"Salât-ı münciye", "Salât-ı tefrîciye" duaları, Hz. Peygamber (sav)'den nakledilen dualardan değildir. Bunlar, Kur'an-ı Kerim'in, Hz. Peygamber (sav)'e salât-ü selâm getirmeyi emreden ayetine istinaden asr-ı saâdetten çok sonraları tanzim edilmiş salât-ü selâm türü dualardır.
Safer, kamerî/hicrî takvimin Muharrem ayından sonra gelen ikinci ayıdır. Safer ayının uğursuz olduğu ve bu ayda bela ve musibetlerin çokça meydana geldiği şeklinde bir anlayış Cahiliye dönemine ait olup (Bkz.Ebû Dâvûd, "Tıb", 24), dinimizde yeri yoktur. Dolayısıyla böyle bir anlayış hurafedir. Bu ayın diğer aylardan hiçbir farkı yoktur.
Her zaman dua yapılabilir mi, özel dua yapma vakitleri var mıdır?
İslam dinine göre dua için mutlaka uyulması gereken özel bir zaman ve mekân tahsis edilmiş değildir. Her yerde her zaman dua edilebilir. Nitekim Kur'an-ı Kerim'de, "Akşama ulaştığınızda ve sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde, Allah'ı tesbîh edin (namaz kılın). Göklerde ve yerde hamd O'na mahsustur." (Rum, 30/17-18) buyurularak, ibadet ve duanın gün içine yayılmasının önemi vurgulanmıştır. Bununla birlikte Kur'an ve hadislerden anlaşıldığına göre gece seher vaktinde yapılan dualar daha makbuldür. (Bkz.Tirmizî, "Deavât", 80) Âl-i İmrân suresinde cennetlikler şöyle müjdelenir: "(Onlar) Rabbimiz, biz iman ettik. Bizim günahlarımızı bağışla. Bizi ateş azabından koru, diyenler; sabredenler, doğru olanlar, huzurunda gönülden boyun büküp divan duranlar, Allah yolunda harcayanlar ve seherlerde (Allah'tan) bağışlanma dileyenlerdir." (Al-i İmran, 316-17) Bir başka ayette de şöyle buyurulmuştur: "Onlar, geceleri az uyurlardı. Seher vakitlerinde bağışlanma dilerlerdi." (Zâriyât, 51/17-18)
Ramazan gecelerinde, Arafat vakfesinde, gece vakitlerinde, ezan okunduğu ve kamet getirildiği sıralarda, farz namazların sonunda yapılan duaların kabul edileceği hadis-i şeriflerde beyan edilmiştir. (Bkz.Müslim, "Salâtü'l-müsâfirîn", 166; Tirmizî, "Deavât", 80, 139; İbn Mâce, "Sıyâm", 48)
Ezan duasını camilerde açıktan okumakta bir sakınca var mıdır?
İbadet ve zikirlerde aslolan tevkîfîliktir. Yani Kur'an ve Sünnet'te nasıl belirtilmişse o şekilde uygulanır. Ezan duasında da sünnet olan, kişinin sesini yükseltmeden dua etmesidir. Ancak insanların öğrenmesi için camilerde bazen açıktan okunmaktadır. Bu şekilde insanların öğrenmesi için Hz. Peygamber'den nakledilen duaları açıktan okumakta bir sakınca yoktur. Fakat öğrenme gerçekleştikten sonra açıktan okumaya devam etmek uygun olmaz. (Bkz. el-Fetâva'l-Hindiyye, V, 393)
Ezan ile kâmet arasında yapılan duanın kabul olacağına dair rivayet var mıdır?
Duaların her zaman kabul görme umudu varsa da bazı özel vakitlerde yapılacak duaların kabul görüp reddedilmeyeceğine ilişkin hadis-i şerifler vardır. Ezan okunurken, ezanla kâmet arasında ve kâmet getirildiğinde yapılacak dualar da bu kabildendir. Bu konuda Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: "Ezan okunduğunda sema kapıları açılır ve yapılan dualar kabul olur. Kâmet getirildiğinde dua reddedilmez." (İbn Ebî Şeybe, el-Musannef, X, 32) Hz. Peygamber (sav), "Ezanla kamet arasında yapılan dua reddedilmez, buyurdu. Bunun üzerine sahabe, Ey Allah'ın elçisi! Ne dua edelim? diye sordular. Hz. Peygamber (sav), Allah'tan dünya ve ahirette afiyet/sağlık dileyiniz." (Tirmizî, "Deavât", 145) buyurdu.
Salât-ı münciye, salât-ı tefrîciye dualarının dinî dayanağı var mıdır?
"Salât-ı münciye", "Salât-ı tefrîciye" duaları, Hz. Peygamber (sav)'den nakledilen dualardan değildir. Bunlar, Kur'an-ı Kerim'in, Hz. Peygamber (sav)'e salât-ü selâm getirmeyi emreden ayetine istinaden asr-ı saâdetten çok sonraları tanzim edilmiş salât-ü selâm türü dualardır.
Dualar Allah'a arz edilmeden önce, Allah'a hamd-ü senâ ve Peygamberine de salât-ü selâm getirilmelidir. "Rasûlullah (sav), dua eden bir adamın, dua sırasında kendisine salât ve selam okumadığını görmüş ve bu kimse acele etti, buyurmuş, sonra adamı çağırıp, biriniz dua ederken, Allah Teâlâ'ya hamd-ü senâ ederek başlasın, sonra O'nun Peygamberine salât okusun, sonra da dilediğini istesin." (Ebû Dâvûd, "Vitr", 23) buyurmuştur.
Salavât, Hz. Peygamber (sav) için okunan ve Allah'ın rahmet ve selâmının onun üzerine olması dileğini ifade eden dualara denir. Salavât duaları genellikle "Allahümme salli..." lafızlarıyla başlar. Söz konusu duaların da bu lafızlarla başladığı ve bu dualarda Hz. Peygamber'e salât-ü selam getirerek dünyevî ve uhrevî birtakım hacetlerin arz edildiği bilinmektedir. Buna göre belli sayılarda okumanın dinî bir gereklilik olduğu inancına kapılmaksızın ve namazların arkasından okunması alışkanlık hâline getirilmeksizin bu salavât/dualar her zaman okunabilir.
Yağmur duası nedir? Nasıl yapılır?
Kuraklık dönemlerinde yağmur yağması için yapılan duaya yağmur duası (istiskâ) denir
Yazının Devamı İçin Abone Olmalısınız