Cinlerle ilgili Kur’an’da geçen ayetler incelendiÄŸinde ÅŸeytan ve cinlerin kötülerinin insanlara zarar vermek istemeleri öncelikle inanç ve amel bakımındandır. Åžeytan ve ÅŸeytan iÅŸi ameller iÅŸleyen cinlerin düÅŸmanlığı ancak insanları aldatmak ve kötülüÄŸe teÅŸvik etmek suretiyle olmakta, maddi ve fizikî bir zarar vermeden söz edilmemektedir. Yani cin çarpması diye bir ÅŸey yoktur.
Kur'an ve sünnette cinlerden bahsedilmektedir. Onlar da insanlar gibi akıllı ve iradeli varlıklar olup iman ve ibadetle yükümlüdürler. Ä°nanç bakımından inananları da inkâr edenleri de vardır. Latif varlıklar sınıfında yer alan cinler, evlilik yoluyla çoÄŸalırlar. Ömürleri insanlardan uzundur. Ahirette, dünyadaki amellerine göre muamele göreceklerdir.
“Halk arasında üç harfli diye ifade edilen cinler hakkında bilgi verir misiniz? Cinler nasıl varlıklardır; neden yaratılmışlardır, onlara peygamber gönderilmiÅŸ midir, insanlara zarar verirler mi, cin çarpması diye bir ÅŸey var mıdır? Bilgilendirirseniz memnun olurum.”
Arapçada cin kelimesi, "örtmek, gizlemek" anlamına gelen cenne fiilinden isim olup “beÅŸ duyu organı ile görünmeyen varlıklar” manasına gelir. Ä°nsanlar gibi cinler de kendi aralarında evlenip çoÄŸalırlar, çeÅŸitli ÅŸekillere girerler, insanlara nispetle daha üstün bir güce ve ağır iÅŸler yapabilme yeteneÄŸine sahiptirler. Kısa sürede uzun mesafeleri kat edebilirler. (Bkz.Râgıb el-Ä°sfehânî, el-Müfredât, Ä°stanbul, 1986, s. 138-39) Onlar insanları görebilir ancak insanlar onları göremezler. (Bkz.Araf 7/27) Ä°nsanın duyu organlarıyla idrak edilemeyen bu varlıklar gayb âlemine ait olup mahiyetleri konusunda fazla bir ÅŸey söylemek mümkün deÄŸildir. Cinlerin varlığı ve mahiyetlerine dair bilgiler ancak ilahî vahiy yoluyla peygamberlere Allah’ın bildirdiÄŸi kadarıyla bilinir.
Kur’an-ı Kerim’de cinlerin alevli/dumansız, yalın ateÅŸten yaratıldıkları zikredilir. Nitekim bir ayette; “Cin türüne gelince daha önce onu da kavurucu ateÅŸten yaratmıştık.” (Hicr, 15/27) buyrulurken, bir diÄŸer ayette de: “Cinleri de yalın ateÅŸten/dumansız saf alevden yarattı.” (Rahmân, 55/15) ÅŸeklinde geçmektedir. Ayrıca Kur’an’da “Cin suresi” adıyla müstakil bir sure mevcut olup, daha birçok ayette ve sahih hadislerde cinlerden bahsedilmektedir. Bu bakımdan cinlerin varlığı gerçek olup her müminin buna inanması gerekir. Bununla birlikte cinler görünmeyen gayb âlemine ait bir boyutta oldukları için onların yaÅŸayış tarzı, insanlarla iliÅŸkileri gibi konularda kesin yargılarda bulunmak mümkün deÄŸildir. Gayb âlemiyle ilgili varlıklar olmalarına raÄŸmen cinler de “mutlak gaybı” bilmezler. Zira gaybın bilgisi sadece Allah’a aittir. Bu konuda Yüce Allah (cc) ÅŸöyle buyurur: “Süleyman’ın ölümüne hükmettiÄŸimiz zaman, onun ölümünü onlara ancak deÄŸneÄŸini yemekte olan bir kurt gösterdi. Süleyman’ın cesedi yıkılınca cinler anladılar ki, eÄŸer gaybı bilmiÅŸ olsalardı aÅŸağılayıcı azap içinde kalmamış olacaklardı.” (Sebe, 34/14) Bu itibarla insana göre yaÅŸam süreleri uzun olan cinler, “mutlak gaybı” bilmedikleri gibi gaybla ilgili verdikleri bilgilere de güvenilmez.
Kur’an-ı Kerim’de, cinlerin hakikatinin insanlardan ve meleklerden baÅŸka bir yaratık olduÄŸu, cinlerle insan arasında akıl ve irade niteliÄŸiyle vasıflandırılması bakımından ortak bir kaderin bulunduÄŸu belirtilmektedir: “Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zâriyât, 51/56) Bu ayette bildirildiÄŸine göre insanlar gibi cinler de iyilik ve kötülük yolunu seçebilme yeteneÄŸi ve ibadet yükümlülüÄŸü açısından eÅŸittirler. Onlar da Allah’ı bilip ona ibadet etmekle sorumlu varlıklardır. Yapıp ettiklerine göre ya cennete ya da cehenneme gideceklerdir.
Ä°slam inancına göre cinlerden bir peygamber gönderilmemiÅŸtir. Akıl sahibi olmaları açısından Peygamberlerin tebliÄŸlerine muhatap olmuÅŸ, mükellefiyet sahibi varlıklardır. Kur'an-ı Kerim’de onların Hz. Musa'ya ve getirdiÄŸi buyruklara iman ettikleri haber verilmiÅŸtir. (Bkz.Ahkaf, 46/30) Son olarak da Hz. Peygamberin tebliÄŸine muhatap olmuÅŸlar ve bir kısmı iman etmiÅŸtir. Kur'an-ı Kerim’de yer alan Cin suresi ve bazı hadislerde bu durum açıklanmaktadır. Ä°nsanlara gönderilen insan peygamberler aynı zamanda cinlere de gönderilmiÅŸtir. Kur’an-ı Kerimde Hz. Muhammed (sav)’ın âlemlere rahmet olarak gönderilmiÅŸ olmasından (Bkz.Enbiyâ, 21/107) ve Hz. Süleyman’ın emrinde ve hizmetinde olan cinlerden söz eden ayetlerden (Bkz.Neml, 17/16-17) hareketle insanlar arasından seçilen peygamberlerin cinlere de gönderilmiÅŸ olduÄŸu anlaşılmaktadır. Nitekim Hz. Peygamber (sav) Sakiflileri Ä°slam’a davet etmek için gittiÄŸi Taif’ten dönüÅŸte batn-ı nahle denilen yerde ashabına sabah namazı kıldırırken cinlerden bir grup onu dinlemiÅŸ ve onun getirdiÄŸi Kur’an ayetlerine iman etmiÅŸlerdir. (Bkz.Müslim, “Salat”, 33) Bu sebeple Hz. Peygamber (sav) insan ve cinlerin peygamberi baÄŸlamında imâmu’s-sekaleyn vasfıyla anılır. O, evrensel ölçekte hem insanlara ve hem de cinlere gönderilmiÅŸ bir peygamberdir. Kur’an-ı Kerim’de ÅŸöyle zikredilmiÅŸtir: “De ki: Hangi ÅŸahidin ÅŸahitliÄŸi daha güvenilirdir? De ki: Benimle sizin aranızda Allah ÅŸahittir. Bu Kur’an bana, hem sizi hem de ulaÅŸtığı herkesi onunla uyarmam için vahyedildi. Yoksa siz Allah ile beraber baÅŸka tanrılar olduÄŸuna ÅŸahitlik mi ediyorsunuz? De ki: Ben buna ÅŸahitlik etmem. De ki: O, ancak bir tek Allah’tır; ben sizin ortak koÅŸtuÄŸunuz ÅŸeylerden kesinlikle uzağım.” (En’am, 6/19) “Bu Kur’an bana, hem sizi hem de ulaÅŸtığı herkesi onunla uyarmam için vahyedildi” (En’am, 6/19) mealindeki ifade, Hz. Peygamber’in ve Kur’an-ı Kerîm’in bütün insanlığa ve cinlere gönderildiÄŸini, dolayısıyla Ä°slâm’ın evrensel bir din olduÄŸunu göstermektedir. Aynı zamanda bu ayet, insanları ve cinleri hem Allah’ın birliÄŸine hem de Hz. Muhammed’in peygamberliÄŸine ÅŸehadet etmeye çağırdığından, kelime-i ÅŸehadeti anlam olarak ihtiva etmektedir.
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız