Sekülerizm Ve Modernizm Kıskacında Müslüman Kalabilmek , Mehmet Toker
Sayı : 501   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Umran

Mehmet Toker

Sekülerizm Ve Modernizm Kıskacında Müslüman Kalabilmek

  • 31 Temmuz 2024
  • 650 Görüntülenme
  • 500. Sayı / 2024 AÄŸustos
Yazarın Diğer Yazıları
Mehmet Toker
Tüm Yazı Arşivi



Günümüzde dünya insanlığının içerisinde çırpınmakta olduğu durum, kısır döngü sekülerizm. Devasa bir labirent içerisinde, yatay düzlemde labirentin köşelerini dönme adına sürdürülen acımasız, kaidesi, kuralı, ahlâki ilkesi olmayan insanlık dışı bir savaş. Labirent duvarlarına kafayı vura vura insanlığın kendi helâkini hazırlaması ya da labirentteki her köşeyi dönünce bir şeyler başardığı algısı ve manipülasyonlarına kanarak zafer sarhoşluğu içerisinde atılan çığlıklar, naralar... Mum ışığında labirent duvarlarına vuran uzayıp giden gölgeleri devler zannederek kendi kendimizi kandırma hastalığı.

Dünya insanlığı bugün, manevi dinginliği, toplumsal barışı, ekonomik adaleti tesis edecek çıkış yolu aramaya başlamıştır. Oyun kuruculuk rolünü üstlenen siyonist/emperyalist üst akıl, insanların bu arayışını engellemek ya da doğru adresi bulmalarına mani olmak amacıyla uyuşturucu, alkol, fuhuş, eğlence vb. suni küresel harekâtlarla dikkat dağınıklığı oluşturmaya çalışmaktadır. Algı yönetimi, manipülasyonlar ve kurgulanmış/kurdurulmuş terörize hareketlerle tünelin ucundaki ışık karartılmaya çalışılmaktadır.

İçerisinde yaşadığımız zaman dilimine, her ne kadar Bilgi Çağı, Teknoloji Çağı, Uzay Çağı, Bilişim Çağı vb. isimlerle bir elbise biçilmeye çalışılsa da insan merkezli, toplum odaklı düşündüğümüz ve değerlendirdiğimiz zaman içerisinde bulunmuş olduğumuz çağ tam bir bunalımlar çağıdır.

Psikolojik hastalıkların bu kadar artması ve yaygınlaşması, ahlâkî, kültürel dejenerasyonlar, cinsiyetsizlik, LGBT ve türevlerinin tüm dünyada yaygınlaştırılması için yapılan çalışmalar, Batılı insanın, spritüel arayışları ve doğu mistisizmine yönelişleri, Doğu kültüründe sekülerizm ve kapitalizm etkisiyle Doğulu insanın hedonist, egoist ve ben merkezci yaşama/hayat özentileri, dünya üzerinde ekonomik adaletsizlikler, savaşlar, enerji krizleri, çevre sorunları, mülteciler, kayıp çocuklar...vb. günümüz ve öngörülen önümüzdeki yüz yıl için bunalım çağı tanımlamasını isabetli kılmaktadır.

Batı kültürüne hâkim olan Hıristiyanlık İsa'dan sonra ki 300 küsür yıllık süreç içerisinde Bizanslaştırılarak -tevhid esasından sapması ile- zihni altyapıda(akidevi olarak) teslise dayalı bir inanç sistemi gibi gözükse de; ferdi ve sosyal hayata, kültür ve medeniyete yansımaları paganist geleneklerin istilası altında olduğunu göstermektedir. Hıristiyan gün ve bayramlarının tarihi arka planının pagan gün ve bayramları üzerine inşa edilen formlar olduğu artık inkar edilemeyen bir gerçektir. Paganist kültür, insanlığı çatışmacı, saldırgan, hedonist ve egoist bir varlığa dönüştürmektedir. Zihni parçalanmışlık, ruhi tutarsızlık ve toplumsal saldırganlık sebebidir. Avrupa'da veya Batıda Hıristiyanlık öncesi ve sonrası bütün çatışma, kaos, savaşlar, sömürgecilik hareketleri, emperyalizm ve kapitalizm anlayışının ortaya çıkması toplumun bilinçaltında yatan kültürel kodlarının; -bir yüzüne tokat atan olursa diğer yüzünü de sen çevir anlayışındaki- Hıristiyanlık değil bilakis paganist anlayış olduğunu ifade edebiliriz.

Öte yandan doğuya baktığımız zaman Taoizm, Konfüçyanizm, Budizm, Hinduizm, gibi doğulu din ve kültürlerin kaynağından uzaklaşarak ve batının hedonist ve egoist hayat anlayışına özenerek fosilleştirilmiş kültürel bir objeye dönüştüğünü, kaynak ile gelenek arasında sağlam bir bağ kurulamadığı için veya diğer bir ifade ile geleneği yaşatan toplumun, kaynakları(Tripitaka, Veda, Upanişad, Tao-te-ching vb.) tabu olarak görüp kaynaklara müracaat edemediği, ellerindeki yazılı kaynak bilgisinin toplum içerisinde din adamları tarafından sözlü gelenekler haline getirilmesinden dolayı artık tarih dışına itildiğini müşahede etmekteyiz. Bugün, Hint ve Çin alt kıtasındaki ahlaki dejenerasyonun, temel nedeninin kültürü yaşatan dinlerin kaynağından uzaklaşılıp, pagan batı kültürünün istilasına açık hale gelmelerinden dolayı, yeni kuşağın savunmasız ve korumasız kalmasıdır.

Dünya, fiziki açıdan baktığımız zaman güneş sistemi etrafında belirli bir yörüngede deveran eden gezegenlerden bir tanesi. Canlı/biyolojik varlıkların yaşayabilmesi açısından şimdiye kadar bilimsel olarak tespit edilebilmiş tek gezegen. Üzerinde yaşayan insanlar açısından baktığımızda dünya: Yuvarlak bir yer. Zemini kaygan, ara sıra sallanan, titreyen, sürekli dönen ama kendine dönmeyen bir gölgelik. Bazıları için köşelerinin dönülmesi gereken çok köşeli bir mekân. Bazıları için aşılması gereken engeller, yenilmesi gereken rakip. Bazıları için sadist, zulmeden, güçsüze düşman, güçlüye dost acımasız bir tiran. Dünya, insanların kahir ekserisi için bir eğlence mekânı. Bazıları için lütuf, ikram, ihsan, ganimet. Bazıları için bir sonraki dönemeçten sonra ne getireceği belli olmayan bir labirent

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

500. Sayı Ağustos 2024