Örümcek yuvaları, evlerde kirlilik alameti olarak sayılmıştır. Zira genellikle temizlik yapılmayan yerlerde örümcekler ağlarıyla yuva yaparlar. Yüce Allah’ın hakikatlerini bırakıp batıl ÅŸeylerin peşine düşen kimseler de süprüntüler içerisinde dolaşan kimseler gibidir. Onların temizlenmeye, arınmaya ihtiyaçları vardır.
Ä°slam insanı, gücünü Yüce Allah’tan alan kimsedir. Gücünü Yüce Yaratıcıdan alan kimseyi yenebilecek hiçbir güç yoktur. Yüce Allah’ın yardımına mazhar olabilmek için O’na yaraşır kul olmak gerekir. Yüce Allah’a güvenip dayanan ve gücünü O’ndan alan kimselerin karşısındaki tüm güçler örümceÄŸin ağı kadar zayıf ve cılızdır.
مَثَلُ الَّذِينَ اتَّخَذُوا مِنْ دُونِ اللَّهِ أَوْلِيَاءَ كَمَثَلِ الْعَنكَبُوتِ اتَّخَذَتْ بَيْتًا
وَإِنَّ أَوْهَنَ الْبُيُوتِ لَبَيْتُ الْعَنْكَبُوتِ لَوْ كَانُوا يَعْلَمُونَ
“Allah'tan baÅŸka dostlar edinenlerin durumu, kendine yuva yapan örümceÄŸin durumu gibidir. Evlerin en dayanıksızı ise ÅŸüphesiz örümceÄŸin yuvasıdır. KeÅŸke bilseler.” (Ankebût, 29/41)
Hayat Kitabımız Kur’an, hayatın içerisinden örnekler vermeye devam ediyor. Herkesin, her yerde görebileceÄŸi örnekler. Bir örümceÄŸin yuvasını örnek olarak dikkatlerimize sunuyor.
Örümcek anlamına gelen Ankebût suresinde bu ayetten önceki ayetlerde helak edilen kavimlerden bahsedilir. Çok güçlü imkânlara sahip olan Nûh kavmi, Lût kavmi, Şuayb kavmi, Âd kavmi, Semûd kavmi gibi kavimler... Nemrut, Kârûn, Firavun, Hâmân gibi siyasî, askerî, ekonomik gücü ellerinde bulunduran azgınlar... Bunlar çok büyük imkân ve fırsatların içerisinde yaşıyorlar, güçlü devletler, saltanatlar kurmuş büyük variyet sahibi kimselerdi. Ancak bunlar sahip oldukları fırsatları hayra dönüştüremediler, imkânları hayırlarda kullanamadılar. Tam tersine kendilerine verilmiÅŸ bu imkânları hep ÅŸerde kullandılar, Allah’ın peygamberlerine onların hak davalarına karşı kullandılar, sonuçta helâktan kurtulamadılar. Onları helak etmek için de çok büyük ordular falan gönderilmedi. “Ondan sonra kavmi üzerine gökten bir ordu indirmedik; zaten indirecek de deÄŸildik; sadece tek bir çığlık yetti... O kadar, hemen sönüp gittiler.” (Yasin, 36/28-29)
Onları helak için su, tek bir ses, bir yıldırım, bir kasırga yeterli oldu. Sönüverdiler, çerçöpe dönüverdiler, sökülmüş ağaç kütükleri gibi etrafa saçıldılar, diz üstü çöküverdiler, yerin dibine geçtiler, var iken yok oldular, variyetli iken yokluk içerisinde kalakaldılar... Onların güçleri çok şatafatlı, çok görkemli görünüyordu. Tıpkı örümceğin yuvası gibi. Örümcek yuvası da çok ince bir nakışla, dışarıdan harika görünür. Ancak o yuvanın yıkımı bir basit rüzgâr yahut üfleme yahut da parmak ucu veya bir süpürgenin ucu ile gerçekleşiverir. Çünkü o yuva, bir sinek avlayacak kadardır. Müşrik plan ve düzenlerinin de vahiy esintileri karşÄ±sında varlıklarını devam ettirme imkânları yoktur. Allah’tan baÅŸkasını dost edinen, O’ndan baÅŸkasına güvenip dayananların hali de böyledir. Kuytudaki iki duvara yahut iki aÄŸaç dalına incecik iplikle tutuÅŸturulmuÅŸ bir örümceÄŸin ağı gibi zayıf ve cılız!
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız