Sosyal Barışın Harcı Zekât , Adil Akkoyunlu
Sayı : 507   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Satırdan Sadra

Adil Akkoyunlu

Sosyal Barışın Harcı Zekât

  • 28 Åžubat 2025
  • 34 Görüntülenme
  • 507. Sayı / 2025 Mart



İslam, kardeşlik dinidir. Helal kazanma ve helal harcamayla beraber, toplumda ekonomik ve sosyal sınıflar arasında yakınlaşmayı, barışı, sevgiyi ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlamaktadır. Kutlu Peygamberimiz (sav), bunu sözde bırakmayıp daha "Medine İslam Devleti"nin temellerini atarken; Ensar'la muhacirleri kardeş ilan edip yardımlaşmanın ve kardeşliğin nasıl olacağını insanlığa öğretmiştir.

Zekât, sözlükte; artmak, çoğalmak, büyümek, bereketlenmek, temizlenmek, aklanmak, arınmak anlamına geliyor. Hem dünyevi hem de uhrevi şeyler için kullanılmaktadır. Malın zekâtını vermek de yoksulun hakkını vererek malı temize çıkarmak ve bereketlendirmek demektir.

Anlatırlar: "Abbasi devletinin 5. sultanı Harun Reşid, büyük, güzel bir cami yaptırmış. Caminin giriş kapısının üzerine de bir tabela astırmış: Harun Reşid Camii, diye. Harun Reşid'in kardeşi -olarak bilinen- Behlül Dânâ, gitmiş, o tabelayı indirmiş; kendi adını yazdığı bir tabelayı onun yerine asmış. Bu durum, Harun Reşid'e haber verilince; küplere binmiş: "-Çağırın! demiş, şu Behlül'ü bana! Çağırmışlar. Behlül, çok sakin ve rahat. Harun Reşid sormuş:

- Sen ne yapmak istiyorsun? Ben bir cami yaptırdım. Üzerine de Harun Reşid Camii, diye bir tabela astırdım. Sen gidip o tabelayı sökmüş, kendi adını yazdığın bir levhayı oraya asmışsın. Derdin ne senin?

Harun'un kızgın ve bağırarak konuşmasına karşılık; Behlül Dânâ, sakin sakin sormuş:

Ağabey, sen o camiyi niye yaptırdın?

Cami neden yapılır? Elbette Allah rızası için. Müslümanlar, orada namaz kılacaklar, ben de sevap kazanacağım.

Ağabey, mademki; Allah rızası için yaptırdın, tabela çok önemli mi ki? Allah, o camiyi kimin yaptırdığını bilmiyor mu?"

Allah Teâlâ, her şeyi biliyor ve görüyor. Niyetin, Allah rızası için olması yeterli elbet.

Bu nedenle Rabbimiz, yardımların, zekâtın ve sadakaların gizlice verilmesini tavsiye ediyor: "Eğer sadakaları (yapacağınız yardımları, başkalarını da teşvik niyetiyle) açıktan verirseniz bu güzeldir. Onları fakirlere gizlice verirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Günahlarınızın bir kısmını örter. Allah, yaptıklarınızdan haberdardır." (Bakara, 2/271)

Dil ile; "Bu benim zekâtımdır." demeye de gerek yoktur. Niyet önemli. O, kalpten geçenleri de biliyor.

Allah için olmayan hiçbir iş, ibadet olmaz ve sevap da umulmaz: "Ey iman edenler, Allah'a ve ahiret gününe inanmadığı halde malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kakmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın." (Bakara, 2/264) buyruluyor.

Yapacağımız hayırları, başa kakmadan, yoksulu küçümsemeden, böbürlenmeden, başkalarının değil; yalnız Allah'ın sevgisini ve rızasını kazanmak için yapmamız isteniyor. (Bkz. Bakara, 2/272)

Toplumların sosyal sigortası; yardımlaşmadır. Veren el durumunda olanlar, -verdiği nimetlerden dolayı- Allah'a çokça teşekkür etmelidir. Elinden geleni yaptığı halde alan el durumunda olanlar ise, mahzun olmamalıdır.

İslam, kardeşlik dinidir. Helal kazanma ve helal harcamayla beraber, toplumda ekonomik ve sosyal sınıflar arasında yakınlaşmayı, barışı, sevgiyi ve kardeşliği tesis etmeyi amaçlamaktadır. Kutlu Peygamberimiz (sav), bunu sözde bırakmayıp daha "Medine İslam Devleti"nin temellerini atarken; Ensar'la muhacirleri kardeş ilan edip yardımlaşmanın ve kardeşliğin nasıl olacağını insanlığa öğretmiştir.

Rabbimiz, yardımlaşmayı sadece vicdanlara ve isteğe bırakmıyor; (zekât emriyle) farz bir ibadet olarak yüklüyor inanan kullarının omuzlarına. Ayrıca bazı suçların telafisi için de yine yedirme, giydirme ve özgürlüğüne kavuşturma cezalarıyla yardımlaşma yükümlülüğü getiriyor. Ailesinin nafakasını temin etmekle sorumlu tutuyor

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

507. Sayı Mart 2025