbidir…
Dil, kişinin hem kimliği, hem de kişiliğidir… Hatta insanın ta kendisidir…
Bir düşüncenin ve davanın inşasında dilin imarı birincil hedeftir… Dilsiz hangi doğruyu nasıl tanımlayacaksınız? Değerlerinizi topluma nasıl taşıyacaksınız?
Değerler ve doğrular manzumesi olan İslam’ın kendine özgü bir din dili vardır…
Mümin gündelik dilini de dinin hassasiyetleri ile tezyin ve tahsin etmek mecburiyetindedir…
Her paradigmanın kendine mahsus bir dili olduğu gibi, İslam’ın da evrensel ve müteal bir dili olduğu, mutlak bir gerçektir…
İslam’ın mesaj ve misyonunun da din dili ile sürdürülmesi gerekirken, Müslümanlar ciddi bir dil sorunu yaşıyorlar…
Evet, Müslümanlar olarak hangi dil ile konuşuyoruz? Kimin kavramları ile düşünüyoruz? Zihin dünyamız hangi düşünce dünyanın blokajı altında?
Modern ve post modern zihin kodları üzerinde kurgulanmış seküler bir dil, sorunun temel sebebidir…
Ödünç ideolojiler… Özenti bir dil… öykünmeci bir ruh hali Müslümanların önünü tıkıyor…
Seküler, liberal, popüler, hümaniter, rasyonel, nasyonel, profan, pagan, protestan dokular ve kokular taşıyan bir dil umut vermiyor, ufuk açmıyor…
Böylesi flu bir dil heyecan vermiyor… Aşk oluşturmuyor… Aksiyon içermiyor… Aidiyeti belli olmuyor… Türedi bir dilin bizi geleceğe ve sonsuz esenliğe taşıması beklenemez…
Çağın çarpık, septik, düşünce dünyası, düşünce setleri, algı kalıpları içinde kurgulanmış, konuşlanmış idrakler vahyin ruhunu Hz. Nebinin çizgisini yitirmiş durumdadır…
İslamcı entelijensiya kullandığı dil bizi ne kadar temsil ediyor? Akademik dil ağır ve ruhsuz… Medyatik dil savruk ve sorunlu, geleneksel dil yavan ve durağan…
Evet, dilimiz ne kadar İslami?
Kullandığımız dil maruf, meşru, makbul bir dil mi? Yoksa meçhul, muğlak, müphem, meşkuk bir dil midir?
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız