Özür dilemek, küçük düşmek veya ezilmek demek değildir. Özür dileme eyleminin itibar kavramıyla birlikte incelenmesi gerekir. Özür dilemeyi becerebilmek bir psikolojik sağlamlık, bir erdemdir. Özür dileyen kişi, bu bir çift kelimeyle; kusurluyum ve ben bunun farkındayım, bağışla beni, der. İnsanın tekâmülü için bir kanat çırpış, bir içsel yüzleşme. Özür, ne yaşanırsa yaşansın tekrardan yeni ve taze bir başlangıç için adım atmak, hasar almış ilişkiyi restore etmek demektir. Bozulan güven hissinin yeniden tesis edilmesi.
Hayatımızın ilk yıllarında kendi vicdanımızdan ziyade bizi yetiştiren kişilerin vicdanını taşır ve onların vicdanının sesiyle hareket ederiz. Vicdanın sesi kısık bir ortamda yetiştirilen çocuk, keyfî sebeplerle başkasına zarar verebilir. Ve bundan rahatsızlık da duymaz. Yine vicdan gelişimini destekleyen empati, tevazu, merhamet, nezaket gibi değerleri önceleyen bir ailede yetişen çocuk o değerler doğrultusunda bir anlam dünyası oluşturacaktır.
"Ben gelmedim dava için
Benim işim sevi için,
Dostun evi gönüllerdir,
Gönüller yapmaya geldim."
Yunus Emre, bu dizelerinde dünyaya geliş nedenini, sevmek ve gönül yapmak olarak dile getiriyor. Ehl-i irfana göre gönül; kişiyi inşa eden, insan olma şerefine yükselten bir makam. Yıkılır, yapılır, kırılır ve hâlden hâle girerek insanın kendi ve diğerleriyle olan ilişkisini şekillendirir. Nihâyetinde kişinin Hak ile olan iletişimine de kıvam verir.
İnsan, yaratılışındaki mükemmellikle özenli davranılmayı hak eden bir varlık. İletişimde olduğu kişilerce kıymetinin bilinmesini ve varlığının görülmesini ister. Fakat topluluk içinde yaşıyor olması ona her zaman arzu ettiği şeyi vermeyebilir. Hayat, uyumlu birlikteliklerin yanı sıra zaman zaman anlaşmazlıkları da beraberinde getirebiliyor. Bu da insan olmanın tabiatından olsa gerek. Çünkü insanız ve yanılabiliriz. Göz bulanır, akıl şaşar. Yapmam dediklerimizi yapar, söylemem dediklerimizi konuşabiliriz. Kusur, insan olmanın hamurundan gelir. Zaten erdemli insan hiç hata yapmayan değil, işlediği hatadan geri dönebilen insandır. Hatadan dönme Âdemcedir. Ve insan ısrar etmeden kusurdan geri dönebilmesiyle insanlığa yükselir.
Kalplerimiz arasında açılan mesafeyi yakınlaştıracak sihirli bir kelimemiz var: "Özür dilerim." Soğuk rüzgârlar estiğinde kuytusuna sığınır ve ondan medet umarız. O kendine has mahcup haliyle pişmanlık libasını giyer ve dokunur muhatabının yaralı kalbine. Şifa diler, af dilenir. Bencilliğin ve kibrin kutsandığı bu zaman diliminde ötekine duyarlı, davranışlarıyla tevazuyu kuşanan bir nesil için bu tılsımlı söze sahip çıkmamız gerekir. Bu yazımızda; "Çocuklarımıza özür dileme davranışını nasıl kazandıracağız?" sorusu üzerinde duracağız.
Özür dilemek, küçük düşmek veya ezilmek demek değildir. Özür dileme eyleminin itibar kavramıyla birlikte incelenmesi gerekir. Özür dilemeyi becerebilmek bir psikolojik sağlamlık, bir erdemdir. Özür dileyen kişi, bu bir çift kelimeyle; kusurluyum ve ben bunun farkındayım, bağışla beni, der. İnsanın tekâmülü için bir kanat çırpış, bir içsel yüzleşme. Özür, ne yaşanırsa yaşansın tekrardan yeni ve taze bir başlangıç için adım atmak, hasar almış ilişkiyi restore etmek demektir. Bozulan güven hissinin yeniden tesis edilmesi
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız