Samimi ve ihlâslı davranış, sadakat ve doÄŸruluk toplumun her kesimine karşı hak ve hukuka uygun davranış olarak karşımıza çıkıyor. Ä°nsan bu noktada nefsanî, ÅŸeytani ve çevredeki kötü niyetli varlıkların etkisinden kurtulmalı, bunlara karşıda teyakkuzda olmalıdır. Sorumlu olduÄŸu kiÅŸilere karşı samimi, dürüst erdemli davranışlar sergilemelidir. Ä°nsanlarla olan iliÅŸkilerde gösteriÅŸ ve menfaatten uzak, ihlâs ve samimiyetle hareket etmek, Allah’ın rızasını gözetmek insanı huzurlu ve mutlu edecek hem de Rabbimizin rızasını kazanmayı saÄŸlayacaktır.
Emr-i bi’l maruf nehy-i ani’l münker toplumların saÄŸlıklı bir ÅŸekilde hayatlarını devam ettirmede en önemli amillerin başında gelmektedir. Müslüman toplumun olmazsa olmaz en önemli sorumluluÄŸudur. Ä°hmal edildiÄŸinde etkisi ve sonuçlarıyla bütün insanları etkileyen bir yasadır.
Ä°nsan gayesiz ve maksatsız yaratılmamış, kendi haline başıboÅŸ bırakılmamıştır. Toplum içinde yaÅŸayan insan hem sorumluluklarla mükellef kılınmış ve hem de bunu yerine getirebilecek kabiliyetlerle donatılmıştır. Peygamberler ve kitapların gönderiliÅŸ maksatları dini-ahlâki prensipler ortaya koymak ve bozulan fıtri ahlâkı ıslah etmek, insanlara sorumluluklarını hatırlatarak rehberlik etmek, toplumda kardeÅŸlik, birlik ve dirliÄŸi tesis etmektir.
Ä°nsan sosyal bir varlıktır. Hayatının bütün safhalarını baÅŸkalarıyla beraber geçirmek zorundadır. Ailevi iliÅŸkiler, akrabalık iliÅŸkileri, komÅŸuluk iliÅŸkileri, ticari iliÅŸkiler, hukuki iliÅŸkiler vb. gibi birçok safhada, dini, hukuki, ahlaki, insani ilkelere ve ölçülere ihtiyaç duymaktadır. Hz. Peygamberin rehberliÄŸi ve ahlaki davranışları insana dünya huzur ve saadetini yaÅŸatan, Ä°slam kardeÅŸliÄŸinin gerektirdiÄŸi, toplumda vahdeti, barış ve istikrarı tesis eden, ahirette kurtuluÅŸu ve mükâfatı kazandıran davranışlardır. Bu ahlaki esaslar ÅŸu baÅŸlıklar altında zikredilebilir.
İSLAM KARDEŞLİĞİ ve SORUMLULUK
Sorumluluk, insanın yaratanına ve yaÅŸadığı çevredeki canlı-cansız varlıklara karşı takınması gereken ahlaki davranışların tümüdür. Sorumluluk, aynı zamanda varlıkların -Allah-insan-tabiat- birbirleri arasındaki hak ve hukuk iliÅŸkisidir. Bu, yaratana karşı kulluk görevi olurken, insanlara, anne-baba-eÅŸ-evlat-komÅŸu vb. karşı ahlaki ve hukuki sorumluluklar, Tabiata ve eÅŸyaya karşı onu yerli yerince kullanma ve koruma vazifesi olarak karşımıza çıkar.
Hz. Peygamberin “Hepiniz çobansınız. Hepiniz güttüÄŸünüz sürüden sorumlusunuz. Âmir memurlarının çobanıdır. Erkek ailesinin çobanıdır. Kadın da evinin ve çocuÄŸunun çobanıdır. Netice itibariyle hepiniz çobansınız ve hepiniz idare ettiklerinizden sorumlusunuz.” (Buhari, “Ä°stikamet”, 20) ÅŸeklindeki evrensel mesajı bunu ifade etmektedir.
Hz. Peygamberin kardeÅŸliÄŸi tesis edecek, birlik ve beraberliÄŸi, vahdeti, yardımlaÅŸma ve dayanışmayı gerçekleÅŸtirecek ÅŸu altın öÄŸütleri sorumluluk sınırlarını da genel manada belirlemektedir. Rasulullah (sav)buyurdular ki: "Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekabet etmeyin, hasetleÅŸmeyin, birbirinize buÄŸzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah'ın kulları, Allah'ın emrettiÄŸi ÅŸekilde kardeÅŸ olun. Müslüman müslümanın kardeÅŸidir. Ona (ihanet etmez), zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. KiÅŸiye ÅŸer olarak, Müslüman kardeÅŸini tahkir etmesi yeterlidir. Her Müslüman’ın malı, kanı ve ırzı diÄŸer Müslüman’a haramdır. Allah sizin suretlerinize ve kalıplarınıza bakmaz, fakat kalplerinize ve amellerinize bakar. Takva ÅŸuradadır-eliyle göÄŸsünü iÅŸaret etti-: Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah'ın kulları kardeÅŸ olun. Bir Müslüman’ın kardeÅŸine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz." (Müslim, “Bir”,28)
Allah Rasülü (sav) müminler arasındaki kardeÅŸlik hukukunu, iliÅŸkisini bazen bir bedene benzetirken,"Birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamette, birbirlerine ÅŸefkatte müminlerin misali, bir bedenin misalidir. Ondan bir uzuv rahatsız olsa, diÄŸer uzuvlar uykusuzluk ve hararette ona iÅŸtirak ederler." (Buhârî, “Edeb”, 27) bazen de bir binanın tuÄŸlalarına benzetmektedir.“Müminin mümine karşı durumu, bir parçası diÄŸer parçasını sımsıkı kenetleyip tutan binalar gibidir.” (Buhârî, “Salât”, 88)
Hz. Peygamber, kulun Müslüman kardeÅŸliyle ilgilenmesi oranında Allah tarafından yardım göreceÄŸinin müjdesini de vermektedir."Müslüman Müslüman’ın kardeÅŸidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeÅŸinin ihtiyacını görürse Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir Müslüman’ı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu kıyamet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir Müslüman’ı örterse, Allah da onu kıyamet günü örter. Allah, merhametli olanlara rahmetle muamele eder. Öyleyse, sizler yeryüzündekilere karşı merhametli olun ki, semâda bulunanlar da size rahmet etsinler.” (Tirmizî, “Birr”, 16)
SEVGÄ° ve SAYGI
Sevgi, Allah’ın insan fıtratına koyduÄŸu insanın da kendisiyle huzur bulduÄŸu bir melekedir. Tabiattaki canlı ve cansız varlıklara karşı ortaya konulan davranışların ana kaynağı, Allah’ın varlığının delili olarak ortaya koyduÄŸu kevni bir ayettir. Allah Rasulü’ nün ifadesiyle kâmil manada imanın da ön ÅŸartıdır. “Ä°man etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiÅŸ olmazsınız” (Müslim, “Ä°man”,93), Allah Rasülü’nün “Amellerin en faziletlisi Allah için sevmek, Allah için nefret etmektir” (Buhari, “Edeb”,96) buyurduÄŸu, Allah’ın kendi gölgesi altında gölgelendirme vaadinde bulunduÄŸu güzel hasletlerdendir.
Müslümanların arasındaki bu sevgi; inanç temelli, her türlü riya, çıkar ve menfaatten uzak, Allah için olmalıdır. Bu konudaki nebevi ölçüler ÅŸu ÅŸekildedir.“Kim Allah için sever, Allah için nefret eder, Allah için verir, Allah için engel olursa imanı kemale ermiÅŸ olur.” (Ebu Davut, “Sünnet”,15) Sevgi karşı tarafa dil ile davranışlarla samimi bir ÅŸekilde izhar edilmeli karşı tarafta buna göre davranmalıdır."Biriniz kardeÅŸini (Allah için) seviyorsa ona sevdiÄŸini söylesin." (Ebû Dâvud, “Edeb”, 122) Aynı zamanda sevgi ölçülü ve seviyeli olmalıdır. "Dostunu severken ölçülü sev, günün birinde düÅŸmanın olabilir. DüÅŸmanına da buÄŸzunu ölçülü yap, günün birinde dostun olabilir." (Tirmizî, “Birr”, 60)
Allah Rasülü (sav) Müslüman’ı tarif ederken “Müslüman diÄŸer insanların elinden ve dilinden güven içinde olduÄŸu kimsedir.” (Buhari, “Ä°man”,4) buyurarak çerçeveyi belirlemekte, iyi insan ve kötü insan noktasında ÅŸu ölçüyü vermektedir. “Sizin en iyiniz ve en kötünüzü bildireyim mi? diye sorarak: Sizin en iyiniz kendisinden iyilik beklenen ve kötülüÄŸünden emin olunandır. Sizin en kötünüzde kendisinden iyilik beklenmeyen kötülüÄŸünden de emin olunmayanınızdır.” (Tirmizi “Fiten”,76) Daha da ileri giderek kin ve hasedi içimizden sökmeden kâmil manada iman sahibi olunmayacağını bildirmektedir. “Sizden biriniz kendisi için istediÄŸini kardeÅŸi içinde istemedikçe iman etmiÅŸ olmaz.” (Buhari, “Ä°man”,7)
Mümin beÅŸeri iliÅŸkilerinde hakkına razı olacak, karşısındaki insanın maddi ve manevi haklarına saygı gösterecek, onun hakkında kötü düÅŸünmeyecek, kötülük yapmayacak, hasetlik etmeyecek, kendisi gibi görecek ve hatta dahası Müslüman kardeÅŸini sevecek ve kendine tercih ederek “isar” yapabilme erdemliliÄŸini gösterebilecektir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız