Gaybı Bilen Ancak Allah'tır. , Osman Nuri Topbaş
Sayı : 501   **
Ribat Dergisi Aralık 2016

Ä°rfan Mektebi

Osman Nuri TopbaÅŸ

Gaybı Bilen Ancak Allah'tır.

  • 31 Temmuz 2024
  • 106 Görüntülenme
  • 500. Sayı / 2024 AÄŸustos



Yegâne hak din olan İslâm ise; tevhid inancıyla, ibadet hayatıyla, muamelat, muâşeret, ukubât ve güzel ahlâkıyla, hayatın her anını en güzel şekilde tanzim eden, mükemmel bir din ve dünya görüşüdür. Her rekâtta okuduğumuz Fatiha'nın son cümlesinde; Hıristiyanlık ve Yahudiliğin geçirdiği tahrif ve inhirâfa düşmekten Allah'a sığınmamız emredilmiştir.

Dolayısıyla insanlığın dünya ve ahiret saadeti için; aklın, vahiy terbiyesi altına girerek İslâmî hakikatlerin ışığında yürümesi zaruridir. O hâlde; Bu muharref ve bâtıl yollardan kendimizi ve evlâtlarımızı koruyabilmek için; Ehl-i sünnet ve'l-cemaat akîdesini çok iyi öğrenmeli ve muhafaza etmeliyiz. Onu tağyir ve tebdil etmeye yol açacak bidat ve hurafelere asla fırsat ve revaç vermemeliyiz.

Yeryüzünde; İslâmiyet'ten başka iki muharref din, bazı Uzak Doğu dinleri ve birtakım beşerî dünya görüşleri hâkimdir.

Bunları tek tek ele alırsak;

?Yahudilik, tahrife uğramış ve muhtevası bozulmuştur. Irkî bir din hâline getirilmiştir. Bu yüzden Yahudiler, kendilerinden olmayan başka milletleri dinlerine davet dahî etmezler.

Diğer milletleri kendilerine hizmetçi olarak gördüklerinden, Siyonist emellerine hizmet edecek masonluk teşkilâtına revaç vermeye çalışırlar.

Üstün ırk olarak gördükleri Yahudilerin muhakkak cennete gideceğine inanırlar. Günahkâr Yahudilerin dahi mahdut bir süre ceza gördükten sonra yine cennete gideceğine inanırlar.

Kur'an onlara şöyle cevap vermiştir:

"Yahudiler ve hıristiyanlar; Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz! dediler. De ki: Öyleyse günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine azap eder. Göklerde, yerde ve ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş de ancak O'nadır." (Mâide, 5/18)

Yegâne hak din olan İslâm ise, cihan şümuldür; bir kavme, bir bölgeye ait değil, bütün cihana ve bütün insanlığa gelmiştir.

Bunun için İslâm, her türlü ırkçılığı reddeder. Hangi milletten olursa olsun bütün müminleri kardeş ilan eder. Allah katında yegâne üstünlüğün "takvâ" ile olduğunu beyan eder.

?Hıristiyanlık da Yahudilik gibi tahrife uğramış, içi boşaltılmıştır.

Roma İmparatorluğu ilk üç asrında Hıristiyanlığı düşman addetmiş, daha sonra Hıristiyan olduğunu ilan eden imparator eliyle ve konsiller yoluyla dinin akidesi değiştirilmiştir. Zamanla bölüne bölüne yüzlerce fırka hâline gelmiştir.

Böylece; Hıristiyanlık, kulun kalbi ile Rabbi arasında kalan, doğru dürüst bir muamelatı ve ibadet hayatı olmayan, adeta bir tabela dini hâline getirilmiştir;

?Tevhid gitmiÅŸ teslis gelmiÅŸ,

?Namaz gitmiş âyin gelmiş,

?Oruç gitmiş perhiz gelmiş,

?Sünnet gitmiş vaftiz gelmiş,

?Tesettür yalnız rahibelere hasredilmiş,

?Tövbe gitmiş, para karşılığı papazlar tarafından günah çıkartma gibi akıl dışı uygulamalar gelmiştir.

Bugünkü Hıristiyanlıkta ne dünya hayatını tanzim etme iddiası vardır, ne de intizamlı bir ahiret telakkisi mevcuttur. "Tanrının üç olduğuna inan, kâfî!.." der.

Hazret-i İsa'ya attıkları; "Sezar'ın hakkını Sezar'a bırak!" iftirasıyla, lâik ve seküler bir anlayışın zemini oluşturulmuş, böylece, ilâhî ahkâm, dünya işlerinde devre dışı bırakılmıştır.

Yegâne hak din olan İslâm ise; tevhid inancıyla, ibadet hayatıyla, muamelat, muâşeret, ukubât ve güzel ahlâkıyla, hayatın her anını en güzel şekilde tanzim eden, mükemmel bir din ve dünya görüşüdür.

Her rekâtta okuduğumuz Fatiha'nın son cümlesinde; Hıristiyanlık ve Yahudiliğin geçirdiği tahrif ve inhirâfa düşmekten Allah'a sığınmamız emredilmiştir.

Çünkü Peygamberimizin tefsiriyle; gazaba uğrayanların Yahudiler, dalâlete düşenlerin ise Hıristiyanlar olduğu bildirilmiştir.

Bu iki muharref dinin müntesipleri, iki ayrı uçta gösterdikleri ifrat ile bu akıbete duçar olmuşlardır.

İslâmiyet'in fârikası ise zü'l-cenâheyn / iki kanatlı olmaktır.

İslâm medeniyeti; madde ve mana, ruh ve beden, dünya ve ahiret olmak üzere her şeyin her iki veçhesini de dikkate alır.

Dünya hayatını, esas hayat olan ahiret yolundaki bir merhale olarak görür. Dünyanın, ahiretin tarlası olduğunu; bu dünyada ekilenlerin, ahirette biçileceğini bildirir.

?Buna mukabil, meselâ Hint dinlerinde, dünyadan el etek çekip Nirvana'ya ulaşmak hedeftir. Yokluğa, boşluğa ulaşmakla ruhun yolculuğu tamamlanmış addedilir. Reenkarnasyon gibi bâtıl telakkilerle, ruhun farklı kalıplarda tekrar tekrar dünyaya geleceğine inanılır. Düzgün bir ahiret telakkisinden mahrumdur.

Kast sistemiyle, dünyada yaşanan adaletsizliklerin suçu, ilâhlara yüklenmiş, insanların bu haksızlıkları düzeltmek yerine buna boyun eğmeleri sağlanmıştır

Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız

500. Sayı Ağustos 2024