Osmanlı, dünyanın ruhuydu; adalet, merhamet ve hakkaniyet yurdu, kardeşlik ufkuydu. Osmanlı çekilince dünyadan ruh da çekildi. Dünya ruhsuzluğa mahkûm edildi. Art arda yaşanan cihan savaşlarıyla dünya cehenneme çevrildi.
Her zaman söylediğim gibi: Hakikat herkese lütfedilmez. Hakikat hak edene lütfedilir. Hakikati hak etmek için çilesini çekmek ve bedelini ödemek gerekir. Çilesi çekilen, bedeli ödenen söz öz hakikat katına yükselir, hayatı hakikatle donatır, adaletin, hakkaniyetin ve merhametin yurdu, umudu ve ufku hâline getirir.
Batılılar, farklı inançlarla, kültürlerle barış içinde nasıl bir arada yaşanabileceğinin formülünü geliştiremediler. Bunun hakkıyla anlaşılamayan ve aşılamayan yegâne formülünü Osmanlı geliştirdi. O yüzden Osmanlı'ya düşman Batılılar. Osmanlı'nın lafı bile fena halde ürkütüyor Batılıları.
Türkiye'nin Suriye'de elde ettiği şaşırtıcı başarı, ister istemez "neo-osmanlıcılık" heyulasının hortlatılmasına yetti. Osmanlı, Batılıların kâbusu. Batı uygarlığı bilfiil / bedenen yaşıyor ama bilkuvve / ruhen öldü. İnsanlığa vereceği bir şey kalmadı kandan, yıkımdan, katliamdan ve gözyaşından başka!
Oysa Osmanlı bedenen / bilfiil öldü ama bilkuvve / ruhen yaşıyor. İnsanlığın yeniden insanca bir dünya kurmasının en son ve en sofistike formülünü Osmanlı geliştirdi. Batı'daki bazı yazarlar bile "Gel ey Osmanlı!" diye boş yere çığlık atmıyorlar!
Kim ki, "neo-Osmalnlıcılık" hortladı diye feryat figan ediyorsa, bilin ki, o kişi, ya beyni sulanmış, İslâm düşmanı, ya da Türkiye'nin gücünün nerede gizli olduğunu bilmeyen salak veya asalak biridir.
Osmanlı, dünyanın ruhuydu; adalet, merhamet ve hakkaniyet yurdu, kardeşlik ufkuydu. Osmanlı çekilince dünyadan ruh da çekildi. Dünya ruhsuzluğa mahkûm edildi. Art arda yaşanan cihan savaşlarıyla dünya cehenneme çevrildi.
Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı'yı, dolayısıyla hilâfeti tarihten silmek için hazırlanmıştı. Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı'nın tarihten çekilmesiyle sonuçlandı. Evet, Osmanlı fiilen durdurulmuştu ama ruhen yaşıyordu. Osmanlı'nın ruhu ölmemişti. Ölmesi de mümkün değildi. Osmanlı ruhu, insanlığın ruhuydu. İnsanlığın ruhu, umudu ve yurdu. Osmanlı bilffil / bedenen durdurulmuştu ama bilkuvve / ruhen yaşıyordu.
Tam burada sorulması gereken yakıcı, çıldırtıcı soru şu: Osmanlı ruhu yaşıyor ama Türkiye'nin bir ruhu var mı?
Osmanlı ruhu, Türkiye'nin ruhuna dönüşmesin diye Türkiye'nin hayatından silindi, uzaklaştırıldı, Türkler ruhsuzluğa mahkûm edildi
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız